6 Şubat 2011 00:00

‘Ölüm işçiler için kader değildir’


Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Ankara Tabip Odası (ATO) OSTİM’de yaşanan patlamaları, “kaza değil iş cinayeti” olarak değerlendirdi. Hekimler sorumluların önlemleri almayan patronlar ve denetlemeyi sağlamayan siyasi iktidar olduğunu vurguladılar.
TTB’de dün yapılan basın toplantısında konuşan TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Arif Müezzinoğlu, yetkililerin olayın gerçek nedenlerine değinmeyen açıklamalarına tepki göstererek, “Ne ölen işçilerin gerçek sayısı ve kimlikleri, ne patlamaların yaşandığı işyerlerinin ruhsatlarının olup olmadığı, kaç işçi çalıştığı, işyerlerinde görevli işyeri hekimi ve işyeri güvenliği uzmanı bulunup bulunmadığını açıkladılar” dedi.
‘ACILARA BİLE HÜRMETLERİ YOK’
Patlamaların ardından devlet yetkililerinin, ölenlerin yakınlarının acılarına bile hürmet etmeden kazaları ve sorumluları savunmaya çalıştığını belirten Müezzinoğlu, “OSTİM gözbebeğimizdir” ve “Buradaki modern gelişmeyi gölgeleyemeyiz” gibi açıklamalarına tepki gösterdi. OSTİM’de patlamaların yaşandığı işyeri gibi yüzlercesinin varlığına dikkat çeken Müezzinoğlu, binlerce işçinin hiçbir işyeri güvenliği alınmayan koşullarda, mevcut tehlikeler konusunda bilgilendirilmeden, sigortasız ve güvencesiz istihdam edildiğinin altını çizdi. Müezzinoğlu, çalışanların işlem yaptıkları malzemenin ne olduğunu ve kendi sağlıklarını nasıl etkilediğini bilmeden çalıştığına da dikkat çekti. Müezzinoğlu, “Çocuk denecek yaşlarda çalışan, okullara gitmek yerine ölüme giden bu insanların hayatı büyük paralarla alınan iş tezgahları kadar bile değerli değil midir” diye sordu.
‘GÖREV HÜKÜMETİN’
İş Kanunu’na göre yasa ve yönetmeliklerin, Bakanlar Kurulu ve ilgili Bakanlıkların sorumluluğunda olduğuna dikkat çeken Müezzinoğlu, var olan mevzuatın uygulanması halinde böyle kazaların yaşanmayacağını, yaşansa bile sorumluların kolayca belirlenebileceğini söyledi. 50’nin altında işçi çalıştıran işyerlerini kapsayacak ve çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini tanımlayacak yeni yasanın yedi yıldır çıkarılmadığını hatırlatan Müezzinoğlu, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini maliyet artırıcı gereksiz harcamalar olarak gören, işçileri sağlıksız ve güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlayan patronlardır” dedi. Müezzinoğlu, siyasi iktidarın da çalışanların sağlık ve güvenliğini geliştirmek yerine iş güvenliği alanını piyasaya açarak sermayeye yeni bir rant alanı açmak için çalıştığını söyledi.
‘ÇALIŞANLARIN KAYITLARINI BİLE TUTMAYI BECEREMEMİŞLER’
TTB Genel Sekreteri Feride Aksu Tanık ise, emek örgütlerinin protestolarının şiddetle engellenmeye çalışıldığı ancak meydana gelen kazaların işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarına ilişkin taleplerinde ne kadar haklı olduklarını gösterdiğini söyledi. Giderek daha fazla güvencesiz ve sigortasız çalıştırılmanın yaygınlaşacağı bir sürece girildiğine dikkat çeken Tanık, yeni oluşturulan özel istihdam bürolarıyla insan emeğinin ihalelerle satışa çıkarılıp, insan emeği piyasası kurulmak istendiğini vurguladı.
TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Osman Öztürk de “kendi hakları için mücadele eden emekçileri gaz bombalarıyla dağıtmaya çalışmayı marifetmiş gibi görenler OSTİM’de çalışanların kayıtlarını tutmayı bile becerememişler” dedi. Patlamaların yaşandığı işyerlerinde ne kadar işçi çalıştığı ve kaç işçinin kayıp olduğuna ilişkin çelişkili açıklamaların varlığına da dikkat çeken Öztürk, 50’nin üzerinde işçi çalıştıran işyerlerinde işyeri hekimi ve uzman bulundurulması zorunluluğuna rağmen kendi kayıtlarında patlama yaşanan işyerlerinde herhangi bir hekimin çalıştığının gözükmediğini söyledi.
(Ankara/EVRENSEL)


