9 Ocak 2011 00:00

DOLMABAHÇE’YE SELAM!


Başbakanın Dolmabahçe’de seçilmiş öğrencilerle yapmayı düşündüğü toplantı öncesi, öğrenci ve gençlik örgütleri tarafından İstanbul’da düzenlenen Alternatif Üniversite Konferansı önceki gün Beşiktaş’ta bulunan Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde başladı.
Aralarında Genç-Sen, Emek Gençliği, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifleri, TKP’li Öğrenciler, Üniversite Konseyleri Derneği, Öğretim Üyeleri Derneği ve Eğitim-Sen’in de bulunduğu örgütler ve kurumlar tarafından düzenlenen Alternatif Üniversite Konferansı’na Türkiye’nin çeşitli illerinden bini aşkın öğrenci katıldı.
Daha önce Boğaziçi üniversitesinde yapılacağı açıklanan konferans, üniversite yönetiminin son anda izin vermemesi üzerine Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ne alınmıştı. Dolmabahçe’de üniversite öğrencilerine yapılan polis saldırısı ve sonrasında üniversite yönetimleri, YÖK ve Hükümet üyelerinin tüm tehdit ve baskılarına karşın 1200 kişilik salonda yer kalmadığı için öğrenciler saatlerce sunumları ayakta izledi.
Üniversite nedir, üniversiteleri kimler yönetiyor, YÖK’e neden karşıyız, eğitimin özelleştirilmesi başlıklarının tartışıldığı konferansta, yazılı olarak 90 tebliğ sunuldu. Süre kısıtlılığı nedeniyle sadece 30 sunumun yapıldığı konferansta yapılan sunumlar öğrencilerin sadece sokakta eylem yapan, polise karşı gelen marjinal gruplar olmadığını da gözler önüne serdi. Konferansta söz alan Üniversite Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere Hükümet ve Cumhurbaşkanının öğrencileri dinlememsini eleştirdi.
Bu konuşmanın ardından sunumlarını yapan öğrenciler, üniversite sorunlarına ve yapılması gerekenlere hiç de uzak olmadıklarını gösterdiler. Çeşitli üniversitelerden gelip konferansa katılan öğrencilerle konferans öncesi ve sonrasında görüştük. İşte aldığımız cevaplar.
ÜNİVERSİTELERİN SAHİPLERİ KONUŞTU
Seçkin Erdoğan (Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Öğrencisi-Genç-Sen): Bu konferans bizim bakış açımızla üniversitelerin gerçek problemlerinin tartışıldığı, üniversitelerin gerçek sahipleri tarafından konuşulduğu, ona dair çözüm üretildiği bir konferans olacak. Konferanstan çıkan şeyler, üniversite gençliğinin geleceğine dair çok kritik kararlar. Onların uygulayıcıları da burada bulunan ve buraya gelemeyip diğer illerde bulunan arkadaşlarımızdır. Süreçte konuyu saptırmak, kamuoyunun gözünü boyamak için egemenler farklı toplantılar, organizasyonlar gerçekleştirdi. En son yaşanan olayların üzerini zorunlu olarak öğrencilerle görüşme yapması gerekiyordu başbakanın. Bu noktadan yola çıkarak onlar da çeşitli organizasyonlar yaptılar. Tercih edilen kesim ise öğrenci temsilcileri konseyi başkanları oldu. Biz de o esnada Ankara’da eylemdeydik. Bizi Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğiyle görüştürdüler. Onunla görüştüğümüzde ise kendisi söylediğimiz şeylerin doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmadan doğrudan “Biz prensipte ayrıyız. Kamuoyunu demokratik yollarla ikna ederseniz iktidara siz gelirsiniz, sizin fikirleriniz üniversitelerde vücut bulur.” dedi. Fakat tartışılması gereken esas konular şunlardır. Bu ülke bir iktidar tarafından yönetiliyorsa burada halkı düşünmek gerekir. Eğitimin paralı olması, üniversitelerde demokratik bir ortamın olmaması, fikir özgürlüğünün olmaması büyük bir problemdir. Bunları dile getirdiğimizde, “Avrupa’da bile polisin girmediği üniversite kalmadı” diye geldi bize. Ama biz konumuza oldukça hakim olduğumuz için yeterli cevap gelmedi. En sonunda kendilerini buraya da davet ettik. “Umarız yumurta yağmuruna boğmazsınız bizi” dendi. Biz de “Merak etmeyin biz misafirlerimizi ağırlarız, ağızlarını-burunlarını kırmayız, çocuklarını düşürttürmeyiz. Hiç merak etmeyin” dedik. Ama gelmediler. Göstermelik olarak seçilen kişiler değil esas üniversitenin sahipleri, yıllardır mücadele eden insanlar yapılacak toplantılarda gereken cevabı vereceklerdir. Ve talepleri doğrultusunda devam edeceklerdir.
