10 Şubat 2011 00:00

HAYATIN İÇİNDEN


Sanat insanla başlar. 50 bin yıllık insanlık tarihinin her döneminde var olmuştur. Yaşanan dönemin yaşam biçimi, yaşam felsefesi, üretilen sanatın biçimini değiştirmiş, taş devrinde sanat duvarlara kazınan şekil, yaşadığımız çağda gökyüzüne uzanan bedenler gibi farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır.
Sanat, duygusu ve düşünme becerisi olan insanoğlu için, duygusal ve düşünsel etkileme gücüne sahiptir.
“Güzel” tanımı ise kişinin aldığı eğitimle, şekillenen düşünce yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Bir sanat eseri öncelikle insanın düşünce yapısında dürtüler yaratır. Sanat eseri kendi içerisinde çirkin şeyler taşıyor olsa bile bütün olarak güzeldir, çünkü düşünen ve yetenekli insanların olmayanı üretme becerisinin bir sonucudur.
Kant’a göre, güzel sanatı ancak deha yaratabilir. Hegel, sanattaki güzelliğin doğadaki güzellikten üstün olduğunu savıunur. Marks’a göre sanat, yaşamı insanileştiren bir olgudur. Araştırıcı, yaratıcı, çok yönlü tümel insana ulaşma çabası içinde sanatlar gelişebilir.
Croce sanatta güzelliğin yerine anlatımı öne çıkarır. Ona göre sanat, sezginin ve anlatımın birliğidir. Bireysel ve teorik bir etkinliktir. Doğa, sanatçının yorumu ile güzel olabilir.
Genel olarak tüm düşünürlerin ortak tanımında sanat, deha düzeyindeki zekanın, var olana karşı tepkisinin, tutarlı bir bütünlük içerisinde somutlaştığı bir alandır. Sanatçı, zekası ve sezgileriyle çağının önünde giden insan olduğu için, gerçek sanatın anlayanı azdır. Onu anlamak için çaba gerekir.
Şimdi bizdeki durum ne?
Sanat ucubedir.
İlk öğretimde sanata yer yoktur. Resim dersi mecburi ders olmaktan çıkartılabilir. Çünkü sanat insana düşünme becerisi kazandırır ve düşünen insan en tehlikeli insandır(?). Zaten insanların düşünmesine de gerek yoktur. Bir veya bir kaç seçilmiş insan kendilerine tüm insanlar adına düşünme görevini vermişlerdir. Diğer düşünenler ve karşı görüş üretenler de olsa olsa vefasızlar olabilir.
Bu zevat için heykel zaten tarihten gelen saplantılarla başlı başına sorundur. Bir kere çıplaktır. Giyinik olsa bile orası burası görünüp bastırılamayan duyguların daha da azgınlaşmasına (!) sebep olabilir. Yok sadece bir kafadan ibaretse bu sefer tapınılma tehlikesi söz konusudur. Yıkılmalıdır.
Bizde adettir. Becermediğimiz şeyi kötüleyip, kökten kaldırmayı severiz. “Kapatacaksın okulları” diyen Milli Eğitim Bakanları bu kafaların ürünüdür.
Programa beden eğitimi dersi koyarız. Sonra matematik ve fizik dersleri arasına bir saat beden eğitimi yerleştirip öğrencileri sandıktan atlatıp hasta ederiz. Sonra çocuklarımıza acıyıp dersdi toptan kaldırır, sorunu kökünden çözeriz. Bunca yıl beden eğitimi alan öğrenci futbol dışında hiç bir sporun kurallarını bilmez. Yıllarca müzik dersi alıp en azından ulusal marşını doğru okuyamayan başka bir topluluk var mıdır bilmiyorum.
Sanat üretmek zordur. Evrim savaşında daha önde gidenlerin becerisidir sanat. Arkadan gelenler de önce anlama mücadelesiyle evrimin bir yerlerinden yakalamalıdır insanlığı.
Ne demişti Kant?
Sanatı ancak dahiler yaratabilir.
Ve cahiller yıkar.
ARİF NACAROĞLU

Evrensel'i Takip Et