9 Ekim 2010 01:00

Bugün başlayacak 47. Altın Portakal Film Festivali’ne şimdiden Kustiraca’nın juri başkanı olması tartışması damgasını vurdu. ‘Çingeneler Zamanı’,’Yeraltı’, ‘Arizona Rüyası’ gibi filmlerin Ünlü Yönetmeni Emir Kusturica’nın 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne davet edilmesine ve uluslararası yarışmada jüri başkanı olarak görev yapacak olmasına tepkiler büyüyor.
Bosna’daki katliamları ‘doğal afet’ olarak gördüğü, vaktiyle Miloseviç’in partisini desteklediği iddia edilen yönetmenin gelişine destek Kadir İnanır’dan geldi. Kusturica, Mayıs 2005’te Belgrad’da vaftiz edilerek Ortodoks olmuş ve “Nemenja” adını almıştı.
Srebrenitsa’daki kadın dernekleri ile Bosnalı sinemacıların ardından Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği ‘Bal’ filminin ekibi de yazılı bir açıklama yaparak Altın Portakal’ı boykot ettiklerini duyurmuştu. Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi de Kusturica tartışması etrafında ikiye bölündü. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın Jüri Başkanı Kadir İnanır ise Emir Kusturica’ya destek verdi. Ünlü yönetmenin Türkiye’ye daha önce de geldiğine işaret eden İnanır, Kusturica’nın sanatı ile siyasi düşüncelerinin birbirinden ayrılması gerektiğini savundu.
SİYASETÇİ DEĞİL SANATÇI
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın Jüri Başkanı Kadir İnanır, festivalin uluslararası bölümünde jüri üyeliği için Antalya’ya gelecek Boşnak Yönetmen Emir Kusturica’ya destek verdi.
İnanır, Emir Kusturica’yı festivale davet eden Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın (AKSAV) Boşnak yönetmenin siyasi açıklamaları nedeniyle eleştirilemeyeceğini kaydetti. AKSAV’ın bu konuda yapacağı her açıklamanın amacı dışına taşacağı uyarısında bulunan Kadir İnanır, “Bu tepkilere karşılık verip yapılan organizasyonu geri çevirmek gibi bir yanlışa düşmek Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin önemi ve değerini azaltır” dedi.
Kusturica’nın Srebrenitsa katliamını yok sayarak, hafife alarak safdillik yaptığını savunan İnanır, siyaset bir tarafa, ünlü yönetmenin kendisinin de takdir ettiği büyük bir sanatçı olduğunu söyledi. Kusturica’nın katliamla ilgili açıklamalarının siyasi bir görüş olduğunun altını çizen İnanır, “Ona karşılık ben de bir siyasi görüş belirterek, oradaki katliamı yok saymanın, hafife almanın bir insan olarak safdillik olduğunu ortaya koyuyorum. Oradaki katliamı şimdi geri dönüp lanetlemesini isterim. Kusturica’nın açıklamaları uluslararası alanda büyük bir sanatçı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. O siyasi kimliğiyle bir şeyler söylemiş” dedi.
Kadir İnanır, Srebrenitsa katliamının yaşandığı Bosna Savaşı’nın son günü orada olduğunu söyledi. Katliamın yaşandığı 1995 yılı temmuz ayında Kanal D’ye ‘Böyle Gitmez’ adında bir haber programı yaptığını hatırlatan İnanır, “Kaçak yollardan, dağlardan Saraybosna’ya girdik. Paramparça olmuş bir şehrin tam göbeğinde kameralarla 45 dakika haber yaptım ve Türkiye’de yayınlandı” diye konuştu.
KUSTURİCA İLK KEZ GELMİYOR
Türkiye’de yaşayan Boşnaklardan gelen tepkileri olabilir karşılayan İnanır, Kusturica’nın Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sanatçı kimliğiyle bulunduğunu, tepkilerin de işin özünü asla değiştirmeyeceğini ifade etti. Emir Kusturica’nın daha önce İstanbul ve Bursa’ya geldiğini de hatırlatan İnanır, “Şimdi bunlar niye gündeme geldi? Bunlar farklı araştırılmalıdır” diye konuştu. Kadir İnanır, Antalya’da 3 gün kalacak yönetmenle festivalde bir araya gelip bu konuları tartışmak, konuşmak istediğini söyledi.
MÜTHİŞ BİR KUCAKLAŞMA VAR
Kadir İnanır, “5 yaşındaki çocukların paramparça olmuş vücutlarını gördüm. Sokakta, caddede iki evin paramparça, yanındaki evin dokunulmamış olduğunu gördüm, kilometrelerce. 200-250 bine yakın insanın nasıl katledildiğine şahit oldum. Katliamı, yaşanan soykırımı heyecandan ölerek gözledim” dedi. Savaşın ardından bütün dünyanın yaşanan soykırımı lanetlediğini belirten İnanır, savaşın ardından bölgeye yaptığı ikinci ziyarette insanların üzerinde katliamların sadece bir acı olarak kaldığını, iki toplumun ortak yaşama kaderinin ortaya çıktığını belirtti. İnanır, “Aralarında müthiş bir ilişki, kucaklaşma var” diye konuştu.
(KÜLTÜR SERVİSİ)