KARARLARI SINIFLARA ATAŞIMALIYIZ
Burak Karakurt (Yeni Yüzyıl Üniversitesi- İletişim Fakültesi Temsilcisi): Bu kadar hak gaspının olduğu bir süreçte öğrenci hareketi için çok önemli buluyorum. Çünkü bir çok gençlik hareketinin beraber yaptığı bir konferans. Bunun dışında konferanstan sonraki süreç çok daha önemli. Çünkü buradan çıkan kararları kendi okullarımıza, sınıflarımıza, götürüp, orada tartışıp, bir öğrenci hareketi örgütlemeliyiz. Ve her türlü saldırıya karşı mücadele etmeliyiz.
Ozan Sevin (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kültür-Sanat Kulübü Başkanı): Bugün buraya gelen öğrenciler, medyada yumurta atan öğrenciler, protestocu öğrenciler olarak geçiyor. Biz bu şekilde lanse edilmek istemiyoruz. Bizim üniversiteyle, bilimle, Türkiye’deki politikayla ilgili düşüncelerimiz var. Bugün bunları aktarmaya geldik buraya. Bu konferanstan sonra kamuoyuna iyi bir şekilde yansır umarım.
SADECE EYLEM YAPMIYORUZ
Yankı Vural (YTÜ Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Kulübü Başkanı-Gençlik Muhalefeti): Türkiye’de çok uzun bir zaman sonra mevcut yapıya özellikle iktidar partisine ve onun bir üst boyutu olan aygıtlara, ilk defa güçlü ve sağlam bir muhalefetin yükseldiğini görüyoruz. Ki bu da üniversite öğrencilerinin muhalefeti. Bunun hem bütün dünyada, hem bütün Avrupa’da en güzel örnekleri verilmişti tarihte. Asıl muhalefetin öğrenci hareketlerinden doğru geliştiğini görmüştük. Konferans ‘Bu tür öğrenciler protesto yaparlar, sopa atarlar, cam kırarlar. Bunlar fikirlerini söyleyemezler, bunlar bir şey beyan edemezler’ diyenlere bir cevap oldu, Aslında bu tutuma karşı hayır cevabını verdik Öğrenciler gerektiği zaman protestosunu yapar. Bunda tamamen özgürdür. Gerektiği zaman da birçok yerde olduğu gibi fikirlerini beyan ederler ve ortak bir kararla bunu iletilecek mercilere iletirler. Mesela Dolmabahçe olayları vardı. En son ODTÜ olayları gerçekleşti. Dolmabahçe’deki öğrencilerin durdurulması, onlara müdahale edilmesi çok komik aslında. Çünkü protesto hakkı kullanılıyor ve bence protesto hakkının sonu yoktur. Bu süreçte bu gerçekleşti. Ve bugün, bu konferansta fikirlerimiz beyan edilecek. Bunun böyle bir önemi vardır.
ANADİLDE EĞİTİM İSTİYORUZ
Hüseyin Tez (Tunceli ,Üniversitesi): Mesela bölgede birçok sorun yaşanıyor. Başlıca sorunlardan biri anadilde eğitim. Bölgedeki öğrencilerin başarısızlığının en büyük sebebi budur. Çocuklar ilkokula başladıklarında dilleri değişiyor ve başka bir kültürle tanışıyorlar. Bunların olmaması için Kürtçe’nin resmileşmesi gerekiyor. Resmi kurumlarda kabul edilmesi gerekiyor. Bir başka mesele de AKP iktidarının döneminde 80 tane üniversite açıldı. Bu da şöyle oluyor. Depreme dayanıksız boş bir binaya gelip üniversite tabelası açıp gidiyorlar. Tunceli için şunu söyleyebilirim. Bu sene kayıt yaptıran öğrencilerin çoğu kayıtlarını dondurup geri gittiler. Üniversiteler bilimin yükselişi olan bir yer olması gerekirken, sadece vasıflı eleman yetiştiren bir yer.
