29 Eylül 2010 00:00

DiYARBAKIR’DAN NOTLAR


DİYARBAKIR Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Barosunun ev sahipliğinde, 78’liler Girişimi’nin desteği ile 25-26 Eylül 2010 tarihlerinde düzenlediği “Türkiye, Askeri Cezaevi Gerçeği ile Yüzleşiyor” Sempozyumu kapsamında açılan “Gecenin Karanlığından, Şafak Vaktine” sergisine katılmak üzere aralarında benim de bulunduğum bir grup sanatçı arkadaşla Diyarbakır’a geldik.
Sempozyuma bir çok kurum temsilcisi, bilim insanı, aydın, gazeteci, sanatçı ve hepsinden önemlisi tanıklar katıldı. Şimdi isimlerini yazsam mutlaka unuttuklarım olacaktır. Sempozyum salonunda tanıkların anlattıklarını dinledikçe tüylerim diken diken oluyordu. Etrafıma baktığımda çoğu katılımcının gözleri dolmuştu. Yapılanları işkence olarak nitelendirmek bile hafif kalıyor. Özellikle tanıkların anlatımlarına geniş yer verilmişti. Buna rağmen ulaşılamayan yeni tanıkların kayıtları yapılıyordu. Doktorlardan, Avukatlara 2007 yılından itibaren yapılan çalışmalar ve raporlar okundu. Sonuç olarak 450 kişi ile bizzat hukuki ve tıbbı anlamda uluslararası normlara uygun görüşme yapılmış. Belge ve bilgiler kayıt altına alınmış. Raportörlüğünü Celal Başlangıç’ın yaptığı Sonuç bildirgesi ile yol haritası ortaya kondu.
“Türkiye, Askeri Cezaevi Gerçeği ile Yüzleşiyor” Sempozyumu’nda şu üç noktada alınan kararlar oldukça önemlidir.
- Diyarbakır Cezaevi’nin bir utanç, yüzleşme ve insan hakları müzesine dönüştürülmesi için başlatılan kampanyaların arttırılması,
- Diyarbakır cezaevinde o yıllarda görevli olan herkesin (Gardiyanından, Doktoruna, erinden üst rütbeli subaylarına) kimliklerinin belgelenmesi ve savcılığa suç duyurularında bulunulması için devletin, askeriyenin arşivlerinin açılmalarını sağlamak ve tanık ifadelerinden yararlanılması.
- Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların tüm Türkiye ve dünya tarafından bilinmesi, buradan hareketle kamuoyunun ve medyanın konuya ilişkin duyarlılığını artırmak amacıyla yapılan kayıtların gezici bir sergiye dönüştürülmesi ve bu serginin kent kent gezdirilmesi.
Nedense çalışmaya başladığımızdan beri Yunanlı ozan Manos Loizos’un Che ile ilgili dizeleri aklıma takıldı.

Pencereyi kapat, sürgüle kapıları
postallı devriyeye komut verildi
ve o gölgeleri tarıyor her gece
seni soruyorlar, bakarken
evimizin penceresine
Che Che Guevara
Nice gülü yaktı kar
ah bu bahar
yine gözyaşı
içimde.
“GECENİN
KARANLIĞINDAN,
ŞAFAK VAKTİNE” SERGİSİ
Gelelim serginin açılışına:
Sempozyum günü beklendiği gibi sergiye yoğun bir katılım yaşandı. Karşı Sanat çalışmalarının organizasyonuyla gerçekleştirilen sergi; Özellikle Zülfikar Tak’ın 30 deseni önünde nerdeyse herkes kilitleniyor gidemiyordu. Yapılan işkence ve cezaevinin uygulamalarının kısa dipnotlarla verildiği duvar o günleri tekrar yaşatıyordu. Erdoğan Zümrütoğlu’nun, Cem Arslan’ın ve Gökhan Aslan’ın büyük boy yağlı boya resimleri, Serpil Odabaşı’nın grafik dildeki dijital baskıları ve Kente yayılan bilboard çalışmaları, Caner Karakaş’ın heykel ve desenleri, Özcan Yaman’ın fotoğraf çalışmalarıyla Diyarbakır 5 nolu cezaevi gerçeği ve acıları işleniyor. Saadet Sorgunlu’nun sempozyumun kapanışında gerçekleştirdiği, cezaevi tanıklarından Adil Turgay’ın Kürtçe ağıtı eşliğinde yapılan 4’lerin direniş ve mücadelelerini simgeleyen performansı duygusal anlar yaşattı…
Sergiyi sempozyumla eş zamanlı olarak bir başlangıç sergisi olarak tasarlayan Karşı Sanat Çalışmaları Önümüzdeki aylarda daha kapsamlı ve katılımlı olarak gerçekleştirmenin hazırlığına girişildiğini duyurdu. 10 Ekim tarihine kadar açık olacak sergi Diyarbakır’lıları ve yolu Diyarbakır’a düşenleri bekliyor.
Özcan Yaman

Evrensel'i Takip Et