18 Ekim 2010 00:00

EVRİM/DEVRİM

Bir tartışmadır sürer: “AKP’nin gizli ajandası var.” AKP’nin ülkeyi açıklamadığı bir “ufka” doğru götürmekte olduğu düşünülür. Hedefi, eskiden “şeriat” denirdi, şimdiyse “otoriter rejim”dir. Kimisi de tersine, AKP’nin ülkeyi demokratikleştirdiğini ileri sürer. Öyle olağan bir demokrasi de değil, “ileri demokrasi” inşa etmektedir!

Paylaş

Bir tartışmadır sürer: “AKP’nin gizli ajandası var.” AKP’nin ülkeyi açıklamadığı bir “ufka” doğru götürmekte olduğu düşünülür. Hedefi, eskiden “şeriat” denirdi, şimdiyse “otoriter rejim”dir. Kimisi de tersine, AKP’nin ülkeyi demokratikleştirdiğini ileri sürer. Öyle olağan bir demokrasi de değil, “ileri demokrasi” inşa etmektedir!
Sağcısıyla solcusuyla aralarında gruplaşanlar, bu iki görüşü savunarak karşı karşıya geliyorlar: “Diktatörlüğe” mi gidiliyor, “demokrasi”ye mi? Birinciler, “Cumhuriyet kanunları” başta olmak üzere, Kürtlere yönelik olanlar türünden eşitsizlikleriyle, marifetmiş gibi, mevcut düzeni savunurlar. Tüm yasak ve dayatmaları meşrulaştırırlar. Ergenekoncuları bile “yurtsever” sayarlar! İkincilerse, görünüşte bugünü kötüler, özgürlük ve “ileri demokrasi” övgüsü yaparlar. İstedikleri liberalleşmedir. Ama tıpkı “piyasa” yüceltisinin tekeller karşısında anlamsızlığı gibi, eşitlik ve özgürlük yüceltileri de, görünüşü bile kurtarmaz; özgürlük dedikleri yerden dayatma, demokrasi dedikleri yerden yok sayma ve ilaveten coplu-zehirli gazlı, tanklı-toplu zorbalık fışkırdığına tanık olursunuz! Hani “dayak cennetten çıkmadır” gibi…
Oysa bırakalım demokrasiye yürümeyi, tekrar “otoriter rejim”e geçmeyi gerektirmeyecek kadar otoriter bir rejimde yaşamaktayız.
Türban ve zorunlu din dersi tartışması, iyi örnektir!
Bir “solcu” tayfası, liberal solcular “türbana özgürlük” istemekle AKP’lilerle yarışıyor. TV tartışma programlarında, bakıyorsunuz, bir Tarafçı liberal, çıkıyor, türbanlı bir kadından daha “sağlam” türban savunması yapıyor. Hem de türban takmayı özgürlükle eşitleyerek! Demokratikleşiyoruz ya, bir de kadınlar türban takarak özgürleşseler, tam ve ileri demokratik olacağız!
Sorunun 2-3 metrelik bezde olmadığı, bir bezin ucundan tutup çekiştirmekten başka yapacak şeyler olduğu doğrudur. AKP, yıllardır, dini, en çok da özellikle imanlı genç kızların inanç ve duyguları üzerinde tepinerek istismar etmiştir. “Modern hayat tarzı” adına da en çok buradan tepki görmüş, çekişme, egemenlerin fazlasıyla işine gelerek dinsellik üzerinden yürümüş, saflar buradan bölünmüştür. Emek-sermaye yerine laik-şeriatçı türünden bölünme ise, büyük burjuvazinin arayıp da bulamadığı şeydir.
Ama işte bu kadar: Türban sınıf mücadelesinin önüne geçmemelidir, çatışma ve bölünme din ve dinsellik üzerinden olmamalıdır. Buradan emekçiler ancak bölünür.
Ötesi yoktur! Kadınlar türban takarak özgürleşmeyeceği gibi, aklıevvel AKP yandaşlarının CHP’yi, özellikle Kılıçdaroğlu’nu iknaya çalıştıkları üzere, türban takılması takdis edilerek halkla da birleşilmeyecektir. Halkla birleşmek, türbanı değil, onun acil taleplerini savunmayı gerektirir. İş, ekmek gibi, özgürlükler gibi…
Peki, kadınlar türban takınca mı “otoriter rejim”e geçeceğiz, şimdi yeterince otoriter bir rejimde yaşamıyor muyuz? İki kişi pankart açınca üzerine yığılanlar, TEKEL’cilerin gördüğü muamele, hala “anadil eğitimi olmaz” ve “tek millet” dayatması gibi otoriterlik gösterileri bir yana dinsel alanda da durum aynıdır.
İnanca ilişkin olan türban savunulunca özgürlükler savunulmuş olur, ama herkese din dersi zorunluluğu dayatılınca özgürlükler ve özgürlükçülüğe halel gelmez! Bakan çıkar “dine neden laf edilir, anlamıyorum” der! Be adam, isteyen istediğine inanır, kimsenin dinine, inancına laf edildiği yoktur, ama sen insanların inançlarına saygısızlık etmektesin. Sen Alevi’ye örneğin, sen inanmayana örneğin İslam’ı, Sünniliği dayatmaktasın. Kendi inancın gereği “türbana özgürlük” istemektesin, ama başkasının inancına ya da inançsızlığına tahammülün yok, onlara zorla dayattığın, zorunlu kıldığın, kendi inancın. Sen ne özgürlükçüsün, ne demokrat. Kimse kimseyi aldatmasın! Ne türban özgürlük sembolüdür, ne de türban savunması demokratlıktır. Sadece, din ve inanç alanı herkesin kendi vicdanına bırakılmalıdır. İsteyen türban taksın, isteyen din dersi okusun. Sadece isteyen!
MUSTAFA YALÇINER
ÖNCEKİ HABER

CHP’nin strateji toplantıları sürüyor

SONRAKİ HABER

Meclis gündemi yoğun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa