5 Şubat 2011 00:00
KUŞATILAN ÇEVREMİZ
Canlar veriliyor gözümüzün önünde, emekçiler can veriyor. Gazetemizde hemen her gün iş cinayeti haberlerini okuyorsunuz. Bu iş cinayetlerinde daha çok inşaat ve maden işçilerini yitiriyoruz, en riskli sektörler bunlar olsa dahi başka sektörlerde de iş cinayetleri yaşanıyor.
Ankara OSTİMdeki bir fabrikada önceki gün bir patlama oldu, fabrika binası çöktü, 7 emekçi can verdi ve onlarca emekçi yaralandı. Devletin büyük adamları, çöken binanın enkazı önünde derin açıklamalar yaptılar. Belediye Başkanı Melih Gökçek de, işin aslını astarını öğrenmeden, patlamanın işçilerin yanlış bir uygulamasından kaynaklanabileceğini söyledi, yani işçileri suçladı.
OSTİMdeki patlamanın olduğu akşam, oraya komşu olan bir oto sanayi sitesinde başka bir patlama daha oldu, o patlamada da 10 emekçi öldü, yine onlarcası yaralandı. Şu saatlerde kaç işçinin daha can vereceği belli değil, çünkü kurtarılamayan işçiler var. Bu patlamanın olduğu oto sanayi sitesine, eskimiş aracım nedeniyle sıkça giderim, işçilerle sohbet ederim. Oralarda çalışanlar asgari ücretin de altında çalışırlar, aldıkları bahşişle geçinirler, sigortasız ve sendikasızdırlar. Onlar için yemek, yol ücreti ve diğer sosyal haklar erişilmesi imkansız mesafededir, onlar için sosyal hak kavramı çok ama çok uzaklardadır. Sanayi sitesi emekçilerinin çoğu çocuk yaşta, yani 12-13 yaşlarında oralara girerler. Kimisi eşin dostun, kimisi de hiç tanımadığı kişilerin işyerlerinde işbaşı yaparlar, usta ve patronlarından dayak yiyerek ustalaşırlar ve tatil gibi kavramlara hiç bulaşmadan yıllarca çalışırlar. İşin garibi, onları çalıştıranların çoğunun da onlardan farkı yoktur, patronları bile el emekçisidir. İşyeri sahibiyle çalışanı aynı kaptan öğle yemeği yerler, işyeri sahibi de çıraklıktan gelmiştir, ne çalışanın ne de işyeri sahibinin doğru dürüst bir sosyal güvencesi bulunmaz.
Bu sanayi sitelerine gittiğinizde, işyerlerinin çoğunda gerici gazeteleri görürsünüz. Birtakım adamlar sabahları buralara ücretsiz gazete servisi yaparlar. İşçiden bahsetmeyen, işçiyi anlatmayan gazetelerdir bunlar. İşçilere kendi gazeteleri Evrenseli getirince sevinirler, merakla ama etrafa belli etmeden okurlar. Günlük gazete alamazlar, çünkü gazeteye verecek paraları yoktur.
Büyük patron, küçük patron demeden bu işçilerin her biri patron zulmü altında kıvranıyor. İşçi sağlığı ve güvenliği, çalışma koşulları, her şey ama her şey, patronun iki dudağı arasından çıkacak talimata bakıyor. Berbat çalışma koşullarını denetleyip düzeltecek herhangi bir mekanizma da bulunmadığına göre işçinin örgütlenip kendisini korumaktan başka çaresi yok. Emeğin can pazarına döndüğü noktada, baş kaldıran işçinin önünde boyutu ne olursa olsun hiçbir patron duramaz; ama o emekçileri buna inandırmamız gerekiyor.
İşçiler enkaz altında parçalanıyor, işçiler cayır cayır yanıyor, yüreklerimizde yangın var!..
ERTUĞRUL ÜNLÜTÜRK
Evrensel'i Takip Et