13 Kasım 2010 00:00

‘Al sana ateşkes’ dedirten karar

Diyarbakır’da Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının yargılandığı, ‘KCK davası’ adı altında...

Paylaş

Diyarbakır’da Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının yargılandığı, ‘KCK davası’ adı altında yürütülen davanın önceki günkü duruşmasında taleplerin tamamı reddedilerek, davanın 13 Ocak 2011 tarihine ertelenmesi Diyarbakır’da ciddi bir rahatsızlık yarattı.
Davanın önceki günkü duruşmasının ilk bölümünde müdafi avukatların, müvekkilleri için Kürtçe savunma talepleri mahkeme heyeti tarafından reddedilirken, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de mahkeme heyeti bir ‘ret heyeti’ pozisyonunu korudu.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünü BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak, kapatılan DTP’nin Eş Başkanı Emine Ayna ve çok sayıda milletvekili de izledi.
AVUKATLAR İYİ HAZIRLANMIŞTI
Bu bölümde çok sayıda avukat, anadilde savunma hakkı talebini reddeden mahkeme heyetinin, yargılananların kullanmak istedikleri savunma haklarını da engellemiş olduğuna dikkat çektiler ve bu karardan dönülmesini istediler. Avukat Reyhan Yalçındağ ve Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, hukuki ve siyasi gerekçeleriyle iyi hazırlanmış konuşmalarıyla dikkat çekerken, çok sayıda aydın ve akademisyenin etkinliklerine katıldığı DTK’nın etkinliklerine katılmanın bu davada yargılananlar açısından suç delili sayılması ya da yüz binlerce kişinin katıldığı Newroz mitinglerine katılmanın yargılananlar için suç sayılması gibi önemli noktalara vurgu yaptılar. Avukat Meral Daniş Beştaş da, Mahkeme Başkanına, “Konuşurken bir göz göze gelebilelim, bizi dinlediğinizden emin olmak istiyoruz, aksi takdirde dikkatimiz dağılıyor” dedi. Bazı avukatlar da mahkeme heyetini empati yapmaya davet ederken, sadece telefon konuşmaları ya da kamuoyuna zaten yansımış olan Öcalan’ın açıklamaları gibi dokümanların suç delili sayılmasının, bir suç icat etme çabasının işareti olduğuna dikkat çekti. Duruşmaya Ankara’dan katılan bir genç avukat, Hanefi Avcı’nın kitabının ve açıklamalarının, telefon dinlemelerinin delil icat etmek üzere nasıl kullanıldığını gösterdiğini belirterek, iddianameyi hazırlayan savcıların, önce suça karar verdiklerini, ardından da, buna yönelik olarak önce telefon dinlemeleri ve döküm toplama sonra da ‘gizli tanıklar’ bulma gibi yöntemlerde iddianameye şekil verdiklerini anlattı.
BİLİM KURGU FİLMİ GİBİ
Bu avukatın anlatımları, bize Tom Cruise’un başrol oyuncusu olduğu Azınlık Raporu (Minority Report) adlı filmi hatırlattı. Bir bilim kurgu olan film, Amerika’da henüz kişiler suç işlemeden onların suç işleyeceklerini ön gören bir teknolojinin geliştirilmesi ve buna yönelik operasyonları konu alır. Bu iddianamede de, 2007’de ‘KCK suç örgütü’ ön tespitinden başlanarak, zaman içinde telefon dinlemeleri, ‘gizli tanık’ gibi unsurlarla bu tespitin delillendirilmesine çalışılıyor. 2009 yılında da bu iddianameye dayalı olarak operasyonlara başlanıyor ve birçok ildeki ‘KCK davaları’ ile birlikte, 2 bini aşkın kişi, sanık konumuna getiriliyor. Ve birçoğu da, henüz ortada bir hüküm olmaksızın 19 aydın cezaevinde tutuluyor.
