08 Aralık 2010 00:00
DTCF Sosyoloji Günleri başlıyor
ANKARA Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) bu sene ikincisi düzenlenecek olan Sosyoloji Günleri etkinliği bugün başlıyor. Etkinliği organize eden öğrencilerden...
ANKARA Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) bu sene ikincisi düzenlenecek olan Sosyoloji Günleri etkinliği bugün başlıyor. Etkinliği organize eden öğrencilerden Ener Dursun, Ulaş Dayı ve Hilal Avcı etkinlikleri ile ilgili ayrıntıları gazetemize anlattılar.
Sosyoloji Günleri başlıyor. Programdan biraz bahseder misin?
Enes Dursun: 8 Aralıkta siyaset konulu 2 oturumumuz var. Perşembe günü sinema ve edebiyat, kuramsal çalışmalar konulu oturumlarımız var. Yapılacak konferansa da Besim Delaloğlu katılıyor. Cuma günü Toplumsal cinsiyet ve İnsan hakları oturumlarımız var. Tanıl Bora bu oturumlara interaktif olarak katılacak. Çarşamba günü Sinema Topluluğu film gösterimi yapacak, Cuma günü de tiyatro gösterimi olacak.
Sosyoloji Günlerinde birçok üniversiteden öğrenci sunumlar yapacak. Siz nasıl hazırlandınız sosyoloji günlerine?
Ulaş Dayı: Zaten Sosyoloji Günleri fikri bizim her hafta düzenli yaptığımız çalışmalardan çıktı. Bir hafta film gösterimi, bir hafta güncel konu tartışması, bir hafta deneyim aktarımı şeklinde devam eden bir çalışmamız vardı. Ondan sonrada sosyoloji günlerini lokal olarak düzenlemeye karar verdik. Daha sonra arkadaşlarla bir toplantı aldık, Böyle bir şey yapmayı düşünüyoruz, ne diyorsunuz diye sorduk. Herkes olumlu karşıladı.
Geçen sene başka üniversitelerden katılım 70 kişi kadardı. Bu sene yaklaşık 200 kişi bekliyoruz dışarıdan gelecek. Şu an onlara ev bulmaya çalışıyoruz. Onları da hallettikten sonra başka bir sorunumuz yok herhalde.
Yapılacak tartışmalardan ne bekliyorsunuz? Sosyoloji Günleri neyi hedefliyor?
Hilal Avcı: Senede bir kere Sosyoloji kongresi yapılıyordu. Senede bir kez bir arada olabiliyorduk arkadaşlarla. Yerelde böyle günler düzenleyelim, daha sık bir araya gelelim daha sık paylaşım yapalım, diye yola çıktık. Bu tür etkinliklerde genelde üst başlıklar belirleniyor. Bizde böyle bir şey yok. Ama hedeflerimiz elbette ki var. Diğer üniversitelerde yapılacak benzer etkinliklerle ne kadar birlikteliğimizi artırabiliriz, ne paylaşabiliriz...
Burada sunumlarda insanlar kuramsal bir kaygı ile sunum yapmıyor. Biz burada ne kadar çevre edinirsek o kadar iyi olur, diye düşünüyoruz. Sosyoloji Günlerinden de beklentimiz bu. Hem sosyoloji öğrencilerinin kaynaşması, hem de fakültedeki sosyolojiyle ilgilenen diğer arkadaşlarımızın birbirleriyle iletişim kurabilmesine olanak sağlıyoruz. Yani her açıdan da öğrenci ortamı... Zaten kısıtlı imkanlarla öğrencilerin yaptığı bir iş ve amatör ruhu taşıyarak yapıyoruz. O yüzden kesinlikle daha içten ve daha samimi olacak. Birde farklı alanlarda ne katabiliriz, farklı insanlarda ne alabiliriz, onu görmeye çalışacağız.
Sosyoloji Günleri için yapılan afiş çok tartışıldı. İnternette bir üçgen ve içinde size bakan bir göz var. Bize biraz afişten bahsetseniz?
Hilal Avcı: Sadece bu okulda değil, Türkiyedeki tüm okullarda gözetleniyoruz, dinleniyoruz. Bizim afişte vermek istediğimiz slogan, özgür ve güvenli üniversite idi. YÖK Başkanının böyle bir söylemi var. Biz de bunu ironik bir şekilde anlatmak istedik. Biz gözetleniyoruz ve bir yerden bir göz bizi sürekli izliyor. Bunun amcı bizi baskılamak ve o gözde onun gözü. (Ankara/EVRENSEL)
Özlem Temenna