30 Aralık 2010 00:00

ÖZGÜRLÜKLER


Diyarbakır çalıştayı çok ses getirdi. Herkes konuştu. Kürtleri tehdit etmeyen kimse kalmadı devlet katında. Genelkurmay uzun bir aradan sonra bildiri yayınladı: Ben buradayım!
8 Temmuz 2010 tarihinde bu köşede yayımlanan “Demokratik Özerklik”başlıklı yazımızda hem Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın onay kanunundan (3723 sayılı Kanun) hem Türkiye’nin çekincelerinden söz etmiştik. Değerlendirmemiz ise şöyleydi: “Demokratik özerklik projesi, görebildiğim kadarıyla Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan esinlenmekte.
Türkiye tabu sayılan konuları gündemine alıp tartıştıkça demokratikleşecek ve halk da insan haklarından ve temel özgürlüklerden Türkiye demokratikleştikçe daha fazla yararlanır hale gelecektir. Ne teklif edildiğini anlamaya çalışmak, önerileri akıl ve bilim süzgecinden geçirmek ve elbette meseleye haklar ve özgürlükler penceresinden bakmak lazım…”
Şart’a dönelim.Şart, özerk yerel yönetimi şöyle tanımlıyor:
“Madde 3
Özerk Yerel Yönetim Kavramı
1- Özerk yerel yönetim kavramı yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır.
2- Bu hak, doğrudan, eşit ve genel oya dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen meclisler veya kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır. Bu hüküm, mevzuatın olanak verdiği durumlarda, vatandaşlardan oluşan meclislere, referandumlara veya vatandaşların doğrudan katılımına olanak veren öteki yöntemlere başvurulabilmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir.”
Avrupa Konseyi, herhalde üyesi olan ülkeler bölünsün, parçalansın diye ortaya atmadı özerk yerel yönetim kavramını!
Şart’ın Türkiye tarafından çekince konmuş maddelerine bakalım.
“Madde 4
Özerk Yerel Yönetimin Kapsamı
4/4- Yerel makamlara verilen yetkiler normal olarak tam ve münhasırdır. Kanunda öngörülen durumların dışında, bu yetkiler öteki merkezi veya bölgesel makamlar tarafından zayıflatılamaz veya sınırlandırılamaz.
Madde 6
Yerel Makamların Görevleri İçin Gereken Uygun İdari Örgütlenme ve Kaynaklar
1- Kanunla düzenlenmiş daha genel hükümlere halel getirmemek koşuluyla, yerel makamlar kendi iç idari örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin idare sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir.
Madde 7
Yerel Düzeydeki Sorumlulukların Kullanılma Koşulları
3- Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetler kanunla veya temel hukuki ilkelere göre belirlenir
Madde 8
Yerel Makamların Faaliyetlerinin İdari Denetimi
3- Yerel makamların idari denetimi, denetleyen makamın müdahalesinin korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılmalıdır.
Madde 9
Yerel Makamların Mali Kaynakları
4- Yerel makamlara sağlanan kaynakların dayandığı mali sistemler, görevin yürütülmesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların mümkün olduğunca izlenebilmesine olanak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arz etmeli ve esneklik taşımalıdır.
6- Yeniden dağıtılan kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda, kendilerine uygun bir biçimde danışılacaktır.
7- Mümkün olduğu ölçüde, yerel makamlara yapılan hibeler belli projelerin finansmanına tahsis edilme koşulu taşımayacaktır. Hibe verilmesi yerel makamların kendi yetki alanları içinde kendi politikalarına ilişkin olarak takdir hakkı kullanmadaki temel özgürlüklerine halel getirmeyecektir.
Madde 10
Yerel Makamların Birlik Kurma ve Birliklere Katılma Hakkı
2- Her devlet, yerel makamların ortak çıkarlarının korunması geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel makamlar birliklerine katılma hakkını tanıyacaktır.
3- Yerel makamlar, kanunlarla muhtemelen öngörülen şartlar dahilinde, başka devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilirler
Madde 11
Özerk Yerel Yönetimlerin Yasal Korunması
Yerel yönetimler kendi yetkilerinin serbestçe kullanımı ile anayasa veya ulusal mevzuat tarafından belirlenmiş olan özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkına sahip olacaklardır.”
Çekinceler bunlar. Türkiye çekincelerini kaldırırsa, bölünür mü? Hayır! Demokratik Özerklik projesini tartışırsa bölünür mü? Hayır! Konu gerçekten önemli ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için Ertuğrul Kürkçü’nün de isabetle vurguladığı gibi birlikte yaşama ya da barış projesi. Kürtlerden gelen her öneri reddedilerek barış sağlanamaz. İyi yıllar.
HÜSNÜ ÖNDÜL

Evrensel'i Takip Et