31 Ekim 2010 00:00
Boru meselesi önemli mevzuu
GÜNÜN YAZILARI
Boru deyince, hammaddesi plastik olabilir, kurşun olabilir, demir-çelik olabilir. İçi boş çeşitli çaplarda uzun delikli nesneler aklımıza gelir. Ne işe yararlar ? Akışkan olan her şeyin, sıvı ve gazın, özellikle suyun nakledilmesine falan yararlar. Bu boruları imal eden sektöre boru sanayi denir. Sonuç ticari bir faaliyettir. Ama hammadde, insan gücü falan filan bir yatırım yani maliyetTir.
Demir çelik ve bunlardan mamul oto markalarına ve teknolojik gelişmelere paralel her nevi demirden plastiğe, boru imalatları ile telekominikasyon kablolarının borulardan geçmesi hasebiyle bu alana da girmek anlaşılır bir şeydir. Son yılların moda yatırım alanı olan HESlere de benzer yakınlıklar dolayısıyla yatırım yapıldığını zannediyorum. HESler kurulurken metrelerce uzunluğunda boruya ihtiyaç olabilir. Elektrik taşıyacak kablo ve borulara da ihtiyaç olduğu şüphesizdir. Hal böyle olunca madem en önemli unsur olan boruyu üretirken neden boru ile ilgili sektör ve alanlara da sahip olunmasın değil mi? Bilirsiniz ki rızkın onda dokuzu ticarettedir
Eh hammadde falan bir maliyet tabii, oysa ki Allahın suyu bomboş akıyor, hammadde nerdeyse bedava deyip de santrala sahip olup elektrikten, akarsu ve derelere sahip olup kurutup- o güzel borulardan geçirip sudan para niye kazanılmasın? Ama suyu şişeleyip satarsanız hammaddeyi ucuza getirirsiniz. Böylece ticarileştirilmiş bir alanda rızkın kolayını yakalamış olursunuz. Hem boruyu imal ediyorsanız ne var canım suyu bir baştan alır diğer uçtan şişeler satarsın. Allahın suyunun maliyeti diğer yatırımların yanında bedava sayılır. SUyun kullanım hakkı insanlığın ve tüm canlıların doğal hakkıymış, devlet bu hakkın sosyal adalet ölçütlerinde korunup hukuksallaştırılmasından sorumlu imiş. Zaten devlet nedir ki? Milletin bekası için varolan organizatör değil mi? O halde devletle anlaşmak milletle anlaşmak demektir. O halde sorun nedir? Devlet planlıyor, özel sektör yatırım yapıyor halka Allahın suyunu metalaştırıp ticarete çeviriyor. Yani devlet görevini yapıyor, özel sektöre yardımcı oluyor Yetmez, sanata ve sanatçıya yatırım yapılmalı. Bankalar, holdingler yarış halinde sanat ve sanatçıya yatırım yapıyorlar. Sormak lazım kimin sanatına ve kimlerin sanatçılarına yatırım yapılıyor yada işi ticaret yapmak olan şirketlerin neden sanat manat işlerine para harcıyorlar diye. Sanat kelimesi kısaltılınca SAN. diye kullanılabilinir. Peki sanayi kısaltılınca nasıl kullanılır? O da SAN. O halde ha boru san, ha boru sanayi değil mi? Sanat ve kültür vakıfları kurarsın, hem vergiden düşersin hem de toplum nezdin de prestij kazanırsın ne ala Gerisini devlet düşünsün. Hangi devlet? O halde halk düşünecek
HUKUKUN
ÜSTÜNLÜĞÜ
HİKAYE
Hukuksallık böyle olunca ticaretle uğraşan azınlığın devleti, çoğunluğun nesi olur? Toplumun üstünleri olan sermaye ve bürokratların tesisi hukuklaştırılır. Hukukun üstünlüğü mü yoksa, üstünlerin hukuku mu? Sorusunun yanıtı gayet basit. Üstünlerin hukuku burjuva sistemde her zaman geçerlidir.
Başbakanın her konuşmasında söylediği hukukun üstünlüğü hikayedir.. Hukuk ancak halkın yani çoğunluğun sosyal haklarının gözetildiği toplumlarda olur ve gelişir. Burjuva sistem sürdüğü sürece de üstünlerin hukuku geçerlidir.
Topluma, sanat manat diyerek, marka imajını güçlendirecek çalışmaları, kültürel çabalar olarak gösterirken aynı zamanda sanatı da ticarileştirip bir meta haline getireceksiniz ki üstünlerin sanatçıları ve sanat alanı tekelinizde olsun. Diğer yandan halkın en doğal yaşamsal hakkı olan Suyu ve sudan kaynaklı alanları (HESLERİ) ele geçirip paya para katarak daha daha fazla para kazanma sevdanızı sürdüreceksiniz. Olmadı mı devleti yeniden şekillendireceksiniz. O kurumu bu kuruma bağlayın, kapatın yenisini açın bu kadar basit. Zaten demokrasi de bu değil mi? Bu millet boşuna mı oy verdi de seçmedi mi? Hukuksal alanı devlet dairesi alanına, Doğa ve kültür varlıklarını Çevre bakanlığına bağlayarak işlem tamam modunda çalışın gitsin. Güçlü sermaye arkanızda, zaten rızkın onda dokuzu da ticarette, o halde özelleştirmelere devam. O kurumu bu kuruma AB normlarına uygun bağlayıverin gitsin. Nasılsa halk yer diyorsanız, merak etmeyin o halk yese de içmez, içirmez Son haftalardaki HES haberleri canınızı sıktı ama pes etmeye niyet yok gibi. Tarih göstermiştir ki örgütlü bir toplum yenilmez. Sanatçısıyla, aydınıyla, bilim insanıyla birleşmiş bir halk için engel yoktur. Bunun içindir ki halk ile sanatçı ve aydınları ayrı dünyaların insanları modun da tutmak için başta bankalar olmak üzere Biracılardan, Boruculara kadar bir sanatseverlik sürmekte
NOT: TÜYAP Kitap fuarına gelme olanağı bulanların, Sanat Fuarında Alternatif Platform standlarını da
gezmelerini öneririm.
Çünkü Sennur Sezerin yorumlarıyla çektiğim İstanbul fotoğraflarım
sergileniyor. Duyurulur
Özcan Yaman
Evrensel'i Takip Et