BAL EKİBİ FESTİVALİ BOYKOT EDECEK

Semih Kaplanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Bal filminin bütün kadrosu adına Kaplan Film’den yapılan açıklamada, şöyle denilmişti, “Bizim için üst kimlik sanatçıdır başlıklı açıklamanızı hayretle okuduk. 1992-1996 yılları arasında Bosna’da yaşanan olaylar uluslararası mahkemeler tarafından soykırım ve insanlık suçu olarak tanımlanmış ve bu suçlara bulaşanlar yargılanıp mahkum edilmişlerdir. Sayıları yüz binlerle ifade edilen Bosna’lı sivilleri sadece inançları ve Boşnak oldukları için katledenleri savunan bir ‘sanatçının’ AKSAV yönetimi tarafından himaye edilmesi bizim vicdanımızı acıtmaktadır.”
Kimseyi etnik kökeninden ya da inancından dolayı eleştirmediklerini belirten ‘Bal’ ekibi, açıklamada “İnsanlığa karşı işlenmiş bir suça sözle de olsa katkı sağlayarak soykırımı ve tecavüzü meşrulaştıran bir zihniyetin savunulmasına karşı çıkıyoruz. Savaşa ve savaş suçlarına karşı bizleri birleştirecek tek kriter tek kimlik insan olmaktır. Sanatçı insanlığından ayrılamaz. Bu gerekçeler doğrultusunda Antalya Altın Portakal Film Festivali programında 11 Ekim 2010 Pazartesi günü saat 12.00’de yapılacak Bal filmi festival galası da dahil festivaldeki hiçbir etkinliğe üzülerek katılmayacağımızı bildiriyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz” ifadelerine yer verildi.
Bosna-Hersek’te 1992-1995 arası 300 bine yakın insanın katledildiği, sistematik tecavüzlerin, soykırımların yapıldığı, tarihi eserlerin, kütüphanelerin, köprülerin, camilerin yıkılıp yakıldığı bir dönemde Kusturica’nın Sırp yanlısı açıklamalar yaptığını belirten derneklerle sinemacılar, yönetmenin Türkiye’ye davet edilmemesi gerektiğini söylemişti.
Türkiye’deki kimi dernekler de Kusturica’nın Türkiye’ye gelmesi durumunda “Ülkemize kazara gelecek olursa kendisini ve onu davet edenleri kınayacağız ve fiilen orada olup toplu şekilde duygu ve düşüncelerimizi ifade edeceğiz” şeklinde açıklama yapmıştı.

Evrensel'i Takip Et