14 Kasım 2010 00:00
Asyanın Gökdelenleri (1)
Birçok Asya kenti, son on yıllarda, birincil kesimden (tarım), ikincil kesime (işleyim- endüstri), üçüncül kesime (hizmet) ve dördüncül kesime (bilişim ve iletişim kılgıyapıları) geçiş sürecini yaşıyor
Birçok Asya kenti, son on yıllarda, birincil kesimden (tarım), ikincil kesime (işleyim- endüstri), üçüncül kesime (hizmet) ve dördüncül kesime (bilişim ve iletişim kılgıyapıları) geçiş sürecini yaşıyor. Bu süreçte, birçok kentte, gökdelenler mantar gibi bitiyor. Tutumyapı (ekonomi), kentin biçimini belirlerken, biçim de tutumyapıyı belirliyor. Diğer bir deyişle, tutumyapı ve kentin biçimi arasında çift yönlü bir ilişki var. Kimi Avrupa kentlerinin tersine, birçok Asya kentinde, yüksek yapılar dikmek, çağdaşlıkın, uygarlıkın, zenginlikin, küresellikin vb. simgeleri olarak görülüyor. Bu amaçla dikilen yüksek yapılara imza yapılar deniyor. Ünlü mimarlık şirketleri ve mimarlar, kentleri küresel kümeye sokan imzalarını atıyorlar: Ünlü mimar falancanın, sözgelimi Şanghayda diktiği yapı, Şanghaya küme atlatıyor. (Öte yandan, bir araştırmacının dediği gibi, bu tür yapıların tasarımında, mimarlar, çoğunlukla, kullanıcıların tasarımdan hoşnut kalıp kalmayacağını düşünmek yerine, mimar meslektaşlarını şaşırtıp onlara güçlerini göstermek gibi bir amaç güdüyor.) Bu imza yapılar, kentin diğer izdüşülerinin (proje) parasal kaynağını kurutuyor. Daha eşit bir yatay dağılım yerine, göz kamaştırmak için, dikey büyüme hedefleniyor. (Durum, elbette, yeni değil. Tarihte birçok generk (devlet), aynı yolu güttü. Bu nedenle, birçok dev isaevi ve muhammedevi var dünyanın dört bir yanında.) Bu dikey büyümeyle birlikte, kentlerin gökçizgisi de değişiyor. Eskiden tarihsel yapılarıyla, tapınaklarıyla bilinen, kartpostallara böyle yansıyan kentler, şimdi kulelerle, gökdelenlerle yer alıyor görsel dağarcığımızda.
Öte yandan, kent biçimi de tutumyapıyı belirliyor. Birçok uluslararası şirket, saygınlık ve kolaylık adına, yüksek yapılarda yer almak istiyor. Yerel yönetimler için, gökdelenler, uluslararası sermayeyi çekmek için gerekli bir mıknatıs. Eskiden, tutumyapısal olarak Asya kentleri, serbest alsatçılık bölgeleri, dışasatım işleyim bölgeleri vb. gibi ikincil kesimle birlikte anılırdı; şimdi Asya kentleri, bir işevi (ofis) toplaşması olarak okunabilir... Elbette, bu yüksek yapılar, yalnızca işevi olarak kullanılmıyor. Yüksek yapıların, gezmenevi (otel), alışveriş özeği ve oturma amaçlı olarak (ev) kullanıldığı çokça durum var. Asya kentleri, bu kullanım biçimleri açısından çeşitli farklılıklar taşıyor.
Şanghay, en çok yüksek yapıya sahip Asya kentleri içinde, Tokyo ve Hong Kongdan sonra üçüncü. Şanghayın yapılaşma tarihi, geleneksel bir çizgi izliyor. Gökdelenleşme dönemi öncesi, en yüksek yapılar, dinsel ve gökbilimsel amaçlarla kullanılanlar. Şanghayda gökdelenleşme, diğer büyük kentlere göre geç başlıyor. İlk çağdaş anlamdaki yüksek yapı, 1990da dikiliyor. Kuşkusuz, bu, Çinin pazar tutumyapısına geçişiyle başlayan bir süreç. 1990dan sonra, uziletişim (telekomünikasyon) amaçlı olarak dikilen Doğu İnci Kulesini saymazsak, kısa bir sürede, işevi olarak dikilen gökdelenlerin patlama yaptığını görüyoruz. Gökdelenleşme yarışı, 1996da 200 metre ve 1998de 400 metre yüksekliği aşıyor. 2014te bitmesi beklenen Şanghay Kulesi, 632 metre olacak. Şanghay Dünya Akçal Özeği (Finans Merkezi), 1997de temeli atıldığında, dünyanın en yüksek yapısı olmak üzere tasarlanmıştı. Bunun bir imza yapı olduğu belli. Şanghay urayı (belediye) açısından, bu yapı, Şanghayın tarımdan işleyime ve oradan hizmete ve bilişim-iletişime geçişinin ve Şanghayın küresel bir kent düzeyine çıkmasının simgesi. Küresel algının bir başka göstergesi de, bu özeğe 11 Eylül türü bir saldırıda olası zararı azaltmak için birtakım tasarım öğelerinin eklenişi.
Malezyanın en büyük kenti Kuala Lumpurun gökdelenleşmesi, 1973te bir gezmeneviyle başlıyor ve işevleriyle sürüyor. Malezcede kule için minare sözcüğü kullanılıyor. 1988de, gökdelenleşme, Maybank Minaresiyle 200 metreyi aşıyor. 1996da uziletişim amacını taşıyan, 300 metreyi aşan Kuala Lumpur Minaresi karşımıza çıkıyor. Bir diğer kule olan Telecom Minaresi, 310 metrede. Bu minare, anmaya değer; çünkü tasarımı, Malezyanın simgelerinden sayılan bambu filizlerinden esinlenmiş. Ayrıca, gidişgelişi (trafik) düzenlemek amacıyla, KILA Denetim Kulesi dikilmiş durumda. 2000den bu yana, birçok ev amaçlı gökdelen dikiliyor. Ama hepsinden önemlisi, elbette, 451.9 metrelik Petronas İkiz Kuleleri. Petronasın bir imza yapı olduğuna kuşku yok: Dünyanın en yüksek yapısı olmak üzere tasarlandı ve çeşitli uluslararası şirketlerin Petronasta imzası var. Petronas üstüne yazılabilecek çok nokta var. Ancak, kısaca, şunlar söylenebilir: Diğer imza yapılardan farklı olarak, Petronas, kente ayrıksı bir görsel kimlik verme amacını güdüyor; özel bir tasarımı var ve kulelerden biri, tümüyle, Malezya ulusal yeryağı (petrol) şirketi (PETROliam NASional) tarafından kullanılıyor. Malezyaya bu dindışı minareler dikilmeden önce, kent, kartpostallarda, Hint-Moğol esinli göz kamaştırıcı yapılarıyla (örneğin tren durağı) ve muhammedevleriyle yer alırdı. Şimdi ise, kartpostallarda çoğunlukla Petronas ve Kuala Lumpur minaresi var. (sürecek)
Dr. Ulaş Başar Gezgin