24 Kasım 2010 00:00

UFUK


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisine “Sivas’ın ötesine gidemez” diyen Başbakan Erdoğan’a inat gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyareti, bu ziyarette yaşananlar ve medyada yer alış biçimi, çeşitli açılardan üzerinde durulmayı hak ediyor.
Cumhuriyetin kurucu partisi olmakla övünen CHP’nin Genel Başkanının ülkenin bir iline gerçekleştirdiği bir ziyaretin, bir insan ile bir mekan arasında yeni keşfedilmiş bir ilişki edasıyla izlenmesi, her karesiyle merak konusu olması ilginç değil mi? Değerlendirenlerin çoğunun görünen olgular ve verilen mesajlara odaklandığı bu geziyi, daha farklı bir açıdan görebilmek için biraz geriye çekilerek bakmak da fayda var. Böyle baktığınızda ise, Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’da havaalanında ‘Reşo’ diye bilinen taksici ve diğer taksici esnafıyla bayramlaşıp, onlarla çay içerken yapılan sohbet, bu sohbeti haberleştirmek için etrafa birikmiş medya ordusuyla birlikte değerlendirildiğinde, kendi hayatınızda kimi nostaljik çağrışımlarda bulabilirsiniz. Bizim kuşaklar ya da yakın kuşakların ilkokulda, okumayı daha çabuk sökmesi için eline tutuşturulan resimli, renkli çocuk kitapları içinde Cin Ali ve Ökkeş serisi özel bir yer tutardı.
“Cin Ali Okula Başlıyor”, “Cin Ali Kır Gezisinde”, “Cin Ali Çocuk Bahçesinde” gibi adlarla oluşturulmuş olan serinin her bir kitabı, bir diğerini okumayı da kışkırtıyordu.
Mizahımızın Ustalarında Muzaffer İzgü’nün yarattığı çocuk romanı tiplemesi Ökkeş ise daha ileriki aşamalarda tanıştığımız ve elimizden bırakamadığımız kitaplardandı. Annesi ölmüş, babası ve babaannesi ile yaşayan saf bir köylü çocuğu olan Ökkeş, seri boyunca çeşitli maceralara atılır, serinin sonlarına doğru da İstanbul’a yerleşir. “Ökkeş Lunaparkta”, “Ökkeş Kurt Avında”, “Ökkeş Balık Avında”, “Ökkeş Kapıcı”, “Ökkeş İşportacı”, “Ökkeş Maçta”, “Ökkeş Denizde” gibi adlarla yayınlanan 10 kitaplık serinin her kitabı bir sonrakini okumak için sizde merak uyandırırdı. Ökkeş’in keşfettiği her yeni şey karşısında yaşadığı şaşkınlık ve gösterdiği tepkilerin eğlenceli bir dille anlatımı, köyden kente göçün yarattığı sosyal sonuçların önemli bir gerçeklik oluşturduğu Türkiye’de birçok çocuğun, belki kendisi ile Ökkeş arasında şu ya da bu biçimde özdeşlik kurmasına da yol açardı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinin medya tarafından izlenme ve yansıtılma biçimi de, adeta bir Cin Ali ve Ökkeş gezisi kıvamında oldu.
-Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da Taksici Reşo ile bayramlaştı.
-Kemal Kılıçdaroğlu esnaf ile çay içti.
-Kemal Kılıçdaroğlu esnaf ile sohbet etti.
Cin Ali serisi de tam böyle değil miydi:
-Cin Ali, bak! At.
- Bak, Cin Ali, Bak. Bu At.
-Baba, o atı bana al.
Hazırlanacağı gibi, Kılıçdaroğlu liderliğe ısındığı ilk zamanlarda, Bülent Ecevit’e ‘Karaoğlan’ adını takmış olan nineyi de ziyaret etmiş ve ondan ‘Senin adın da Yiğitoğlan olsun’ ünvanını kapmıştı. Bu ‘Anadolu çocuğu’ çağrışımı ile birlikte düşünüldüğünde Kılıçdaroğlu’nda Cin Ali ile Ökkeş arasında imgesel bir bağ kurmak da mümkün.
Kılıçdaroğlu’nun gezilerindeki bu ritüellerin sadece medya marifetiyle üretilmediğini, bunda Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de özel bir katkısı olduğunu bu arada belirtmeliyiz.
Daha önce ülkenin batısında kalan, ancak büyük kentlerin dışında bulunan illere yönelik gezisinde de Kılıçdaroğlu’nun benzer pozlar vermesi, medyanın zaten pek sevdiği politikayı magazinleştirerek daha eğlenceli hale getirme alışkanlığına cuk oturdu.
Bu tablonun bir diğer yönü ise Kılıçdaroğlu kadar partisi CHP’yi de ilgilendiriyor. Türkiye’de merkezin dışına açıldıkça bir Cin Ali ya da Ökkeş tiplemesine dönüşen CHP liderliğinin, ülkenin Kürt sorunu gibi çözüm bekleyen ağır ve ciddi meseleleri karşısındaki konumu da, Cumhuriyet’in çocukluk yıllarındaki refleksleri aşamıyor.
Diyarbakır’ı ya da benzer bir ili ziyaretleri adeta bir ilginç keşif edasında geçen Kılıçdaroğlu’nun ve CHP kurmaylarının, günümüz Türkiye’sinin gerçekliğine nüfus edebilmeleri için sanırız Cin Ali ve Ökkeş şirinliğine takılıp kalmak yerine, en azından Yaşar Kemal’in İnce Memed tiplemesine ulaşmalarında fayda var. Aslında o bile, Türkiye’nin bugünkü gerçekliği bakımından ancak 50 yıl öncesine tekabül ediyor. Ama daha aradaki ‘gençlik’ aşamasını yaşayamamış bir CHP’den, büyük insanların uğraşacağı büyük sorunlarla baş etmesini beklemek de herhalde biraz haksızlık olur (!)
FATİH POLAT

Evrensel'i Takip Et