13 Eylül 2010 00:00

Cami inşaatında CIA iddiası

ABD, 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenleri, cami inşaatı ve Kur’an yakma tartışmaları arasında andı.

Paylaş

ABD, 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenleri, cami inşaatı ve Kur’an yakma tartışmaları arasında andı. İkiz Kuleler’e yönelik saldırının gerçekleştiği New York’ta düzenlenen anma töreninde, saldırıda ölenlerin isimleri yakınları tarafından okundu. Anmaların ardından ise birbirine karşıt iki ayrı miting düzenlendi.
Önce, İkiz Kuleler’in bulunduğu yerin yakınına kurulması planlanan İslam Kültür Merkezi’ni destekleyenler, ardından da projeye karşı çıkanlar miting düzenledi.
ABD’nin başkenti Washington’daki anma etkinliklerine de, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi yakınına İslam Kültür Merkezi kurulması projesine yönelik eleştiriler damgasını vurdu.
YENİ İDDİA
New York’ta 11 Eylül saldırılarının gerçekleştiği Sıfır Noktası’na yakınlığının neden olduğu itirazlarla ABD ve dünya gündemine giren İslam Kültür Merkezi projesine dair son iddia ise tartışmaları daha da büyüteceğe benziyor.
Bugüne kadar, İslam Kültür Merkezi projesinin, Hamas ve İslami Kardeşler örgütleriyle ilişkileri sorgulandı. Ancak ABD’li gazeteci Mark Ames, haftalık New York Observer gazetesinde yayınlanan analizinde caminin Sıfır Noktası’ndan çok CIA ve Pentagon’a yakın olduğunu iddia etti. Ames, ‘tuhaf’ bulduğunu belirttiği bağlantıları sorguladığı “CIA’nın Sıfır Noktası Camisi ile tuhaf ilişkisini çözmek” başlıklı haberinde, cami projesinin arkasındaki bazı isimlerin CIA ve Pentagon’a yakınlıklarına dikkat çekti.
Ames’in dikkat çektiği isimlerden biri, Kurduba İnisiyatifinin önde gelen maddi destekçilerinden ve Danışma Kurulu Üyesi Leslie Deak. 52 yaşındaki New Yorklu işadamı, Google’daki profil sayfasında kendisini, “Yahudi ve Hıristiyan geçmişli dindar bir Müslüman” diye tanıtıyor. Söz konusu profilinde Deak, Ortadoğu ile “derin ve ticari bağlantıları” olduğunu ifade ederek her yılın 6 ayını Mısır’da geçirdiğini yazıyor. Hıristiyan bir ailede doğan Deak, daha sonra Ortodoks Yahudiliğe geçerek Yahudi bir kadınla evlenmiş. Moshira Soliman adlı bugünkü Müslüman eşi ile evlendikten sonra da bir kez daha din değiştirip Müslüman olmuş.
SPONSORUN PENTAGON BAĞI
Leslie Deak’in ‘linkedin’ sitesindeki özgeçmişinde ise, geçmişte “Patriot Defense Group” adlı savunma sanayi taahhüt şirketinde danışmanlık yaptığı belirtiliyor. Pentagon’un bazı işlerini üstlenen şirket o kadar gizemli ki kendi web sitesinde şirketin yönetimin ve CEO’sunun adını bile vermiyor. Sadece CEO’nun eski bir Özel Harp subayı ve şirket müdürünün de eski bir CIA ve Gizli Servis yetkilisi olduğu belirtiliyor. Şirketin profilinde sadece 3 isim açıktan yer alıyor. Şirketin “strateji danışmanları” olarak tanıtılan bu isimler, 2007 yılına kadar ABD ordusunun en özel birliği olan Özel Kuvvetler Komutanlığını yürüten emekli orgeneral Bryan Doug Brown, CIA eski Operasyon Dairesi Başkan Yardımcısı James Pavitt ve banker Alexander Cappello.
Leslie Deak, kendi profil sayfalarındaki bilgilere göre, ABD’ye ve ABD dostu ülkelere üst düzey istihbarat ve güvenlik hizmetleri sağlayan ve ABD’nin “İslami terör örgütlerine” karşı mücadele eden birimleriyle yakından irtibatlı birimleriyle bağlantılı bu gizemli şirketin 2006–2008 yılları arasında danışmanlığını yapmış. Ancak aynı yıllarda da bugünkü cami projesini gerçekleştiren organizasyona 100 bin dolar bağışta bulunmuş.
Leak, bu bağışı gerçekleştirmek için “Deak Family Foundation” adlı bir de vakıf kurmuş. İşin dikkat çekici yönlerinden biri de Deak, cami projesini gerçekleştirecek Kurduba İnisiyatifine 100 bin dolar bağışladığı günlerde, ABD’nin Ulusal Savunma Üniversitesi Vakfına da 101 bin 247 dolar bağışlamış. Pentagon tarafından kurulan bu üniversite, savaş stratejileri ve güvenlik konularında araştırmalar yapıp eğitim veriyor. Bu vakıf da 5 Kasım günü baş konuğu CIA eski başkanı ve bugünkü Savunma Bakanı Robert Gates olan bir gala yemeği verecek. Yemeğin sponsorları ise Northrup Grumman, Boeing, Lockheed Martin gibi dev savunma şirketleri ile Leak’in çalıştığı Patriot Defense Group.
