10 Mart 2011 12:09

Gözaltında cinsel şiddet

Başbakanın iddiası gerçek ise, Anayasa değişikliği referandumda oylanmakla, “ileri demokrasi”yi ve kadınlara pozitif ayrımcılığı tesis edecekti. Referandumu takiben, gerçekten de şiddet uygulamasına maruz kalmada, kadınların payına pozitif ayrımcılık düştü.Kadın cinayetleri artıyor, AKP döneminde kadın cinayetlerinde bi

Gözaltında cinsel şiddet
Paylaş
Yıldız İmrek Koluaçık

Başbakanın iddiası gerçek ise, Anayasa değişikliği referandumda oylanmakla, “ileri demokrasi”yi ve kadınlara pozitif ayrımcılığı tesis edecekti. Referandumu takiben, gerçekten de şiddet uygulamasına maruz kalmada, kadınların payına pozitif ayrımcılık düştü.

Kadın cinayetleri artıyor, AKP döneminde kadın cinayetlerinde bir pozitif ayrımcılık olduğu rakamlarla kesinleşti. Üst üste geliyor kadın cinayeti haberleri. Kadınlar kesimhaneye götürülen tavuklar kadar kolay öldürülüyor. Kadınlar öldürülürken, pozitif ayrımcılıktan memnun olduğu anlaşılan Kadından Sorumlu Bakan gelişmeleri –muhakkak dikkatle– izliyor, onun Başbakanı da…

Meclis Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu da izlemeyle yetiniyor pek tabii… Komisyon Başkanı AKP’li Güldal Akşit’in ezberlediği bir terane var: “Yargıya müdahale edemeyiz” Güldal Akşit’in müdahale edemediği yargı, Nejla Yıldız’ın şikayetinden ve öldürüldükten aylar sonra, dava açtı ve 11 ay sonraya duruşma günü tayin etti. Muğla’da toplu tecavüze uğrayan kadının yaptığı başvuruyu takipsiz bıraktı. Komisyon, kadına yönelik şiddeti eşitlik meselesinden ayrı görüyor herhalde ki, müdahale gereği duymuyor.

Başbakanlık, Kadından Soru(n)lu Bakan, Meclis Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu; kadınların şiddete ilişkin yargıya her başvurusunun kendilerine ihbarını, öncelikle takibini ve sonuçlandırılmasını isteyebilir. Ama onlar sadece izliyor ve kadınların boyun eğdirilmesinin tarafında yer alıyorlar.

Polise suç duyurusu

Durumdan vazife çıkaran, Başbakana göre “ileri demokrasi”nin teminatı olan polisler; bu boyun eğdirme sürecini hızlandırmak için, gözaltı ve diğer polis işlemlerinde kadına yönelik şiddeti sistematik hale getirme sinyali veren yeni taktikler belirledi. 2 Mart 2011 günü, Urfa’da gecekondusunu yıktırmamak için direnen kadınlar da polisin pozitif ayrımcılık içeren dehşetli şiddetine maruz kaldılar.

27 Ocak 2011 günü, Başbakanın Erzurum’daki gençlik buluşmasını, protesto eyleminde gözaltına alınan öğrenciler, avukat görüşmesinden sonra, nezarete alınırken, daha önce üst araması yapıldığı halde, üst araması bahanesiyle kamerasız odalara alınarak çıplak arama yapılmak istendi. Vatan’da bulunan Emniyet Müdürlüğünde üniversiteli kadınlar iç çamaşırlarına kadar çıplak arama, iç çamaşırlarını da çıkardıktan sonra üç kez oturup kalkma dayatması ile karşı karşıya kaldı. Taciz edici, onur kırıcı arama çabası yetmedi, ayrıca cinsiyetçi küfürlerle cinsel saldırı tehdidinde bulunuldu. Üniversiteli kadınlar, avukatların desteğiyle polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Çok geçmedi, iki hafta sonra, Taksim Polis Merkezinde benzer bir uygulama yaşandı. Tiyatro eğitmeni ve Mor Çatı gönüllüsü bir kadın, 11 Şubat Cuma günü taciz edici aramaya maruz kaldı. Mor Çatı gönüllüsü, telefonla konuşurken kolundan çekerek “kimlik kontrolü” yapmak isteyen polise, telefon konuşmasını tamamlamak için “bir dakika” dedi. Böyle deyince karşısındaki polisin hakaretlerine maruz kaldı, polisten şikayetçi olmak için Taksim Polis Merkezine gittiğinde, müşteki olduğu halde şikayet için ifadesi alınmadı. “Şüpheli” de sayılmadı, sözde gözaltına da alınmadı, ama çırılçıplak soyularak üst araması yapıldı. Narkotik arama gerekçesi komik; birçok olayda görüldüğü üzere, şikayeti bastırmak için uygulanan bahane niteliğinde. Bu olayda da, taciz edici, onur kırıcı aramaya maruz kalan kadın, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.Kadından Soru(n)lu Bakan da, Meclis Fırsat Eşitliği Komisyonu da sessiz kaldı.

Failler cezalandırılmıyor

Muhalif politik kadınlara, gözaltında taciz ve tecavüz dahil cinsel saldırı geleneği yeni değil. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosunun Nisan 2010 raporuna göre, başvuruların 260’ında mağdur kadınların gözaltına alınma nedeni olarak siyasi veya savaş kaynaklı nedenler rol oynamış. Ancak, yeni olan, bunu yapan polislerin Başbakan tarafından “ileri demokrasi” kahramanı ilan edilip savunulması.

Aynı rapora göre; Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosuna yapılan 323 başvurudan 75’ini tecavüz vakası oluşturuyor, cinsel taciz başvuru sayısı ise 248. Taciz veya tecavüz başvurularının 13’ünde, Taksim Polis Merkezindeki gibi gözaltı kaydı yapılmamış, ancak, fiili bir gözaltı durumu mevcut.

Gözaltında taciz ve tecavüze maruz kalan kadınların yaş aralığı 10-67 arasında. Bu veri gösteriyor ki, taciz ve tecavüze uğramanın yaşı yok. Mağdurların 240’ı Kürt, 75’i Türk, 8’i ise yabancı uyruklu. Faillere gelince, 236’sı polis, 88’i jandarma veya asker, 15 özel tim, 43 infaz koruma memuru, 4 itirafçı, 24 adli tutuklu yer alıyor.

Suç duyurusu nedeniyle, 49 mağdur kadın tekrar gözaltı ve işkenceye maruz kaldı, 41 mağdura karşı dava açıldı ve 2 kişiye de kaldığı cezaevinde disiplin soruşturması açıldı. Saldırıya uğrayan kadın, şikayet ettiği için ikinci kez cezalandırılıyor. Failler ise cezalandırılmıyor. Türkiye mahkemelerinde sonuçlanan 8 davadan sadece birinde, mahkumiyet kararı çıkmış.

Gözaltında cinsel saldırı, kadının politik ve cinsiyet kimliğine örgütlü devlet saldırısı. Bunun karşısında durmak, AKP’nin bu “pozitif ayrımcılığını” reddetmek, eşitlik-özgürlük mücadelemizi yükseltmek için örgütlülük ve dayanışmayı büyütelim…

ÖNCEKİ HABER

Şiir yıllığı değil Asiltürk yıllığı

SONRAKİ HABER

Dağlar ve kentler: M. Ali Doğan ömrümüzü çiziyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa