16 Kasım 2010 00:00

Altın Boğa için yarışacaklar

16’ncısı Aralık ayında düzenlenecek olan Gezici Festival’in Artvin’de yapılacak Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda, bu yıl Belçika’dan Peru’ya, Çin’den Fransa’ya toplam 9 film yarışıyor.

Paylaş

GEZİCİ Festival’in yeni keşiflere olanak sağlayan ve Artvin’de yapılacak Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda bu yıl Belçika’dan Peru’ya, Çin’den Fransa’ya toplam 9 film yarışıyor. Yarışmada Türkiye’yi Seren Yüce’nin Çoğunluk ve Tayfun Pirselimoğlu’nun Saç filmleri temsil edecek.
Ankara Sinema Derneği tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı, Artvin Valiliği, Artvin Belediyesi ve Ordu Valiliği’nin katkılarıyla düzenlenecek 16. Gezici Festival, 3–19 Aralık tarihleri arasında sırasıyla Ankara (3–9 Aralık), Artvin (10–16 Aralık) ve Ordu (16-19 Aralık) illerinde konaklayacak.
Gezici Festival’in yeni keşiflere olanak sağlayan ve Artvin’de yapılacak Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda bu yıl Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Lüksemburg, Macaristan, Peru, Türkiye, Yunanistan’dan 2010 yapımı 9 film yarışacak.
OSCAR’DAN ÖNCE GEZİCİ FESTİVAL’DE
Yarışmalı bölümde yer alan filmlerin beşi Amerikan Akademisi Ödülleri Oscar’a aday adayı olma özelliğini taşıyor. Bunlardan Szabolcs Hajdu’nun Macaristan’ın 2011 Oscar adayı da olan Bibliyotek Pascal’ı (Bibliotheque Pascal, 2010), üç yaşındaki kızını tek başına büyüten Mona Paparu’nun, Batı Avrupa’ya yaptığı aşk, zulüm ve belalarla dolu yolculuğunu anlatan karanlık bir peri masalı adeta.
Veiko Õunpuu’nun yönettiği, Estonya’nın aday filmi Aziz Tony’nin Günahı (Püha Tõnu kiusamine, 2009) ise, bir şirkette yönetici olan Tony’nin babasının ölümünden sonra sürüklendiği acılı varoluş krizini anlatıyor.
Belçika’nın 2011 Oscar adayı olan İllegal (Illégal, 2010) Olivier Masset-Depasse’ın ikinci kurmaca uzun filmi. Belçika, Lüksemburg ve Fransa ortak yapımı olan film, Rusya’dan kaçıp geldiği Belçika’da 14 yaşındaki oğluyla yeni bir hayat kurmaya çalışan ve burada illegal yollarla yaşayan Tania’nın hikâyesi üzerinden seyirciyi mültecilerin yaşadıkları zulümle yüzleştiriyor. Yönetmen, “illegal” olanın aslında Tania’nın değil sistemin kendisi olduğunu vurgularken, zulüm gördükleri için ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanların geldikleri ülkelerde başka bir zulümle karşılaşmalarını sert bir dille anlatıyor.
CANNES’DAN ÖDÜLLÜ FİLMLER
Ágnes Kocsis’nin Macaristan, Hollanda, Avusturya ve Fransa ortak yapımı olan filmi Adrienne Pal’ı (Pál Adrienn, 2010) hak ettiği başarıya ulaştı ve Cannes Film Festivali’nin “Belirli Bir Bakış” bölümünden Sinema Yazarları Federasyonu (FIPRESCI) Ödülü’nü kazandı. Kocsis’in görselliğiyle ürperten filmi, özel hayatındaki yalnızlık ve mutsuzluk işindeki stres ile birleşince obez olan bir hemşirenin geçmişe dönüşünü konu alıyor ve izleyiciyi hastane koridorlarında donduran bir yolculuğa çıkarıyor.
Cannes’ın Belirli Bir Bakış Bölümü’nden Jüri Ödülü’yle dönen Peru, Venezüella, İspanya ortak yapımı Ekim (Octubre, 2010) Daniel Vega Vidal ve Diego Vega Vidal kardeşleri müjdeleyen bir ilk film. Hüznü ve komediyi bir araya getiren Ekim tefecilik yapan, pusulası para, insanlarla olan ilişkileri de rakamlardan ibaret Clemente’nin yalnız ve bencil hayatının terk edilmiş bir bebeği bulmasıyla değişmesini anlatıyor.
Çinli yönetmen Wang Xiaoshuai’nin Cannes’da Altın Palmiye için yarışan filmi Chongqing’de Hüzün (Rizhao Chongqing, 2010) gizemli bir yas hikâyesi. Altı aylık bir gemi yolculuğundan dönen Kaptan Lin, oğlunun bir polis tarafından vurularak öldürüldüğünü öğrenir.
Taylandlı kadın yönetmen Anocha Suwichakornpong’ın bu yıl Rotterdam Film Festivali’nde Kaplan Ödülü’nü kazanan filmi Sıradan Bir Hayat (Jao nok krajok, 2010) geçirdiği kaza sonucu felç olan, bakıma muhtaç Ake ve Ake’nin bakımını üstlenen genç hasta bakıcı Pun’ın hikâyesini anlatırken aynı zamanda gündelik hayatın sıradan ve önemsiz ayrıntıları üzerinde duruyor ve aile, sınıf, yaşam döngüsü ve politika üzerine bir şeyler söylüyor.
TÜRKİYE’DEN İKİ FİLM VAR
Yarışmada Türkiye sinemasını iki film temsil ediyor. Seren Yüce’nin Venedik Film Festivali’nden “Geleceğin Aslanı” ödülüyle dönen, Antalya’da en iyi film dahil üç Altın Portakal alan, yılın en iyi Türkiye filmlerinden biri sayılan Çoğunluk’u (2010), orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Mertkan’ın hayatından bir kesit sunuyor. Sadece ezilen tarafından değil de biraz da ezen tarafından bakmak ve bunun için de orta sınıfın hayatına girmek gerektiğini söyleyen Yüce, ilk filmiyle Türkiye sinemasında kendine çok özel bir yer edinmeyi başarmıştı.
İlk gösterimini Locarno’da yapan, görüntü ve yardımcı erkek oyuncu dallarında Altın Portakal kazanan Saç (2010) ise, Tarlabaşı’nda perukçuluk yapan, ölümcül bir hastalığa yakalanmış, yapayalnız bir adamın hikâyesini anlatıyor. Tayfun Pirselimoğlu’nun Türkiye, Yunanistan ortak yapımı filmi, saçı hem erotik hem de kutsal bir imge olarak kullanıyor ve seyirciyi gerilimlerle dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Artvin Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenecek Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda en iyi filme 10 bin Avro değerinde Altın Boğa Ödülü verilecek. 5 bin Avro değerindeki ikincilik ödülü ise Gümüş Boğa olacak. 16 Aralık akşamı Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde yapılacak Ödül Töreni’nde ayrıca, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisi de SİYAD Ödülü verecek. (KÜLTÜR SERVİSİ)
Bilgi için: www.gezicifestival.org
ÖNCEKİ HABER

BAŞYAZI

SONRAKİ HABER

Askerler sloganlarla Diyarbakır’da yürüdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...