31 Aralık 2010 00:00

TEK FiKiR TEK ZiKiR


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üç yıl aradan sonra özerklik ve iki dilli yaşam tartışmalarının yaşandığı bir dönemde merakla beklenen Diyarbakır ziyaretini gerçekleştirdi. Çiçeklerle karşılanan Gül’ün ilk mesajı ise, “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir, bu böyle de devam edecektir. Ayrıca devletin ve kamu kurumlarının dili Türkçedir, ortak dilimizdir” oldu.
Özel uçak Ana ile saat 10.55’te Diyarbakır’a gelen Gül’ü Diyarbakır Havaalanında Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, BDP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Salih Zeki Çolak ve diğer yetkililer karşıladı. Geçtiğimiz yıl Kürt sorununa ilişkin yaptığı ‘iyi şeyler olacak’ sözleri uzun süre tartışılan Gül başta demokratik özerklik ve anadil olmak üzere Kürtlerin taleplerine ilişkin ‘iyi bi şey’ söylemedi.
İLK ZİYARET VALİLİĞE
Cumhurbaşkanı Gül’ün gelişi nedeniyle havaalanında folklor gösterisi düzenlendi. Valiliğe gitmek için yola çıkan Gül’ün konvoyuna sevgi gösterisinde bulunuldu. Zılgıtlar çeken bazı vatandaşlar, Cumhurbaşkanına gül hediye etti. Bir Diyarbakırlı da Gül’e poşu verdi. Gül’ü, valilik önünde toplanan vatandaşlar Türk bayraklarıyla karşıladı. Gül’ü karşılayan küçük bir grup Gül’e sevgi gösterisinde bulunarak, “Diyarbakır seninle gurur duyuyor” diye slogan attı. Cumhurbaşkanı Gül, kendisine gül atan vatandaşları el sallayarak selamladı. Gül, daha sonra Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ı makamında ziyaret etti. Toprak, burada Gül’e, İçkale Surlarını ve Malabadi Köprüsü, Ulu Cami ve şehrin tarihi yerlerini gösteren iki ayrı tablo hediye etti. Cumhurbaşkanı Gül, ikinci kez Diyarbakır’a gelmekten memnun olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin “Bir mesajınız olacak mı?” demesi üzerine, “Biliyorsunuz şimdi ayağımızın tozuyla buradayım. Daha birçok fırsatlar olacak, birçok konuşmalar yapacağım. Konuşmalarımda sizin beklediğiniz birçok fikrimi, düşüncelerimi, tartışılan konularla ilgili neler düşündüğümü paylaşacağım” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, valilikten ayrılırken yerel kıyafetli iki çocukla hatıra fotoğrafı çektirdi. Çocuklar tarafından Cumhurbaşkanı Gül’e çiçekler verildi. Ziyarette Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de hazır bulundu.
KÜRTÇE-TÜRKÇE SÖZLÜK HEDİYE EDİLDİ
BDP’nin “İki dilli yaşam” kampanyası kapsamında Büyükşehir Belediyesi, Gül(ün geçiş güzergahı olan belediye binası önüne üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Sayın Cumhurbaşkanı kentimize hoş geldiniz” pankartı asarken dijital elektronik bilboardtan da aynı şekilde Kürtçe ve Türkçe “hoş geldiniz”yazısı geçti. Gül belediyeyi ziyareti sırasında, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve DTK Eş Başkanı Hafize İpek tarafından karşılandı. Gül’e belediyede Baydemir tarafından Türkçe-Kürtçe sözlük hediye edildi. Cumhurbaşkanı Gül, ilk değerlendirmeyi de burada yaptı. Gül şu değerlendirmede bulundu: “Biz büyük bir milletiz. Farklı dillerimiz zenginliğimizdir. Burada Kürtçe, başka yerde Arapça konuşuluyor. Yapıcı bir şekilde sorunlarımızı çözmeliyiz. Sorunları yerinde görmeye geldim. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir, bu böyle de devam edecektir. Ayrıca devletin ve kamu kurumlarının dili Türkçedir, ortak dilimizdir” dedi.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamalarını NTV’ye aktaran Ruşen Çakır’ın, “Kürtçe konuşacak mısınız?” sorusuna “Bilmiyorum, bilsem niye konuşmamayım?” diye yanıt verdiği belirtildi.
(DİYARBAKIR)


