28 Ekim 2010 00:00

Anadilde eğitime yaşayan bir örnek: İsveç


Kürt Dil ve Eğitim Hareketi’nin (TZPKûrdi) ana dilde eğitim talebiyle yaptığı boykot çağrısı karşılık bulduğu gibi ana dil konusundaki tartışmaların Türkiye gündeminde en üst sıralarda yer almasına yol açtı. Ülkeyi yönetenler Kürt halkının en temel ve insani talebine karşı çıkarlarken Avrupa ve özellikle de İsveç’te uygulanan sistem tartışılmaya başlandı.
9 milyon nüfuslu İsveç’te yaşayan azınlık ve göçmenlerin sayıları 1 milyon civarında. İsveç’te 150’yi aşkın dilde ana dil eğitimi yapılıyor. Ana dil eğitimi belediyelerin sorumluluğunda. Belediyeler de bu işin daha düzenli yürütülmesini sağlamak amacıyla “Dil Merkezleri” oluşturmuşlar. Ana dil eğitimi, ana dilde eğitimin planlanması ve uygulanması “Dil Merkezleri” tarafından yapılıyor. Stockholm Dil Merkezi Müdürü Joachim Götz, ana dil konusundaki sorularımızı yanıtladı.

Ana dil eğitimine İsveç’te ne zaman başlandı?
İsveç’te ana dil konusunda geçmişlere uzanan bir gelenek var. 1968 yılından itibaren devlet ana dil eğitimi için kaynak ayırdı. Ancak bu işin sistemli bir hale getirilmesi 1970’li yılların ortalarında oldu. Benim sorumluluğunu yürüttüğüm “Dil Merkezi” ise 1969 yılında kuruldu.

1968’den önce de İsveç’te azınlıklar ve çalışmak amacıyla gelen işçiler vardı. 1968 öncesi İsveç’in dil politikası nasıldı?
İkinci Dünya Savaşı sırasında İsveç tarafsız bir politika izledi. Savaş bittiğinde yıkıma uğrayan Avrupa’nın iş aletlerine, makinalara, arabalara ihtiyaçları vardı. Savaş dışı kaldığımız için sanayiimiz üretime devam edebildi. Ancak Avrupa ve diğer ülkelerin taleplerini karşılayabilmek için iş gücüne ihtiyacımız vardı. Başta İtalya, Finlandiya ve Yugoslavya olmak üzere Avrupa ülkelerinden işçi getirttik. 1940-50 yıllarda ana dil ve entegrasyon için herhangi bir politika yoktu. Buraya gelenlerden İsveçceyi öğrenmeleri ve İsveçli olmaları istendi. Ama bu tutum direnişle karşılaştı. O zaman en büyük göçmen grubunu Finliler oluşturuyorlardı. Bu bugün hala böyle. Finlandiya’da iki resmi dil var. Fince ve İsveçce. Finli işçiler ana dil eğitimi talep ettiler. Bugün yürürlükteki ana dil eğitimin şekillenmesinde Finli işçilerin belirleyici rolleri oldu.
Böylelikle İsveç asimilasyondan vazgeçip entegrasyon politikasını uygulamaya mı yöneldi?
Öyle denilebilir ama bu olaylara ve gelişmelere nasıl baktığınıza bağlı. Herkesin birbirinde öğrenebileceği çok şeyler var. Ülkemize çalışmak amacıyla gelen işçilerden ve daha sonra gelen göçmenlerden çok şeyler öğrendik.

Günümüzde uygulanan ana dil eğitimi hakkında bilgi verir misiniz?
Evde İsveçceden başka bir dili konuşan çocukların ana dillerini öğrenme hakları var. Stockholm’de öğrenim gören her üç öğrenciden biri yabancı kökenli. Bu çocukların taleplerini karşılamak için kapsamlı bir örgütlenmeye ihtiyaç var. İşte bu nedenle “Dil Merkezleri” oluşturulmuş. Benim sorumluluğunu yürüttüğüm merkez sadece Stockholm Belediyesi sınırları içinde okuyan yabancı kökenli öğrencilerin ana dil eğitimlerinin gerçekleştirilmesinden sorumlu. Şu anda 400 civarında personel ve öğretmenimiz var.

