28 Ekim 2010 00:00

BAŞYAZI


Son günlerde üniversiteler hep; “türbanı serbest bırakma” merkezli olarak “YÖK’ün üniversiteyi özgürleştirdiği” propagandası üstünden gündeme geldi. Oysa üniversitede sorun çok daha büyük. Ve bu büyük sorun bir yanıyla kırk yıllık; egemenlerin ve onların üniversitedeki uzantısı yöneticilerin öğrencileri potansiyel tehdit görmekten kaynaklanan öğrenci düşmanlığıdır.(*) Ama sorunun sıcak yanı; öğrencilere karşı, her tür hak hukuk kaygısının bir yana bırakılarak girişilen saldırılardır.
Bu saldırının sonuncusu, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ortaya çıktı. YÖK’ün türbanı serbest bırakan uygulamasına karşı çıkan ve bunun için gösteri yapan 26 öğrenci hakkında üniversite yönetimi soruşturma açmıştır.
Üniversitede böyle bir soruşturma açılmışsa, olağan olan nedir?
Olağan olan; soruşturmanın sürdürülmesi (**), öğrencilerin savunmalarını yapmaları; eğer gerçekten bir disiplin ihlali varsa, suçlu bulunan öğrencilere disiplin cezası uygulanmasıdır. Ama bu soruşturmanın sonuna kadar da öğrenciler derslerine, sınavlarına girer çıkarlar.
Ne var ki, bu en temel hak kuralı üniversite için geçerli değil. Soruşturma açılır açılmaz, hakkında soruşturma açılan öğrenciler üniversiteye sokulmuyor. Derslere laboratuarlara, sınavlara giremiyor. Yani öğrencinin o suçu işleyip işlemediği bile ortaya çıkmadan öğrenciler en azından bir dönem kayba uğruyor. Kısacası üniversite yönetimi; önce cezayı verip uyguluyor, sonra tartışıyor! (YÖK’ün ‘özgür ve güvenli bir üniversite’ için gönderdiği yazıda da, öğrencilere açılan davaların sonucu beklenmeden soruşturma açılması ve sonuçlandırılması istenmişti.)
Önceki pek çok soruşturmada; pek çok öğrenci hakkında soruşturma açılıp polis raporlarına dayanarak cezalar verildiğini biliyoruz. Ancak bütün bu kanıtlara karşın, öğrenci düşmanlığından başka hiç bir anlamı olmayan bu tutumu üniversite yönetim uzun yıllardan beri sürdürmektedir.
Daha önce laiklik ve Kemalizm adına üniversiteyi kışlaya dönüştüren zihniyet yıkılmıştır ve arkasından kimse ağlamamıştır! Ama yerini alan AKP yandaşı yöneticiler, öğrenci ve bilim düşmanlığında eskilere rahmet okutmaktadır. Üstelik AKP takımı; bu bilim ve öğrenci düşmanlığı, lafta özgürleştiriyoruz (**) kampanyaları düzenleyerek; ilerici, demokrat öğrenci kesimlerine karşı azgınca saldırmaktadırlar.
Öyle anlaşılmaktadır ki, YÖK, üniversitelere sivil polis karakolları kurulmasını isterken, Öğrenci Kütür Merkezleri kapatılıp, üniversite içinde ve civarında öğrencilerin stand açması önlenip öğrenci kulüpleri kapatılırken, hep aynı amacı gözetmektedir; öğrencilerin zapturapt altına alınıp kıpırdayamaz hale gelmesi!
Ve şu açıkça anlaşılmıştır ki; AKP, YÖK’ü kaldırmaktan vazgeçmiş; YÖK’ü ele geçirmenin keyfini çıkarmak istemektedir. Dahası AKP, YÖK’ü kullanarak üniversiteyi de bütünüyle zapturapt altına almayı amaçlamakta, bunun için elindeki her imkânı kullanmaktadır.
Öğrenciler YÖK’ün kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım’a doğru yeni eylemler yapacak; YÖK’ü istemediklerini demokratik bir üniversite istediklerini haykıracaklardır. Ancak bu sadece YÖK’ün kuruluş yıldönümüyle sınırlı eylemlerin pek bir işe yaramadığı da bir gerçektir.
Üniversitenin ilerici demokrat güçleri, öğrencisi, öğretim elemanları ve çalışanlarıyla; demokratik, bilimsel, laik eğitim veren, öğrencilerin fikirlerin savunmasından dolayı atılmadığı bir üniversiteden yana olan tüm güçler aralarında ortak bir mücadele stratejisi etrafında birleşerek hareket etmezlerse; “YÖK’ü istemiyoruz” diye bağırmanı bir yararının olmadığı ortadadır.
Çünkü demokratik üniversite mücadelesi demokrasi mücadelesinin bir parçasıdır ve böyle ele alınır, buna uygun bir mücadele yürütülürse başarılabilecek bir mücadeledir.
(*) Üniversitelerden her gün polis ya da özel güvenliğin öğrencilere saldırı haberleri geliyor. TİHV’in verilerine göre son 10 ayda 376 üniversite öğrencisi göz altına alınmış, bunlardan 50’si tutuklanmıştır. Bu öğrencilerin “suçları”; 1 Mayıs’a çağrı afişi asma, “Paralı eğitime hayır” deme, “Kızıldere anması”na katılma, TEKEL işçilerin eylemine destek verme, öğrenci kulüplerine üye olma,… gibi üniversite için hiç bir suç unsur taşamayacak şeylerdir.
(**) Burada öğrencilerin suç işleyip işlemediğini, üniversitede neyin suç olup olmadığını tartışmıyoruz.
İHSAN ÇARALAN

Evrensel'i Takip Et