BAYDEMİR KAYGILARI DİLE GETİRDİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile basına kaplı görüşen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürt siyasetinin tüm aktörlerinin müzakere ve barışçıl çözüm için istek ve iradelerini birçok kez beyan ettiğini belirterek, ana dil ve özerkliğe tahammül edilememesinin kaygı verici olduğunu söyledi.
Kürt sorunu ile ilgili tartışmalara dikkat çeken Baydemir, “Sizlerin de ifade ettiği gibi Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur. Bu sorun mevcut haliyle sadece Kürt yurttaşlarımızı değil, tüm ülke insanını etkilemekte; sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de ipotek altına almaktadır” dedi. Baydemir, “Artık iyice görülmüştür ki bu soruna asayiş ve güvenlik perspektifinden yaklaşmak sonuç vermemektedir. Bugüne kadar yaşadıklarımızı sonuçları herkes için ağır olan bir ‘İsyan ve bastırma’ döngüsü olarak özetlemek mümkündür. Oysaki sorunun özü insan ve halk olmaktan kaynaklı hakların kullanılamama sorunudur. Bu bağlamda Türkiye’nin Kürt sorunu bir Anayasal ve yönetsel demokrasi sorunudur. Çözüm de demokratikleşme, yeni bir Anayasa ve adem-i merkeziyetçi bir siyasi-idari yönetim anlayışı ile mümkündür” dedi. Çözüm için koşulların uygun olduğunu ifade eden Baydemir, “Haziran 2011’e kadar alınan eylemsizlik kararı çok önemli bir fırsat olarak ele alınmalı, bu eylemsizliğin kalıcılaşması için teşvik edici adımlar atılmalıdır. Onurlu bir barış, eksiksiz bir demokrasi için herkesin risk alması, elini taşın altına koyması gerekmektedir” dedi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Baydemir, Kürt sorunu konusunda psikolojik bariyerlerin aşılmasında sembolik jestlerle birlikte acil ve somut siyasi adımların atılması hayati önemde olduğunu söyledi. Bunun için de, Baydemir, tutuklu bulunan Kürt siyasetçileri ve belediye başkanlarının tahliye edilmesini istedi. “Kürt siyasetçilerinin ana dil ve demokratik özerklik konusundaki talep ve önerilerine tahammül edilmemesi de son derece kaygı vericidir”diyen Baydemir, “Yapılması gereken tartışmaları bastırmak değil, bu tartışmaları yapıcı eleştiri ve önerilerle zenginleştirmektir” dedi. Baydemir, demokratik özerklik ve “İki dilli yaşam” tartışmalarına da değindi.


Hani Kürtçe serbestti?