Deak halen Ulusal Savunma Üniversitesinin de yönetim kurulunda yer alıyor. Kurulun başkanı ise 2008’de batarak Wells Fargo’ya geçen Wachovia Bank’ın son 10 yılında baş hukuk müşavirliğini yapan Mark Treanor.
Wachovia Bank, Meksikalı uyuşturucu tacirlerinin 110 milyon dolarlık kara parasını akladığı için çarptırıldığı para cezası olarak 160 milyon doları da geçtiğimiz Mart ayında ödemesiyle gündeme gelmişti. Bankanın uyuşturucu tüccarlarının kara parasını akladığı dönem 2003 – 2008 yılları arası yani Treanor’un hukuk başdanışmanı olduğu dönem. Wachovia, Meksika’daki şubelerinden geçen 420 ‘milyar’ doları yeterince kontrol etmediğini kabul etmişti.
Mark Ames, bu noktada Meksikalı uyuşturucu tacirlerinin kara para aklanmasıyla bir tuhaf tesadüfü daha gündeme getiriyor. Leslie Deak’in babası olan ve İkinci Dünya Savaşından CIA’nin öncüsü olan OSS adlı istihbarat örgütünde görev yapan Nicholas Deak’in kurduğu “Deak&Co” adlı şirket de uyuşturucu tüccarlarının kara parasını akladığı için açılan soruşturma sonunda iflas etmişti. 1984 yılında ABD Başkanlığı Organize Suçla Mücadele Komisyonu, şirketin Columbia uyuşturucu kartelinin kara parasını aklamakla suçladı. Şirket 1984 yılında iflas etti ve bir yıl sonra baba Nicholas Deak, Manhattan’daki şirket merkezinde evsiz bir kadın tarafından öldürüldü.
ZITLARIN BİRLİĞİ
Bu batan şirketin kalıntılarından kurulan şirketlerden biri ise Obama’ya ve camiye karşı çıkışlarıyla bilinen tutucu Televizyoncu Glenn Beck’in programını takip edenlerin yakından tanıyacağı “Goldline International”. Beck’in en büyük destekçisi olan bu şirket, Glenn Beck’in bütün radyo ve televizyon programlarının da ana sponsoru. Bir tarafı cami destekçisine diğer tarafı camiyi bahane ederek İslam karşıtı propaganda yürüten televizyoncu Beck’e çıkan bu “tuhaf” ilişkinin bir benzeri Suudi Arabistanlı prens Al Velid Bin Talal ile cami arasında da var. Caminin ana sponsorları arasında yer alan Bin Talal, camiye karşı en büyük karalama kampanyasını yürüten Fox News’in bağlı olduğu News Corp’un da ikinci büyük hissedarı.
“Hayatta tesadüfler elbette olur” diye yazan Mark Ames buna örnek olarak, “Amerika’nın İslamlaştırılmasına dur” hareketinin kurucusu ve New York camiine karşı bütün gösterilerin ana organizatörü olan Pamela Geller’ın, New York Observer gazetesinin 1994 yılına kadar yayıncısı olmasını gösteriyor. Ama Ames’in çok daha ciddiye aldığı bir tesadüf daha var. Caminin imamı Faysal Abdulrauf’un George Bush’un favori imamı olması. Faysal Abdulrauf, sık sık Pentagon ya da FBI tarafından Ortadoğu’ya gönderilerek Amerika’nın imajının düzeltilmesi çalışmalarında görev yapıyor.
SEÇİM ÖNCESİ KRİZ
Mark Ames gördüğü manzarayı şu şekilde tanımlıyor: “Bush’un favori imamı CIA, Pentagon ve Gelnn Beck’i destekleyen altın şirketiyle bağlantılı kurucuları olan bir vakıfla, Amerikalıya en büyük travmayı yaşatan terör saldırısının olduğu köşeye cami yapmaya kalkıyor. Amerikalıların çoğuna yeniden rencide ediyor ve Amerikalı Müslümanları onların gözünde yabancılaştırıyor. Ve bunu da kültürlerarası diyalogu gerçekleştirme iddiasıyla yapıyor. Ancak tuhaf şekilde niyetinim tam aksi sonuçlara yol açıyor. New York’un ılımlı ve ilerici atmosferini yaralıyor, iki taraftaki demagogların pozisyonunu güçlendirerek kültürler arası diyaloga geri adım attırıyor.”
Ames’in son dikkat çektiği tesadüf ise, Demokrat Partiyi sarsıp Cumhuriyetçi Parti tabanını hareketlendiren cami krizinin çok kritik Kongre seçimlerine gidilen süreçte ortaya çıkması. (DIŞ HABERLER)


