16 Kasım 2010 00:00
Seyirciyle akrabalık kurmuştu
YILMAZ Güney Kürt Kısa Film Yarışması etkinlikleri kapsamında Batmanda Yılmaz Güney Sineması konulu bir de panel düzenlendi. Önder Çakarın yönettiği Panelde Ahmet Soner Güneyin sinemasıyla ilgili anılar anlatırken, Zahit Atam Yılmaz Güneyin halk tarafından sevilmesi ve önce çocuklar tarafından kabul edilmesiyle ilgili düşüncelerini paylaştı.
YILMAZ Güney Kürt Kısa Film Yarışması etkinlikleri kapsamında Batmanda Yılmaz Güney Sineması konulu bir de panel düzenlendi. Önder Çakarın yönettiği Panelde Ahmet Soner Güneyin sinemasıyla ilgili anılar anlatırken, Zahit Atam Yılmaz Güneyin halk tarafından sevilmesi ve önce çocuklar tarafından kabul edilmesiyle ilgili düşüncelerini paylaştı.
Batman Belediyesi tarafından düzenlenen 1. Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Yarışması son gününde bir panel vardı. Önder Çakarın moderatörlüğünü yaptığı, Ahmet Soner ve Zahit Atamın konuşmacı olarak katıldığı Yılmaz Güney Sineması konulu panelde konuşan yönetmen Zahit Atam, Yılmaz Güneyin sinemada yükselişinin kendi yeteneği ve kişisel başarısının bir sonucu olduğu yorumunu yaptı.
Batman Belediyesi Yılmaz Güney Sinema salonunda düzenlenen panelde ilk sözü alan Yönetmen Ahmet Soner, Yılmaz Güneyin sinema serüvenini, onunla tanışmasını, ilk oyunculuk yıllarını, sinemadaki ilk başarılarını, oyunculuğu ve yönetmenliği sırasında başlarından geçen ilginç olayları, Güneyin sinema tutkusunu, sosyal ve politik yaşamından kesintilerle birlikte anlattı.
Sonerden sonra sözü alan Yönetmen Zahit Atam, Yılmaz Güneyin sinema serüveninde yönetmen ve yapımcıların sanıldığı kadar büyük bir yer kaplamadığını belirtti. İlk oyunculuk döneminde Yılmaz Güneyin görmezden gelindiğini, ama filmlerdeki oyunculuğunun geniş halk kesimleri tarafından kabul gördükçe yapımcıların ilgisini çektiğini ifade eden Atam, Yapımcıların Yılmaz Güneyde bir ışık ve parıltı gördüğüne inanmıyorum. Onların Yılmaz Güneye yaklaşımı tamamen filmlerinin gişe başarısı çerçevesindeydi. Gişe başarısı bu yapımcıların Yılmaz Güneye ilgisini artırdı dedi.
Yılmaz Güney sinemasında şiddetin yerine dikkat çeken Atam, Yılmaz Güneyin filmlerinde de şiddet var, ama o şiddeti sevmeyen bir adamdır aslında diyerek şöyle devam etti: Filmlerinde şiddet, bir son çare olarak ortaya çıkan, çevresi tarafından yaratılan kıstırılmışlık ortamında ezilmiş olanın kuşatılmışlığının dışa verdiği bir tepki biçimini alıyor.
Yılmaz Güneyin seyirciyi iyi tanıdığına dikkat çeken Atam, Yılmaz Güney sinemasının Yeşilçam Sinemasından kopuşunu ise şöyle tarif etti: Yeşilçam filmi mutlu sonla biter, ama ilk defa Yılmaz Güneyin filminde kahraman sonda ölür. Bu filme bir acılık duygusu getirir. Bunun sonucu seyirci isyan duygusu uyandırır. Yılmaz Güneyin sinemaya bulaştırdığı bu acılıktan sonra onu Yeşilçam dramaturjisinden koparmıştır. Çünkü o seyircinin durumunu izliyor, duygularını çok iyi biliyor, aynı zamanda kendi duygularının da çok iyi farkında. Seyirciyi tanımak, tepkilerini bilmek, onunla duygusal bir akrabalık kurmak Yılmaz Güney sinemasının dramaturjisini oluşturur. Belki de bu yüzden Yılmaz Güney ilkin çocuklar tarafından benimsenmiştir. (BATMAN)