Ana dil eğitimi neden önemli?
Bunun pek çok nedeni var. Her şeyden önce ana dil, evde konuşulan, anne ve babanızdan öğrendiğiniz dil. En iyi bir biçimde kendinizi bu dille ifade edebilirsiniz. Eğer ana dilinizi biliyorsanız ülkenizde bulunan akrabalarınızla ilişkiyi sürdürebilirsiniz. Bizim öğrencilerin çoğunluğu İsveç’e geldiklerinde ana dillerini biliyorlar. Bir çok şeyi kendi dillerinde öğrenmişler. Ana dillerini kullanırlarsa birikimlerini değerlendirebilir ve kendilerini daha iyi geliştirebilirler. Birçok araştırma ana dil eğitimine katılan çocukların yaşamda daha başarılı olduklarını gösteriyor. Eğitimden sorumlu bir devlet kurumu olan Skolverket ana dilin etkisini belirlemek amacıyla kapsamlı bir araştırma yaptı. Araştırma sonuçları ana dil eğitimine katılan çocukların ana dil eğitimine katılmayan göçmen çocukları ve hatta etnik İsveçli öğrencilere kıyasla daha başarılı olduklarını gösterdi. Araştırma yapılırken çocuklara “liseyi bitirdiğinizde yüksek öğrenime devam edecek misiniz” sorusu da yöneltildi. Bu soruya ana dil eğitimi gören her 10 öğrenciden 6’sı, her 10 etnik İsveçliden 4’ü olumlu yanıt verdi. Ayrıca bizim Sorani lehçesinde Kürtçe öğretmenlerinden biri ana dilin etkilerini belirleyebilmek amacıyla uzun vadeli bir araştırma yaptı. Kürtçe ana dil eğitimi gören öğrencilerin görmeyenlere kıyasla ulusal sınavlarda çok daha başarılı olduklarını belirledi.

Buraya yeni gelen göçmen grupları ana dil eğitimi yapıldığını bilmiyorlar. Onlara nasıl ulaşıyorsunuz?
Okuldaki yöneticiler okula yeni başlayan yabancı kökenli çocukların ailelerini ana dil eğitimi konusunda bilgilendiriyorlar. Bir gün okullardan birini ziyaret ederken Moğolistan’dan bir öğrenci ile karşılaştım. İlk defa Moğol bir öğrenci ile karşılaştığım için kendisine ana dil eğitimine katılıp katılmadığını sordum. Hayır cevabını verince araştırdım ve Moğolistan’dan gelen bir kaç öğrenci olduğunu belirledim. Bugün Moğolca ana dili eğitimi veren üç öğretmenimiz var. Şu anda 60 dilde ana dil eğitimi veren 350 öğretmenimiz var.

Yabancı kökenli öğrencilerin ne kadarı ana dil eğitimine katılıyor?
Tüm İsveç’te öğrencilerin yüzde 50’si Stockholm’de ise yüzde 60’ı ana dil eğitimine katılıyorlar. Ancak bu rakamlar zaman zaman değişebiliyor. Dillere göre de farklılıklar var. Örneğin Kürtçe, Arapça, Farsça ana dil eğitimi görenlerin oranları yüzde 70’lere yükselirken bu oran Finliler arasında yüzde 35’e kadar geriliyor.

İsveç’te azınlıkların ana dillerinde eğitim görme hakları var. Bu hak neleri içeriyor ve ne ölçüde uygulanıyor?
İsveç’te beş ulus azınlık olarak kabul ediliyor. Bunlar Romanlar, Yahudiler, Tornedal Finlileri, Finliler ve Samiler. Ana dil eğitimi verilebilmesi için bir belediyede aynı dili konuşan 5 yabancı kökenli öğrencinin bulunması gerekiyor ama bu dillerde bir tek öğrenci de olsa belediye ana dil eğitimi için öğretmen bulmakla yükümlü. Ayrıca bu grupların kendi dilde eğitim yapan okulları da var. Örneğin Samilerin kendi dillerinde eğitim gördükleri okulları var. Bu okullarda iki dilde Samice ve İsveçce eğitim yapılıyor.

Bu yılın Şubat ayında ABD’de düzenlenen Ana Dil Konferansına İsveç’i temsilen katıldınız? Neler konuşuldu konferansta?
Konferansa dünyanın değişik ülkelerinden çoğunluğu ana dil konusunda uzman 300 delege katıldı. Delegeler ülkelerindeki ana dil eğitimi konusunda bilgi verdiler, deney ve tecrübeleri aktardılar. Ancak uzmanlar başarılı ve sağlıklı kuşakların yetişebilmesi için ana dil eğitimin gerekliliği üzerinde görüş birliğine vardılar. Pek çok ülkede ana dil eğitimi var. Ancak uygulama ülkeden ülkeye farklılıklar taşıyor. ABD’de ana dil eğitimi devlet tarafından değil, ideal kurum ve örgütler tarafından yürütülüyor. Anne babalar çocukların ana dil eğitimi alması için para ödemek zorundalar. Avrupa’da ise bunu devletler üstlenmiş durumdalar. Ama en gelişkin sistemin İsveç’te olduğunu söyleyebilirim. Konferansta azınlıkların dillerinin korunmasının ve yaşatılmasının önemi tartışıldı. Tayvan, Rusya ve Japonya’da yok olma noktasına gelen diller ve kültürler var. Örneğin bunlardan biri Japonya’daki Aino dili ve kültürü. Japoncadan çok farklı olan bu dili 25 bin kişi konuşuyor. Ancak baskılar sonucu halk kendi dilini konuşamıyor, kendi etnik kökeninden utanç duyuyor. Şimdi Japonya bu dili ve kültürü kurtarmak amacıyla projeler yapıyor.
(Stockholm/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et