20 Eylül 2010 00:00
BAŞYAZI
GÜNÜN YAZILARI
Hakkâride sivil bir minibüse yönelik olarak yapılan mayınlı saldırının arkasından 9 kişinin yaşamını kaybetmesi, hükümet ve yandaş basın tarafından Kürt siyasi çevrelerine karşı bir saldırıya dönüştürülmüş bulunuyor.
Daha ilk anda ortaya çıkan bulgular ve görgü tanıklarının söylediklerini hiç dikkate almadan Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı Atalay ve arkasından da Cumhurbaşkanı Gül, olayın sorumlusunu PKK olarak ilan ettiler. Bu, kanıtların kendilerini işaret eden derin güçlerin dinlemesi dışında hiçbir gerçek olguya dayanmayan teze inandırıcılık kazandırmak da yandaş basının, her türlü gazetecilik ve gerçekçilik ilkesini artık tümüyle terk etmiş olan, kalem erbaplarına düştü.
Kimine göre Başbakanın açıklaması yeterli olduğu için onlar, Bu işi PKK yapmıştır; çocuk katilidir; teröristtir, bölücüdür!... diyerek kaba, saldırgan propagandaya hız verdiler. Ancak bu propagandanın pek inandırıcı olmadığını düşünenler ise; tezlerine geçerlilik kazandırmak için lafı dolandırmaya, derin tahlillere giriştiler. Bu sefer her nedense; PKK içindeki Ergenekon yaptı demeyi de tercih etmediler(*); PKKnin iyi çocukları yapmıştan başlayan, Daha önceki 9 PKKlinin öldürülmesinin intikamını almak için bu katliamı yaptı PKK. Daha önce Hakkarideki imamı da bunlar öldürmüştü! tezini öne sürdüler. Bundan tatmin olmayacaklar için bir başka senaryo oluşturdular: Derin PKK yapmış!, PKK içindeki Murat Karayılan ile Suriye uyruklu Fehman Hüseyin ateşkese karşı çıktığı için, PKK merkezine rağmen bu eylemi yapmış! kadar götürdüler iddialarını.
Bu mantığın sonucunda yandaş basın erbabının; PKKnin böyle bir saldırı amacı yokmuş; PKKyi de dinlemeyen birileri yapmış! demeleri beklenir. Ama öyle demiyorlar. Tersine Barış propagandası yapan PKKnin kadınlara ve çocuklara saldırdığını kendi soyundan Kürtleri katledecek kadar gözü dönmüş olduğundan dem vurup Başbakan Erdoğanın olayın hemen ardından yaptığı açıklamasına sarılmaya devam ediyorlar. Yetmiyor, BDPyi suçluyorlar, saldırıyı BDP yapmış gibi tutum alıyorlar.
Kaldı ki; bu saldırıyı, Derin PKK yaptı, Fehman Hüseyin Grubu yaptı dedirtecek kanıtlar da yok orta yerde. Kanıt diye öne sürülenlerin ise hiçbir ikna ediciliği yok.
Elbette sadece kanıtlar ve görgü tanıkların ifadesiyle de sınırlı değil, JİTEMi işaret eden olgular.
Şöyle ki; PKK Ağustos ortasında, 20 Eylüle kadar tek taraflı ateşkes ilan etti. Ve ondan sonra da ciddi bir çatışma olmadı, Hakkâride arife günü 9 PKKlinin öldürülmesine kadar. Dolayısıyla PKKnin, en azından 20 Eylüle kadar bir saldırı düzenlemesi mantıklı değildir. Dahası, referandum sonrasında yeni bir barış girişimi bekleniyordu ve gerek bölgedeki güçler gerekse Türkiyenin ilerici demokrat güçleri, ateşkesi uzatma çağrısında bulunmaya başlamıştı. Ayrıca BDP de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve CHP Genel Başkanıyla görüşmek için gerekli girişimleri başlatmıştı.
Bu gelişmeler aslında PKKnin girdiği sorunu siyaset alanına taşıma yönelişiyle de uyumluydu ve bu gidişata çomak sokacak bir eylem PKKnin işine gelmezdi.
Bu yüzden Başbakan ve Cumhurbaşkanının açıklamaları inandırıcı değildir. Bu açıklamalara inandırıcılık kazandırmak için öne sürülenler de karşı tarafı işaret eden kanıtlarla boy ölçüşecek inandırıcılıkta değildir.
Kaldı ki; bugün eğer hükümet, BDP ile görüşüp tartışmak istiyorsa, bunun için randevu vermişse, bu saldırı oldu diye görüşmeyi iptal etmek, ne sorunun ne de hükümet olmanın ciddiyeti ile bağdaşmaz.
AKP de bunu bilir elbette ama AKPnin referandum sürecinde girdiği; AKPnin bölge burjuva odakları ve tarikatlardan kendisine yandaş bir güç odağı oluşturma girişimi ile bağlantılı görmek gerekir. PKK ve BDPye yönelik saldırının, Hakkârideki provokasyonu fırsat olarak kullanarak, bunu Kürt siyasi güçlerini bir kuşatamaya dönüştürülmesinin nedeni de bu olsa gerekir.
(*) YAŞ sonrasında varılan kimi uzlaşmalar çerçevesinde askerle hesaplaşmayı bir biçimde ertelediklerinden olacak.
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et