11 Aralık 2010 00:00
YENİGÜN
Daha birkaç ay önce nasılda demokrasi havarisi kesilmişlerdiBaşbakan ve şürekası, 12 Eylül referandumunda evet çıkarmak için mangalda kül bırakmıyordu!
Daha birkaç ay önce nasılda demokrasi havarisi kesilmişlerdi
Başbakan ve şürekası, 12 Eylül referandumunda evet çıkarmak için mangalda kül bırakmıyordu!
Attıkça atıyorlar, savurdukça savuruyorlardı.
Onlar ki, işkence edenleri, faili meçhulleri açığa çıkaracaklardı. Hiçbir şey karanlıkta kalmayacaktı. Geçmişle, demokrasiyi askıya alanlarla hesaplaşacaklardı.
İdamların hesabını soracak, darbecileri bir bir yargılayacaklardı.
İleri demokrasiyi getirerek, Türkiyeyi övdükleri AB standartlarına kavuşturacaklardı.
Yasaklar, baskılar, asker ve polis terörü, keyfiyet tamamen ortadan kalkacaktı. Yasalar halktan, onların deyişiyle, milletten yana olacaktı. Kürt, Rum, Ermeni, Alevi Sünni herkes özgür olacaktı. Herkes eşit vatandaş olarak has bahçede gezinti yapar gibi yaşayacak, Türkiye tarihinde yaşamadığı, dünyaya örnek teşkil edecek bir demokrasiye sahip olacaktı.
Ama gelin görün ki, Kemal Türkler davasını göz göre göre zaman aşımı gibi anlaşılmaz bir gerekçeyle ortadan kaldırıp katilleri ödüllendirenler, birkaç yumurtaya bile tahammül göstermiyorlar.
Bu denli yükselten atanların, kendilerine fırlatılan birkaç yumurtaya bile tahammül gösterememesi insanı şaşırtıyor!
Erdal Erenin idam edilmesini duygu sömürüsü için kullanan Başbakan, gençlerin fırlattığı birkaç yumurtayla bile çileden çıkabiliyor. Bunu gerekçe ederek gençlere savaş açabiliyor.
Bunlar muhalefeti de, solculuğu da CHPden ibaret görüyorlar. Ya da referandumda yetmez ama evet diyerek peşine takılan, sonrasında Zaman gazetesinde Başbakana methiyeler dizen DSİPlilerden veya liberal sol aydınların padişaha övgüler mahiyetindeki tutumundan ibaret görmek istiyorlar. Muhalefet olacaksa, AKP Hükümetinin işini kolaylaştırmalı, etliye sütlüye karışmamalı, sistemi kutsamalıdır. Her şey çok güzel diyerek AKPyi alkışlamalıdır.
AKP, talepleriyle ortaya çıkıp mücadele edenleri, bölücü, anarşist, terörist ya da moda olduğu üzere Ergenekoncu ilan ediyor. İşçiye, köylüye, kamu emekçisine, kadına gence tahammül göstermeyen, halkın en ufak ekonomik, sosyal ve siyasal talebi karşısında zıvanadan çıkan hükümet, ancak diktatörlüklerde yaşanabilecek bir tutum sergiliyor.
Üniversite öğrencilerinin padişahım çok yaşa, ya da Sultanım hoş geldiniz demesini bekleyen Başbakan, yapılan basın açıklamasına, öğrencilerin tepkisine, parasız, bilimsel, özerk ve demokratik üniversite taleplerine yanıt vermek yerine polis teşkilatını harekete geçiriyor. Polis, gençlere düşman gibi saldırarak, AKPnin ileri demokrasisinin ne mene bir şey olduğunu gösteriyor.
AKP uysal köleler istiyor. Üniversitelerin kışla düzeninden polis karakollarına çevrilmesine karşı çıkan, özel güvenlik terörüne boyun eğmeyen gençler hedefe konuyor. Ulaşım, yemek, barınma taleplerini, yüksek harçları gündeme getiren gençleri dinlemek ve taleplerini karşılamak yerine, onları Ergenekon yandaşları olarak suçlayıp ucuz politikadan medet umuluyor.
Gençlerin protestolarından ve AKPnin saldırganlığından nemalanmak isteyen CHP ise nasıl bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Yeni CHPnin çiçeği burnunda yeni Genel Sekreteri Süheyl Batum da hangi zihniyetin ürünü ve devamcısı olduğunu tez elden sergileyiverdi.
Ne AKP, ne de CHP gençlerin ne istediğiyle ilgileniyor. Onlar baskı, şiddet, yalan ve riyakarlıkla oy toplamanın hesabındalar. Eğitimin paralı hale getirilerek işçi ve emekçi halk çocukları için bir lüks haline getirenler, gerçeğin üzerini örtmek için bilerek ve isteyerek, gençlerin eylem biçimini ve atılan birkaç yumurtayı tartışmak istiyorlar.
Biber gazıyla, copla gençlere saldıran, ölesiye döven, genç kadına çocuk düşürten AKP hükümeti, attıkları yumurtalarla öfkesini ve tepkisi ifade eden gençliği düşman ilan etmiş bulunuyor.
Ancak gençlik AKP saldırganlığına pabuç bırakmayacak; 1980 askeri darbesinden hemen sonra 13 Aralık 1980de idem edilen devrimci genç Erdal Erenin mücadeleci yolunda yürüyecektir. Erdal Ereni idamının 30. yılında özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde yaşatan gençlik, taleplerinde ısrar edecektir. Ama AKP bilmeli ki bunlar en güzel günleri olacak. Yumurtalı protestoları arayıp da bulamayacağı günler de gelecektir.
AKP bu devranın böyle sürmeyeceğini bilmelidir. O, daha bir şey görmedi. Biliyoruz ki AKPyi memleketin başından def etmek için yumurta yetmez. Ona işçi sınıfının ve halkın yumruğu lazım! Öyle Mesut Yılmaza gazinodan savrulanından da değil, okkalı bir sınıf ve halk yumruğu...
ENDER İMREK