SIFIR NOKTASINDA İKİ AYRI MİTİNG VARDI


New York’taki ilk miting, 11 Eylül’de yıkılan İkiz Kuleler’e 2 blok ötede yapılması planlanan İslami Kültür Merkezi’nin inşa edilmesini destekleyenler tarafından düzenlendi.
Aralarında Müslüman ABD’liler kadar diğer dinlere mensup Amerikalıların da bulunduğu kalabalık grup, 2 saat boyunca İslam Kültür Merkezi’ne karşı çıkan Hıristiyan grupları protesto etti.
Mitinge katılan konuşmacılar, “Müslüman Amerikalılar Saldırı Altında, Buna Karşı Koyalım, Dayanışma Gösterelim”, “Müslüman Kardeşlerimizin Yanındayız”, “Irkçılığa ve İslam Fobisine Son”, “11 Eylül Teröründen Duyduğumuz Üzüntü Irkçılığa Mazeret Olamaz” şeklinde sloganlar attılar.
Aralarında sendikalar, rahipler, başka ülkelerden gelen Müslümanlar ve ABD’li Müslüman grupların temsilcileri bulunan konuşmacılar, İslamiyet ve Müslümanlığın ABD’nin düşmanı olmadığını, “fanatik düşüncelere sahip kişilerin asıl düşman olduğunu” belirttiler.
Kültür Merkezi’ne karşı çıkanların protesto gösterisine Hollanda’daki aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin lideri Wilders de katıldı. Sözlerine “Buraya Cami Yok” diyerek başlayan Wilders’i dinlemeye gelen ABD’liler de aynı sloganı birkaç kez tekrarladılar.
ABD Başkanı Barack Obama’ya karşı kurulan Çay Partisi üyesi bir grup ise, Beyaz Saray önünde Kuran yırttı. Çay Partisi üyesi 6 kişilik bir grup Kur’an’ın Hıristiyanlık karşıtı ifadeler içerdiğini belirterek, bazı sayfaları yırtıp getirdikleri torbaya koydu.
ÖNCEKİ HABER

NATO Genel Sekreteri’nden Türkiye’ye füze kalkanı önerisi

SONRAKİ HABER

Hey Tekstil’de neler oluyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...