‘İş cinayetleri son bulmalıdır’
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ramis Muslu, yaptığı yazılı basın açıklaması ile Ankara OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgelerinde meydana gelen 2 ayrı patlamada 17 kişinin hayatını kaybetmesi ve onlarca kişinin yaralanmasından büyük üzüntü duyduklarını belirtti.
İş sağlığı ve güvenliği önlemleri yeterince alınmadan, tedbirsizlik ve ihmal nedeniyle meydana gelen iş kazalarına Ostim ve İvedik’teki kazaların da eklendiğinin altını çizen Muslu, “Kazaların meydana geliş şekilleri dikkate alındığında yaşananlara iş cinayeti demek daha doğru olacaktır. Kazalar, iş güvencesinden yoksun, sendikasız, kuralsız ve denetimsiz çalışmanın sonucudur” dedi.
Türkiye’nin ölümlü iş kazalarında dünyada ve Avrupa’da ilk üçte yer almasının düşündürücü olduğunu belirten Muslu, “Bu gerçeğe rağmen, ne yazık ki ülkemizde sendikasız, iş güvencesiz çalıştırma, taşeronlaşma gibi uygulamalar her geçen gün yaygınlaştırılmaktadır. Torba yasayla bu çalışma şekli yasal zemine taşınmak istenmekte, kuralsız, güvencesiz, denetimsiz bir çalışma hayatı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bizler, iş kazalarının en derin acılarını yaşamış olan GMİS olarak, hiç zaman kaybedilmeden iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksiksiz yerine getirilmesini sağlayacak örgütlü bir çalışma hayatı için düzenlemeler yapılmasını ve iş cinayetlerinin artık son bulmasını istiyoruz” dedi.


‘YANLIŞLARDAN DÖNÜLMEZSE İŞ CİNAYETLERİ SÜRER
Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, Davutpaşa, Tuzla, Kemalpaşa, Dursunbey, OSTİM’deki yaşananların “kaza” değil, “iş cinayetleri” olduğunu belirterek, “Mevcut mevzuat ve yanlışlardan dönülmedikçe, benzer olayların süreceği” uyarısı yaptı.
Çakar dün yaptığı yazılı açıklamada, Odalarının Üyesi Dilek Gürer’in de aralarında yer aldığı 18 çalışanın ölümüne ve onlarca kişinin yaralanmasına yol açan patlamalarla ilgili, kendilerinin de içinde yer aldığı teknik bilirkişi heyetinin çalışmalarının sürdüğüne vurgu yaptı.
‘YETERLİ DENETİM HÂL YOK’
Makine Mühendisleri Odası olarak, başta OSTİM olmak üzere son yıllarda meydana gelen bu “iş cinayetleri”nin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması ve yeterli denetimlerin yapılmamasından kaynaklandığına ilişkin uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Çakar, fakat iktidarın bildiğini yapmaya devam ettiğini dile getirdi.
Çakar, son çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle 50’den az işçi çalıştıran iş yerlerinin İşletme Belgesi alması zorunluluğu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının (ÇSGB) iş yerlerine yönelik denetimi ve yol göstericiliğinin yok edildiğinin altını çizdi. Denetimlerin yetersizliğinin altını çizen Çakar, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri Türkiye’deki sanayi işletmelerinin ancak yüzde 1.6’sında geçerli olduğuna vurgu yaptı.
‘KAYIT DIŞI TEŞVİK EDİLİYOR’
Sayıları 700-800 civarında olan iş müfettişlerinin çok yetersiz olduğunu, çalışma yaşamıyla ilgili mevzuatın yalnızca “sanayi ve ticaret” işlerini kapsadığını, tarım, hizmet sektörlerinin bir bölümü ile KOBİ’lerin çok büyük bir bölümünün kapsam dışında bırakıldığını kaydeden Çakar, “10 milyon kişiyi bulan kayıt dışı istihdamı teşvik eder tarzda bir ‘İş sağlığı ve güvenliği’ politikası söz konusudur” dedi.
Ostim’deki patlamanın olduğu mahallelerdeki bazı iş yerlerinin işletme belgesinin bulunmaması, ikinci patlamanın meydana geldiği atölyede tiner ve boya imalatı, kaçak mazot imalatı vb. yapılmasına karşın torna ruhsatı bulunması gibi verilere vurgu yapan Çakar, “Denetim sorununun yakıcılığına” işaret etti.
‘MESLEK ODALARI DENETİM YAPMALI’
Kâr güdüsüyle hareket edildiği için ilk tasarruf edilen konunun periyodik denetimler olduğunu vurgulayan Çakar, bu tip yoğun risk barındıran işletmeler kamu kurum ve kuruluşlarının, ilgili meslek odaları tarafından mutlaka denetime tabi tutulması gerektiği dile getirdi. Çakar, “Ucuz iş gücü ve ucuz maliyete dayalı esnek, güvencesiz çalışmanın artması, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, denetimlerin yetersizliği ve/veya yokluğu giderilmediği; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, sendikalar ve üniversitelerin görüşleri kamu ve özel sektörce gözetilmediği müddetçe ne yazık ki benzeri olaylar sürecektir” dedi. (Ankara/EVRENSEL)


Evrensel'i Takip Et