4 Şubat 2011 00:00

Memleketten Kürtçe manzaraları


KÜRTÇE’nin mahkemelerde, cezaevlerinde, kamuda kullanımına ilişkin tartışmalar sürerken, bu konudaki kafa karışıklığı ve çelişkili uygulamalar da sürüyor. Bazı mahkemeler, Kürtçe savunmaya izin verirken, bazıları vermiyor. Kürtçenin konuşulması yasak değil denmesine rağmen, cezaevlerinde Kürtçe konuşanlar hücre cezaları alıyor. Çok dilli belediyecilik uygulaması yüzünden görevinden alınan belediye başkanları aynı konuya ilişkin yargılandıkları davalardan beraat başka bir mahkeme de beraat ediyor. Kürtçe propaganda serbest deniliyor ama Kürtçe parti tabelaları polis zoruyla sökülüyor.
Yaşananlar ortaya tarajikomik bir o kadar da düşündürücü tablolar çıkartıyor. Birkaç gün içinde yaşanan ve ‘nasıl yani’ dedirten bir çok gelişme devletin Kürtçe karşısındaki samimiyetsiz, baskıcı tutumunu da gözler önüne seriyor.


Demirbaş: Kürt siyasetçilerin davası için de emsal
DANIŞTAY tarafından ‘Çok dilli belediyecilik’ hizmeti verdiği için görevden alınan ve hakkında ‘Görevi kötüye kullanmak’ suçlaması ile dava açılan Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, davanın beraat ile sonuçlanmasını zafer olarak nitelendirdi. Demirbaş, “Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının yargılandığı davada yaşanan sıkıntının aşılması için önemli bir karardır” dedi.
Danıştay tarafından 2007 yılında ‘Çok dilli belediyecilik’ hizmeti verdiği için görevinden alınan Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile bu karara imza atan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Sur Belediye Meclis üyelerinin de aralarında bulunduğu 21 kişi hakkında açılan dava, 4 yıl sonra beraat ile sonuçlandı. Dava sonucunun ne kadar haklı olduklarının ispatı olduğunu ifade eden Abdullah Demirbaş, hükümetin dayattığı ‘Tek dil, tek millet’ anlayışı ve zihniyetinin doğru olmadığının dava ile birlikte tescillendiğini belirtti. Bunun Türkiye demokrasisi için çok önemli bir karar olduğuna işaret eden Demirbaş, kendisi hakkında 2007’de verilen görevden alma kararının ‘Yargısız infaz’ olduğunun ve hükümetin bu konuda suç işlediğinin de mahkeme kararıyla kanıtlanmış olduğunu dile getirdi. Kararı, Türkiye halkları için, demokrasi, özgürlük ve barış adına önemli bulduğunu söyleyen Demirbaş, “Türkiye’nin toplumsal gerçekliğinin çok dilli, çok kültürlü ve çok kimlikli olduğu, bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu tarihi bir kazanımdır. Artık Türkiye’de kamusal alanda Türkçe dışında dillerde de hizmet verilebileceği tescil edilmiş oldu. Yani adalette, eğitimde, sağlıkta ve benzeri diğer alanların tümünde alınacak kararların önü açılmıştır. Bu Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının yargılandığı davada yaşanan sıkıntının aşılması için de önemli bir karardır” dedi. (Diyarbakır/DİHA)


Mahkemenin dili dolaştı!
MAHKEMELERİN Kürtçe ‘takıntısı’ devam ederken, Kürtçe konuşulmasına izin verilen davalarda da Kürtçenin tutanaklara geçiriliş biçimi trajikomik durumlar ortaya çıkartıyor.
Diyarbakır Seyrantepe semtinde polis otobüsüne yapılan saldırının failleri olduğu ileri sürülen 12 kişi hakkında açılan davanın görüldüğü duruşmada mahkeme heyeti sanıkların Kürtçe ifade vermesi üzerine tutanaklara, ‘Mahkemenin anlamadığı bir dilden Kürtçe olarak konuştu’ şeklinde geçti.
Diyarbakır Seyrantepe semtinde 8 Ekim 2008 tarihinde polis otobüsüne yapılan ve 4 polis ve bir teknik elemanın ölümü, 18 polisin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının failleri olduğu ileri sürülen 6 kişi ile bunlara yardım ettiği iddia edilen 6 kişi hakkında açılan davanın duruşmasına Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmaya, Tutuklu Sanıklar Neytullah Bayram, Murat Yildeniz, Halis Yildeniz ve Tutuksuz Sanık Mevlüt Özbey ile sanıkların avukatları katıldı. Duruşmada söz alan sanıklar, savunmalarını Kürtçe yaptı. Tutuklu sanıklarının avukatları Kürtçe yapılan savunmayı tercüme edebileceklerini söyledi. Ancak avukatların bu talebi mahkeme tarafından reddedildi. Kürtçe konuşan sanıkların ifadeleri tutanaklara ‘Mahkemenin anlamadığı bir dilden Kürtçe olarak konuştu’ şeklinde geçildi. Mahkeme heyetinin ‘Diyeceğiniz başka bir şey var mı’ diye sorması üzerine sanıklar ‘tune ye (yoktur)’ yanıtını verdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti Av. Serhat Eren’e sanıkların ne söylediklerini sordu. Eren de, ‘Diyecek bir şeyleri yok’ diye tercüme etti. Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 24 mart 2011’e erteledi. (DİYARBAKIR)


Kürtçe konuşmaya hücre cezası
VAN F Tipi Cezaevinde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK’li tutukluya “A Takımı” denilen ekip tarafından müdahale edildi, tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi.
Van F Tipi Cezaevinde PKK davasından tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, “Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince cezaevinde özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik” dedi.Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (VAN)


ŞIRNAK’TA KÜRTÇEYE GEÇİT YOK!
BDP İdil İlçe Örgütünün Türkçe tabelanın yanına astığı Kürtçe tabela savcılık kararı ile polisler tarafından indirildi. İdil Cumhuriyet Savcılığının ‘Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle “Partiya Aştî û Demokrasiyê Rêxistina Navçeya Hezexê” yazılı tabelaya ilişkin aldığı karar doğrultusunda polisler, BDP İdil İlçe Örgütü binasında bulunan Kürtçe yazılı tabelayı indirdi. Tabela polis aracına konularak İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. (ŞIRNAK)


Evrensel'i Takip Et