SIRA MÜCADELE...
Can Saygılı (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi): Konferans iyi geçti bence. Deklarasyonda boş bıraktığımız bir şey olmadı. Her şeyi konuştuk. Artık mücadele etmek kaldı. Konferansta da çözüm önerileri çıktı. Zaten mücadele ederken, çözüm önerimiz olmadan edemeyiz. Bu konferans başbakan ve bakanlarına iyi bir cevap oldu. Aslında bir fikrimiz, amacımız olduğu için yapıldı. Yurt sorunları, bilimsel, parasız eğitim ve birçok şeyle ilgili her konuda görüşlerimiz vardı ve belirttik.
Yasemin Anıl Poyraz (Marmara Üniversitesi Bilim Kültür Kulübü Yöneticisi): Daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde olacaktı bu konferans. Bu konferansı duyurmak için stant açmıştık okulda. Bu izinli konferansı duyururken okuldaki ülkücüler satır göstererek tehdit ettiler ve forumu yapmamız engellendi. Daha sonra biz bunun izinli bir etkinlik olduğunu rektöre ilettiğimize rağmen güvenlik gerekçesiyle bunu iptal ettiklerini söylediler. Konferansın kararlarını her yere yaymamız gerekiyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖZEL ÜNİVERSİTELER DE BASKICI
Erdost Yıldırım (Yeditepe Üniversitesi-İletişim Fakültesi): Devlet üniversitesinde zaten bir sürü sorun var. Çünkü oraya giden öğrencilerin aileleri zaten geçim sıkıntısı çekmekte. Bunun yanı sıra özel üniversitelerde talep edilen herhangi bir şeye el uzatılamaz. Uzatılan el bursla, notla kesilir. Aydınlıkçı fikir sunmak zor, çevre hareketine dahi izin verilmez. Biz mesela çevre kulübü olarak bir girişimde bulunuyoruz ama hâlâ hayata geçiremedik. Aslında iyi bir konferans ama bu sadece öğrencilere tamamı ile ulaşamayan biraz kısıtlı bir konferans. Daha geniş öğrenci katılımını bekliyordum ama yine de öğrencilerin bir araya gelip tartışmaları, sunumlarının olduğu, vakıf ve özel üniversitelerden öğrencilerin olması gayet güzel bir şey.

DİĞER İLLERE ÖRNEK OLMALI
Oğuz Kağan Bozkuş (Eğitim-Sen 3 Nolu Şube Örgütlenme Sekreteri): Üniversite öğrencilerinin geniş gençlik kesimleriyle bir araya gelip böyle bir konferansı örgütlemesini çok anlamlı buluyorum. Biz de Eğitim-Sen olarak bu konferansı destekliyoruz. Gençlik yığınlarının yaşadığı sorunlar gerçekten çok boyutlu. AKP iktidarının her alanda yürütmüş olduğu baskı, sindirme, ezme politikalarına karşı gençliğin son dönemde sesini yükseltmiş olması bizleri umutlandırıyor. Çünkü üniversiteler aslında aydınlanmanın öncüsü olması gereken kurumlar. AKP iktidarı, onun zihniyeti ve sermaye, öğrencilerin bu tip toplantılar yapmasından rahatsız oluyor. Onların istediği kendileri karşısında hazır olda bekleyen, onların dediği dışında herhangi bir iş yapmayan, okuluna giden, olabilirse mezun olabilen, olabilirse iş bulabilen öğrencilerdir. Ama “Herkes iş sahibi olacak diye bir kaide yok” dedi Başbakan. Ama gençlik yığınlarının bu tip toplantılarla bir çıkış yolu araması, öğrenci hareketinin ve öğrencilerinin sorunlarını tartışması bizce anlamlı. Parasız, bilimsel, demokratik, anadilde eğitim taleplerini dillendirmeleri çok daha anlamlı. Bu anlamda biz de destekliyoruz ve elimizden gelen her türlü kurumsal desteği de sunmaya hazırız. Umarız bundan sonra da diğer illere örnek olur. Diğer illerde de, diğer üniversitelerde de bu tip toplantılar yaygınlaştırılmalı. Bu toplantılar üniversitelere, sınıflara, anfilere indirilmeli. Burada alınan kararlar hayata geçirilmeli.
Nazım Karabağ / Fırat Turgut

Evrensel'i Takip Et