26 Kasım 2010 00:00

DON DE ULKENE BAK!

Başbakan Erdoğan, Arap Bankalar Birliğinin ‘2010 Liderlik Ödülü’nü alırken, dünya yoksullarının lideri gibi konuştu ve Türkiye gerçeğini de unuttu.

Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Arap Bankalar Birliği tarafından “2010 Liderlik Ödülü” verildi. Başbakan Erdoğan, Arap Bankalar Birliğinin Phoenicia İntercontinental Otel’de düzenlediği “2010 Liderlik Ödülü” töreninde yaptığı konuşmada vicdanlara seslenerek dünyanın yoksullarının temsilcisi gibi konuştu. Küresel krizin Lübnan’da ya da Türkiye’de değil, Amerika’da çıktığını belirten Erdoğan, “Komşun açken, sen tok yatmayacaksın” dedi. Krizin Türkiye ekonomisine vurduğu darbe ve işsizlikteki devasa artış gibi temel ekonomik veriler ise Erdoğan’ı yalanlarken, insana “Dön de ülkene bak” dedirtiyor.
SANKİ DERSİN CASTRO!
Törende yaptığı konuşmada ekonomik değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, adeta Küba Lideri Fidel Castro’ya öykünürcesine dünyadaki eşitsizliklere vurgu yaptı ve “Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir dünyada küresel krizler yaşanacak” dedi.
Küresel krizin başladığı andan itibaren G20 zirvelerinde Türkiye olarak bir hususun altını önemle çizdiklerini savunan Erdoğan, şöyle konuştu: “Diyoruz ki adaletin olmadığı bir dünyada, adalet duygusunun yüreklerde tesis edilmediği bir sistemde, bu krizler kaçınılmaz olacaktır. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir dünyada küresel krizler yaşanacak ve bu uçurum kapatılmadıkça bedeller de daha ağır olacaktır diyoruz. Son bir ay içinde ben resmi temaslarımız çerçevesinde Pakistan’ın sel afetinden etkilenmiş bölgelerinde, Bangladeş’te temaslarda bulundum. Afrika’nın kimi ülkelerinin durumunu en az benim kadar sizler de biliyorsunuz... Refah noktasındaki bu eşitsizliğe paralel olarak, vicdanlardaki adalet duygusunun da ciddi şekilde törpülendiği bir dünyada yaşıyoruz. Biz, işte bu çelişik fotoğrafın, bu birbirine zıt manzaraların, geleceğin dünyası adına ciddi bir çelişki oluşturduğuna inanıyor ve gelişmiş ülkelerin bu meseleye daha fazla eğilmelerini istiyoruz. Yani ‘hırs’ karşısında, biz ‘kanaat’ kavramına dikkatleri çekiyoruz. Esasen bizim medeniyetimizin bize emrettiği de tam olarak budur. ‘Komşun aç iken, sen tok yatmayacaksın’. Bencillik, yani enaniyet, bizim kitabımızda kendisine yer bulamaz. Küresel krizi elbette aşacağız ve aşıyoruz. Küresel finans krizi Lübnan’da çıkmadı, küresel finans krizi Türkiye’de çıkmadı veya bu bölgenin bir eseri değil. Küresel finans krizinin kaynağı neresi, Amerika. Oradan çıktı, dünyaya yayıldı. Gerçek bu mu, bu. İşte Arap Bankalar Birliğinin yetkilileri burada. Durum çok daha iyi biliyorlar. Fakat kimler adeta bir iflasa gitti? Dünyanın devleri, o dev bankalar çöktü. Dev sigorta şirketleri, kurumları çöktü. Niye engellenemedi, niye durdurulamadı? Hani bütün tasarruf imkanlarına sahiptiler? İşte bu öyle bir akıntıdır ki alır götürür. Ve nitekim almıştır, götürmüştür. Eğer biz bunlardan gereken dersleri çıkarmazsak, eğer gerçekleri görmeyi ertelersek, inanın bir sonraki krizin faturası çok daha ağır olacaktır.”
(BEYRUT)


