3 Ekim 2010 00:00

Ceza...


Spor medyasında artık neredeyse klasikleşmiş diyebileceğimiz bir başlık belli aralıklarla gözümüze çarpar: PFDK ceza yağdırdı... Evet, Profesyonel Disiplin Kurulu () haftanın maçlarından sonra toplanır ve yönetmeliklere, talimatlara aykırı davranışta bulunan kulüpleri, yöneticileri, teknik adamları, doktor, masör gibi çeşitli kulüp görevlilerini ve oyuncuları cezalandırır. Tabii taraftarlarının centilmenliğe, sportmenliğe aykırı eylem ve tezahüratları nedeniyle ceza alan kulüpler de bu listede yer alır.
Peki ceza alanlar, bundan ders çıkarıp kendilerine çeki düzen verirler mi? Tabii ki hayır. PFDK’nın her hafta açıkladığı uzun “ceza” listesinden bunu anlamak mümkün. Zaten alınan cezaların çoğu, “bile bile” nitelemesini hak edecek cinsten. Kulüplerin ve kişilerin aynı nedenlerden dolayı pek çok kez ceza almalarının başka türlü bir açıklaması mümkün mü? Bütün bunlar, sorunların çözümü konusunda cezai yöntemlerin pek bir işe yaramadığının da göstergesi değil mi aynı zamanda?..
PFDK’nin geçtiğimiz hafta oynanan maçlarının ardından verdiği bazı cezalara bakalım...
Ali Sami Yen Stadı’nda Fenerbahçe ile oynadıkları maç sırasında saha kenarından kendi futbolcusuna hakaret eden spor Teknik Direktörü ‘a 2 maç ceza verildi. Yılmaz Vural, 2 resmi müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine giremeyecek. Ülkenin en üst düzey futbol liginde görev yapan, temel teknik adamlık eğitimini Almanya gibi dünya futbolunun önde gelen ülkelerin birinde almış ve her fırsatta mesleğiyle ilgili özgüvenini ve iddiasını dile getiren bir teknik adamın ceza alma gerekçesine bakar mısınız? Teknik adamın oyuncusuna hakaret etmesi, sadece oyuncusunun kişiliğini ve saygınlığını değil, kendi kişiliği ve saygınlığını da zedeler. Hakaret, belli bir noktadan sonra söyleyecek sözü olmayan, düşünsel kapasitesi, bilgisi, birikimi sınırlı, sığ insanların işidir. Oyuncusuna hakaret eden bir teknik adamın, kişiliği ve saygınlığının yanı sıra inandırıcılığı da ağır yara alır. Televizyon programlarında ahkam kesmek, atıp tutmak kolay. Maçın heyecanına, gerilimine kapılıp saha kenarında oyuncuna hakaret edecek kadar kendini kaybediyorsan, sakin kafayla söylediklerinin hiçbir anlamı kalmaz. Teknik adam, takımıyla ilgili karar verme yetkisine sahip tek kişidir. Dolayısıyla her koşulda sakinliğini ve soğukkanlılığı koruyabilecek ya da en azından heyecanını, gerilimini çevresine olumsuz bir biçimde yansıtmayacak bir kişilik özelliğine sahip olması çok büyük önem taşır. Heyecanına ya da maçın gerilimine yenik düşüp paniğe kapılan bir teknik adamın sağlıklı ve doğru kararlar vermesi beklenebilir mi? Yılmaz Vural gibi deneyimli bir teknik adamın saha kenarında türlü jest, mimik ve davranışlarla şov yapma alışkanlığından ve ceza almaktan kendisini kurtarıp olgunluk(!) dönemine adım atacağı günleri görebilecek miyiz acaba?..
Aynı maçta spor’a rakip takım seyircisine farklı bilet fiyatı uygulamasından dolayı 5 bin ve taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle de 5 bin olmak üzere toplam 10 bin lira verildi. Taraftarların neden olduğu saha olaylarından dolayı ceza alınmasını artık hiç kimse yadırgamıyor. Buna alıştık. Peki bu kulübün yetkilileri, rakip takım seyircisine farklı bilet fiyatı uygulamasının ceza alma gerekçesi olduğunu bilmiyorlar mıydı? Yoksa, “Elde edeceğimiz hasılat gelirinin yanında verilecek ceza nedir ki” diye mi düşündüler? Kulüplerin, farklı bilet fiyatı fırsatçılığıyla kazandıkları para, aldıkları cezadan fazlaysa, bu; farklı bilet fiyatı uygulamasına bundan sonra da rastlayabileceğimiz anlamına gelmiyor mu?
PFDK yine aynı maçta, ‘ye de taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürattan dolayı 60 bin lira ceza verdi. Üstelik bu, Fenerbahçe’nin aynı sezon içersinde aynı gerekçeyle aldığı ikinci cezaydı. Hayret!.. Oysa biz Aziz Yıldırım’ın küfürlü tezahüratın kökünü kazıdığını sanıyorduk. 6 haftada 2 küfür cezası. Neyse ki küfürle mücadeleyi çok önemseyen(!) bir kulüp oldukları için 4 maçı ceza almadan tamamlayabilmişler. Zaten taraftarlarının sahip olduğu derin(!) fair-play ruhu sayesinde kendi statlarını dünyanın en modern ve medeni spor mekanlarından birisi olarak anılır hale getirmişler. Bunu son yaptıkları açıklamaların birinden öğrendik. Peki yıllardır bu statta yaşanan olaylar ve ardından aldıkları cezalar için ne diyorlar? Herhalde başka bir gezegenden bu modern ve medeni(!) stadı görüp meraklarını gidermeye gelen dünya dışı varlıkların taşkınlıkları yüzünden alındı bu cezalar. Fenerbahçe seyircisi asla küfür etmeyeceği, asla taşkınlık yapmayacağı için en mantıklı açıklama bu olsa gerek. Geçtiğimiz sezon Galatasaray maçı öncesinde hakemin kafasını yaranlar, son maçta kaçırılan şampiyonluğun ardından stadı yakıp yıkanlar da Fenerbahçeli taraftarlar değildi zaten.
, ‘a da r maçında, stadın çimlerinin statüye aykırı şekilde sulanmasından dolayı 5 bin lira verdi. Bu da Galatasaray’ın aynı gerekçeyle aldığı ilk ceza değil. Bir yandan dünya çapında tanınan bir kulüp olma hedefi taşı, diğer yandan kazanmak için türlü kurnazlıklara başvur. Düşünsenize dünyanın en parlak kariyerli teknik adamlarından Rijkaard bile, oyuncular kadar top toplayıcı çocuklara da taktik vermeye başladı kulübeden. Galip durumdayken skor avantajını korumalarına yardımcı olmaları için oyun dışına çıkan topları zaman çalarak nasıl vermeleri gerektiğini anlatıyor çocuklara. Dünya kulübü tam da böyle kurnazlıklarla olunur işte!..
Kuşkusuz; cezalandırmanın, sorunların üstesinden gelebilmenin en iyi yolu olduğunu iddia etmiyoruz. Ama bir gelişimin, olumlu yönde bir değişimin yaşanmadığı, iyiye gitmek, düzelmek bir yana sorunların her geçen gün giderek çoğaldığı ya da kangrenleştiği yerlerde ne yazık ki cezai yöntemleri devreye sokmak kaçınılmazlaşıyor.
Mehmet Özyazanlar

Evrensel'i Takip Et