08 Kasım 2010 00:00
30 YIL ÖNCE DEĞİL SANKİ DÜN GİBİ...
SOL ve Onur Yayınlarının sahipleri Erdost kardeşlerin gözaltına alınarak dövülmelerinin, İlhan Erdostun, ağabeyi Muzaffer Erdostun gözleri önünden öldürülmesinin 30 yılında, İlhan Erdost yine unutulmadı, sevenleri, ailesi, yakınları mezarı başında buluştu.
SOL ve Onur Yayınlarının sahipleri Erdost kardeşlerin gözaltına alınarak dövülmelerinin, İlhan Erdostun, ağabeyi Muzaffer Erdostun gözleri önünden öldürülmesinin 30 yılında, İlhan Erdost yine unutulmadı, sevenleri, ailesi, yakınları mezarı başında buluştu.
İlhan Erdostun Karşıyaka Mezarlığındaki mezarı başında yine eşi, kızları, ağabeyi, eş ve dostları, sevenleri buluştu. İlhan Erdostun mezarı başında saygı duruşu ile başlayan anmada, babasıyla tek bir fotoğrafı bile olmayan kızı Alaz, gelen mesajları okudu. Alaz, rahatsızlığı nedeniyle anmaya katılamayan Avukat Halit Çelenkin, 2009 yılında gönderdiği mesajını oku. Çelenk mesajında, İnanıyoruz ki, tarihin ileriye dönük çarkları, 12 Eylülü de çiğneyip atacaktır dileğinde bulundu.
Daha sonra söz alan Vecihi Timuroğlu, 7 Kasım 1980in geçmişte kalan bir gün olmadığını, şimdi de yaşanan bir gerçekliği ifade ettiğini söyledi. Erdost kardeşlerin o dönemin ilerici güçleri arasında önemli bir yerleri olduğunun altını çizen Timuroğlu, daha eşitlikçi, özgürlükçü, emeği kollayan bir düzen isteklerini ifade etti.
GİDİŞATA KARŞI
SESSİZİZ
İnsan hakları savunucularından Nevzat Helvacı da karanlık günlerden geçtiklerini, artık erkler ayrılığı ilkesinin yerini erkler birliğine bıraktığını, bunun da demokrasinin sona ermesi anlamına geldiğini söyledi. Milli Eğitim Şurasına vurgu yapan Helvacı, dinsel devletin temelinin atıldığını, gidişatın iyi olmadığını söyledi. Helvacı asıl kendisini üzenin ise bu gidişata karşı sessiz kalınması olduğunu belirterek, faşizme karşı çıkılmazsa çok İlhanların kaybedileceğini dile getirdi.
Eski parlamenter, eğitimci Musfata Gazalcı da İlhan Erdostun, Erdost kardeşlerin kitaplarıyla, şiirleri ve yazdıklarıyla dünyayı değiştirmek isteyen insanlar olduğunu, İlhanı saygıyla andıklarını ifade etti.
Hasan Çerçioğlu da 30 yıl önce askeri faşizmin bugün yerini yeşil faşizme bıraktığını söyledi.
Muzaffer İlhan Erdost ise 30 yılın bir özetini yaptığı konuşmasında, İbrahim oğlu Yusuf oğlu ailesinde iki İlhan var. Biri beş yaşında ölen İlhan. Adını ben koymuşum. 5 Mayıs 1941de öldü. Biri öldürülen İlhan. 17 Aralık 1944 Artovada doğdu. 7 Kasım karanlığında Mamak Askeri Cezaevinde C Blok F Koğuşunda iki tutuklunun kolları arasında, ayakta öldü. Sağ dizi üstüne çömelmişti. Başı hafif öne düşmüştü. İlhan... İlhan... dedim, sesim havada kaldı. Uzattığı battaniye üstünde aldı götürdüler. O gitti, ben kaldım dedi. Erdost, kardeşinin öldürülmesinden sonra 30 yıllık süreçte yazılan yazıları, şiirleri, çizilen karikatürleri sıraladı.
İKİ İLHAN VAR
Biri toprağın altında sonsuzluğu soluyan, biri toprağın üstünde büyüyen! iki İlhandan söz eden Erdost, !İlhan, oğlumuzdu, kardeşimizdi, arkadaşımızdı, sevgilimizdi, eşimizdi, babamızdı.
O, sininde, toprağın altında, sonsuzluğu uyurken, doğruldu İlhan, İlhanlar olarak büyüdü, İlhanlar olarak çoğaldı İlhan. Büyüdü ve çoğaldı İlhan. 12 Eylülün zindanlarında, boğulan, yakılan, asılan, demire gömülenlerin karanlığından, zulme karşı, faşizme karşı, direnişin ve direncin özgür bayrağı olarak doğruldu İlhan. İnsandı, insanlık oldu. Direncin ve özgürlüğün bir simgesi de İlhan oldu diye konuştu.
Anma etkinliği, İlhan Erdostun eşi Gül Erdostun bir duyurusu ile sona erdi. Toplumsal Bellek Platformu olarak bugün saat 11.00de Mamak Garnizon Komutanlığı önünde basın açıklaması yapacaklarını duyuran Gül Erdost, saat 13.30da da Adliyeye suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
İlhan Erdost anısına 30 yıldır olduğu gibi dün Sol ve Onur Yayınları yine yüzde 50 indirimli olarak okuyucularıyla buluştu.
(Ankara/EVRENSEL)