Bu arada bazı avukatların, savunma açısından bir ağırlık oluşturmayan teatral çıkışlarının, salondaki bulunanları gülümsetmek dışında bir işlevi olmadığını da burada belirtmeliyiz.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümde, salonda en heyecanlı anlar, mahkeme başkanının saat 16.30’da duruşmaya ara vermesiyle başladı. Heyet, tahliye taleplerinin de aralarında olduğu taleplerle ilgili kararını ve duruşmayı ertelediği tarihi açıklayacaktı. Diyarbakırlı bir Kürt aydını dostumuz yanımıza gelerek, kendisinin 25-35 kişi arasında tahliye beklediğini söyledi ve tahminimizi sordu. Gerek mahkeme heyetini yakından tanıyan deneyimli Diyarbakırlı meslektaşlarımızla yaptığımız konuşmalar, gerek avukatlarla yaptığımız görüşmeler ve gerekse kendi izlenimlerimiz bize böylesi iyimser bir tahmin yaptırmıyordu.
O arada, önümüzde oturan tutuklu yakınları da bizim sıraya dönerek, heyecanlı bir şekilde, “Siz gazetecisiniz bilirsiniz, kaç tahliye olur?” diye sordular. Bir kaya ağırlığındaki bu soruya iyimser bir yanıt veren arkadaş pek olmadı.
Bu arada, davayı izlemek için İstanbul’dan gelen bizim dışımızdaki tek gazeteci olan Aydın Engin de, davayı Alman basını için izliyordu ve arada sohbet ederken, kendisinin bu davayı Alman basınına anlatmakta zorlandığını söylüyordu. “Bu bir siyasi dava” dediğinde “Öyle şey mi olur?” yanıtı aldığını dile getiren deneyimli gazetecinin davaya ilişkin yorumu da şuydu: “Bu dava, bu mahkemeye heyetine birkaç numara büyük geliyor”
Mahkeme heyetinin 10 dakika dediği ara yaklaşık 45 dakika sürdü. Kararlarını açıklayan mahkeme başkanının, tahliye taleplerinin tamamını reddettikleri belirtmesi, ardından da bu davanın tutuksuz sanıklarından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması talebini dahi reddettiklerini açıklaması iyimser beklentileri boşa çıkarırken, doğal olarak ciddi bir can sıkıntısı yarattı. Davanın tutuksuz sanıkları belediye başkanlığı koltuklarında görevlerine devam ettiği halde, tutuklu sanıklar hakkındaki tahliye taleplerinin ‘Kaçabilecekleri’, ‘Delilleri karartabilecekleri’ gibi ‘Kuvvetli suç şüpheleri’ (!) ile reddedilmiş olması karşısında insan, ‘Telefon dinlemeye dayalı delil, nasıl karartılabilir ki?’ diye düşünmeden edemiyor.
Teyit etme imkanımız olmayan bir kulis bilgisine göre, mahkeme heyeti tahliyeler konusunda kendi arasında bölünmüş, bu nedenle de 10 dakikalık ara 45 dakikaya kadar uzamıştı. Bir hakimin tahliye kararlarına reddetmesi karşısında mahkeme heyeti ‘oy çokluğu’ ile karar açıklayarak bölünmüşlük görüntüsü vermemek için, ‘oy birliği’ ile tahliyelerin reddine karar verdi.
HA Jİ TERE AGİRBEST
Kararın açıklanmasının ardından, adliyenin hemen yan tarafındaki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde toplananlara seslenen BDP yöneticileri, mücadelelerinin devam edeceği mesajını verirken, kararın kitle arasında ciddi bir rahatsızlığa neden olduğunu gözlemledik. Örneğin bir kişi, Kürtçe olarak ‘Al sana ateşkes’ anlamına gelen bir çıkış yaptı. Yanımızda bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosu’ndan gazeteci arkadaşımız İrfan Uçak da, ‘duydun mu?’ diyerek bu tepkiye dikkat çekti. PKK eylemsizliğini seçimlere kadar uzatmış ve bu karar silahsız çözüm, yasal siyaset açısından bir umut kapısı aralamışken, yasal siyasilere yönelik bu önemli davada tek bir tahliyenin dahi çıkmamış olmasının Kürt tabanındaki herhalde en özet ifadesi bu: Ha ji tere agirbest (Al sana ateşkes!)
(Diyarbakır/EVRENSEL)