KONYA’DA Newroz’da halkı Kürtçe selamlayan BDP Eş Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ile İl Yöneticisi Bahattin Yıldız hakkında 6 ay hapis cezası verildi. Ceza 3’er bin TL para cezasına çevrildi.
Hükümetin “açılım” propagandasına ve “Kürtçe önündeki engeller kaldırıldı” söylemlerine rağmen Kürtçe’ye yönelik yasaklar sürüyor. Mahkemelerde “Bilinmeyen dil” olarak tanımlanan ve son günlerde tartışılan ‘iki dil’e ilişkin “ülkeyi böler” açıklamaları yapılan Kürtçe, cezalarla gündeme gelmeye devam ediyor.
9 Nisan’da AKP hükümeti tarafından yapılan değişiklikle Seçim Kanunu’nda, “Siyasi partiler Türkçe’den başka propaganda dili kullanamazlar” hükmü yerine “propaganda dilinin Türkçe olması esastır” hükmü getirilmesi, Kürtçe’nin propaganda dili olması yönünde atılan ciddi bir adım olarak görülmüş ve ertesi gün, gazeteler “Kürtçe propaganda serbest” manşetleri ile çıkmıştı. Oysa 21 Mart’ta Konya’da halkı Kürtçe selamlayan BDP Eş Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ile BDP Konya İl Yöneticisi Bahattin Yıldız hakkında ceza çıktı. Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, BDP Konya İl Başkanı Aynur Cengiz, Gölyazı Belediye Başkanı Molla Şimşek ve il yöneticileri de aynı etkinliğin tertip komitesinde yer aldıkları ve Kürtçe konuşma yaptıkları gerekçesiyle yargılandı.
CEZALAR PARA CEZASINA ÇEVRİLDİ
Yargılamada mütalaasını sunan iddia makamı, Aynur Cengiz ve il yöneticileri hakkında Newroz kutlamasını tertip ettikleri için 2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Yasası’na muhalefet ettiklerini öne sürerken, Bakırhan ve Yıldız’ın Siyasi Partiler Yasası’na göre Kürtçe konuşmanın yasak olduğu ileri sürülerek, Bakırhan ve Yıldız hakkında ceza verilmesini talep etti. Hakim de Bakırhan’ın konuşmasında Kürtçe konuştuğu sunuculuk yapan Yıldız’ın da Kürtçe anons yaptığı gerekçesiyle iddia makamının talebini yerinde bularak 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 117. maddesine aykırı olarak “Türkçeden başka dil” kullandıklarını ve bu yüzden de suç işlediklerine hükmetti. Aynı soruşturmada hakkında dava açılan Molla Şimşek Kürtçe konuşmadığı için beraat etti. Mahkeme, Kürtçe konuşma yapan Bakırhan ve Kürtçe anons yapan Yıldız’ın ise 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi. Verilen cezalar 3 bin TL para cezasına çevrildi. Aynı davada tertip komitesinde yer aldıkları için yargılanan Aynur Cengiz ve diğer il yöneticileri hakkında da 6 ay hapis cezaları da 3 biner TL para cezasına çevrildi. (KONYA)


DEMİRTAŞ, ZİYARETTEN UMUTLU DEĞİL

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, NTV’de katıldığı programda Gül’ün Diyarbakır ziyaretinden Kürt sorununun çözümü yolunda çok umutlu olmadıklarını söyledi,
MGK’nın bildirisin de değerlendiren Demirtaş şöyle konuştu: “MGK üyelerine sesleniyorum sizler bu ülkeyi bölseniz dahi Kürtler kabul etmeyecek. Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum, Kültürler zenginliktir diyorsanız bu kültürleri nasıl koruyacaksınız. Formülünü devletin başı olarak ortaya koymak zorundasınız. Cumhurbaşkanı Kürtçe müzik dinleyecekmiş. Ama 20 yıl sonra buraya gelseniz Kürtçe müzik ve Kürtçe konuşan birini bulamayabilirsiniz.
Türkiye’nin resmi dili Türkçe olmasın diyen mi var, iki devlet isteyen mi var ülke bölünsün diyen mi var. Resmi dilimizin yanında anadilimizin kullanılması mümkündür.”


ÜÇ YIL ÖNCE DE GİTMİŞTİ

27 Ağustos 2007’de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Abdullah Gül, ilk yurtiçi gezisini, 11-14 Eylül 2007 tarihleri arasında Bölge’ye ziyaret düzenlemişti. Van, Hakkari, Siirt ve Şırnak’tan sonra gezinin son ve en önemli durağı Diyarbakır olmuştu. Geziyi önemli kılan bir başka gelişme de, “Kürt Açılımı”nın geziden kısa süre önce açıklanması ve tartışılmaya başlanmış olmasaydı. Bu atmosferde Diyarbakır’a gelen Abdullah Gül kentte bulunan “sivil toplum örgütleri” ile görüşmüş, bu toplantının öncesinde de valilikte halkı selamlamıştı. Gül, Diyarbakır ziyaretinde Diyarbakır Büyükşehir belediye Başkanı Osman Baydemir’le de görüşmesinde yeni bir dönemin başladığını ifade etmişti.
Gül o zaman yaptığı ziyarette özetle şunları söylemişti: “Herkes büyük bir huzur ortamı istiyor. Türkiye’de herkes aslında enerjimizi bazı lüzumsuz işlere harcadığımızdan dolayı bir üzüntü içerisinde. Yeni bir dönem başlıyor Türkiye’de. Bu yeni dönem içerisinde hepimiz ülkemizi güçlendirmek, halkımızı daha çok mutlu etmek için el birliği içerisinde çalışmamız gerekir. Bunun için de 4-5 senedir devam eden köklü reform sürecinin devam etmesi gerekir.”