TÜRKİYE TABLOSU ERDOĞAN’I YALANLIYOR

1- Banka batmadı işsizlik rekoru kırıldı
Başbakan Türkiye’nin yediği darbeyi unuttu...
Türkiye’de banka, sigorta, finans kuruluşları batmadı. Çünkü Türkiye, küresel finans kesimini 2001 yılında tahkim etmiş olduğu için, küresel krize finans ayağından yakalanmadı ancak, sanayi ürün ihracatında önemli düşüş yaşadı; dolayısıyla krize sanayi ayağından yakalandı. Türkiye, 2008’i yüzde 1 büyümenin altında kapattıktan sonra 2009’da yüzde 5’e yakın oranda bir daralma yaşadı, resmi işsizliği yüzde 14’e fırladı ve çok önemli kırılganlıklar taşımaya devam etti. Düşen sanayi üretimi ile birlikte yaşanan tensikatlar, ailelerin tüketim harcamalarını kısarak iç talebi de daralttı.
Böylece dış ve iç talepteki gerileme, Türkiye kapitalizminde önemli bir daralmaya yol açtı. Daralmanın yükü öncelikle, işten çıkarılan işçilere yıkılırken, işini koruyanlar da çok düşük ücretlere mahkum edildiler. Bir yılda 840 bin artan işsiz sayısı ile birlikte resmi işsizlik oranı da yüzde 11’den yüzde 14’e, işsiz sayısı 3.5 milyona tırmandı. Bu dehşetli işsizlik artışı, Türkiye’yi işsizliği en çok artan ülkeler tablosunda ilk sıralara çıkardı. Türkiye’nin büyümesinin ana rüzgarı olan dış kaynak ayağında, doğrudan yabancı sermaye ve dış kredi girişi 2009’da ciddi oranlarda azalırken, borsaya ve devlet tahvillerine yatırım yapan sıcak para, önce sert bir çıkış yaptıktan sonra, verilen faizlerin cazibesi ve göreli istikrar iklimi algılaması ile geri döndü.
Bu arada, kaynağı şaibeli döviz girişleri de kaynak açığını, sert döviz şoklarını önleyici etkiler yaratarak krizin büyümesini önledi.


2- Gelir farkı
Ekonomist dergisinin 2004 yılından itibaren her yıl gerçekleştirdiği ‘En Zengin 100 Türk’ araştırması sonuçları Türkiye’nin en zenginlerinin servetlerini katladığını ve krizden güçlenerek çıktıklarını ortaya koydu.
En zengin 100 Türk’ün servetlerinin toplamı ise, 176.4 milyar dolar ile 227 milyar dolar aralığına oturdu.
Gelirleri ortalamanın 25 katı
Ekonomist, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerini derleyerek en zenginlerin profiline ilişkin şu bilgileri derledi: En zenginler hem nüfusun hem de toplam hane sayısının yaklaşık on binde 1’lik bölümünü oluşturuyor. Buna göre bu yıl için en zengin hanelerin sayısının 2 bin 200 olduğu, bu hanelerde yaşayan fert sayısının ise 8 bin 800 olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de gelir piramidinin en tepesinde yer alan aileler toplam gelirin yüzde 0.3 dolayında bir kısmını alıyor. En zengin hanelerin her birine 1.5 milyon liralık gelir düşüyor.
Bu rakamları dolar cinsinden ifade edildiğinde en zenginlerin 2010 yılındaki toplam gelirleri 2.2 milyar dolar civarında olduğu görülüyor.
Türkiye genelinde bu yıl kişi başına düşen gelirin 10 bin 40 dolar, hane başına düşen gelirin ise 40 bin 110 dolar olması bekleniyor. Buna göre en zenginlerin yıllık geliri Türkiye ortalamasının 25 katını buluyor.

3- İnsani uçurum

Türkiye’nin, (Uzun ve sağlıklı bir yaşam, eğitim imkanlarına erişim ve kabul edilebilir bir yaşam standardı gibi üç temel ölçüt üzerinden hesaplanan) “İnsani gelişme endeksi” berbat durumda.
BM’nin bu yılki raporda yaşam standardının hesaplanmasında ‘kişi başına düşen gayri safi milli gelir’ oranı esas alınmış.” Türkiye için çıkan sonuçlar şöyle: Eşitsizlik endeksinde Türkiye üçüncü lige düşmüş. Yoksulluk endeksinde durum parlak değilmiş. Özellikle kadınlar söz konusu olduğunda Arap ülkeleriyle bir “Kader birliği” söz konusuymuş.
BM raporu bile, “Ekonomik büyümenin” yarattığı gelirin Türkiye’de toplumda dengeli bir şekilde dağılmadığını, ayrıca pek çok alanda toplumda ciddi derecede yoksunluk yaşandığını söylüyor.

ÖNCEKİ HABER

Generallerin açığa alınmasını abartmaya gerek yok

SONRAKİ HABER

zama zingo

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...