KÜRTÇE KONUŞMAYA SORUŞTURMA
İzmir’de basın açıklamasını Kürtçe yaptığı için hakkında soruşturma başlatılan BDP İzmir İl Yöneticisi Fuat Mikailoğlu, savunmasını da Kürtçe vereceğini belirtti. Siyasi partiler kanununa muhalefet ettiği gerekçesi ile hakkında soruşturma açılan Mikailoğlu, ifadesi için il emniyetine çağrıldı. Mikailoğlu, emniyette ifade vermeyeceğini, savunmasını mahkemede Kürtçe yapacağını belirtti.
(İZMİR)

EMEP: UTANÇ DAVASI
Emek Partisi (EMEP) Bölge örgütü ‘KCK davası’yla ile yaptığı açıklamada, Kürt halkının eşitlik taleplerinin bir kez daha inkar ve baskı politikalarıyla yanıtlandığına dikkat çekildi. Açıklamada, görülen ‘KCK davası’ içinde ‘utanç davası’ olarak değerlendirildi.
EMEP Bölge Örgütü ‘KCK davası’nda yaşanan gelişmelere ilişkin Dersim’de açıklama yaptı. Sanat Sokağı’nda yapılan açıklamada konuşan EMEP GYK Üyesi Mustafa Taşkale, “Diyarbakır’ da Kürt siyasetçilerin KCK’li oldukları iddiasıyla yargılandıkları dava, Kürt halkının eşit haklara dayalı demokratik barışçıl çözüm talebinin devlet tarafından inkar ve baskı politikasıyla yanıtlandığını bir kez daha göstermiştir” dedi. 13 Ocak 2011’e ertelenen davanın ise tarihe ‘Utanç davası’ olarak geçeceğini belirten Taşkale, EMEP Bölge Örgütü olarak Kürt halkının ve demokratik taleplerinin yargılandığı bu davada taraf olduklarını söyledi. Taşkale, Hükümetin ilan edilen ateşkese yanıt vermesini ve askeri operasyonların durması gerektiğini söyledi. Anadilde eğitimin ve Kürtçenin kamusal alanda kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Taşkale, Kürt halkının haklarının anayasal güvenceye alınmasını istedi. (DERSİM)

BDP, YARGILAMALARDA KÜRTÇE KONUŞACAK
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, bundan sonra bütün BDP’lilerin polis, jandarma ve savcı sorgulamaları da dahil bütün yargılamalarda Kürtçe konuşma kararı aldıklarını belirtti. BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak, MYK toplantısının ardından BDP Bağlar ilçe binasında basın toplantısı düzenledi. Selahattin Demirtaş,
partilerine yönelik yaşanan baskılara dikkat çekti MYK olarak Kürtçe savunmaya ilişkin önemli kararlar aldıklarını belirten Demirtaş, “Bundan sonra sadece burada yargılanan arkadaşlarımız değil bütün partili arkadaşlarımız polis, jandarma ve savcılık sorgulamaları da dahil olmak üzere bütün savunmalarını Kürtçe yapacaklar. Bunu karar altına aldık. Bu temel bir haktır. Bunun önünde duran zihniyetin bizim açımızdan meşruiyeti yoktur. Buradan halkımıza da çağrı yaparak anadillerine sahip çıkmalarını ve her alanda kullanmalarını istiyoruz” dedi. (DİYARBAKIR)
Fatih Polat
ÖNCEKİ HABER

Şanlıurfa’da eğitim kimlere teslim?

SONRAKİ HABER

Mersin’de eşit işe eşit ücret eylemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...