15 Şubat 2011 00:00

Mısır halkı geri çekilmiyor


Mısır’da 18 gün süren isyanın ardından, gösterilerin kalbinin attığı başkent Kahire’deki Tahrir Meydanı dün sabah saatlerinde boşaldı. Ancak bu durum fazla sürmedi. Akşam saatlerinde, yeni askeri yönetimden daha yüksek ücret ve daha iyi yaşam koşulları talep eden işçi ve emekçiler Tahrir Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Bankacılık, ulaştırma ve turizm sektörlerinde çalışan çok sayıda işçi ise eyleme başladı. Mısır’da bankalar dün gösteriler yüzünden açılmadı.
Daha önce göstericilere karşı güç kullanmakla suçlanan bazı polis yetkilileri de, kendilerinin “günah keçisi” ilan edildiğini söyleyip, göstericilerle birlikte hareket etti.
Mısır’da yönetimi ele alan Yüksek Askeri Konsey ise bir bildiri yayımlayarak, grevlerin sona ermesini ve günlük yaşamın bir nebze de olsa normale dönmesini istedi.
Mısır’da 18 gün süren gösterilerin ardından Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek cuma günü görevden ayrıldığını açıklamıştı. Yönetimi ele alan Yüksek Askeri Konsey önceki gün meclisin lağvedildiğini ve anayasanın askıya alındığını duyurmuş, yaşamın normale dönmesi çağrısında bulunmuştu.
ZAFER YÜRÜYÜŞÜ
18 Şubat Cuma günü içinse “zafer yürüyüşü” çağrısı yapıldı. Ayrıca, her hafta cuma namazından sonra yapılacak gösterilerle de seçimlere kadar geçiş süreci kontrol altında tutulacak.
GREVLER SÜRÜYOR
Bu arada, Mısır’ın en önemli gelir kapısı turizm sektörünün çalışanları, ücretlerine zam yapılması için piramitlerin önünde oturma eylemi yapıyor. Kahire’de toplanan kamu emekçileri daha iyi ücret talebiyle protesto gösterisi düzenledi.
Tahrir meydanındaki eyleme, devlet televizyonu ve radyosu, toplu taşıma araçları, Gençlik ve Spor Organizasyonu çalışanları katıldı.
Ambulans hizmetlerinde görevli hemşire, sağlık teknisyeni ve şoförler de maaşlarına yapılan yüzde 15’lik zammın az olduğu gerekçesiyle protesto gösterisi yaptı. Gösteriler sırasında, ambulanslarıyla konvoy oluşturan şoförler, bir an önce maaşlarına yeterli zammın yapılmasını talep ettiler.
Kahire’deki çeşitli mahkemelerin önünde toplanan adliye çalışanları, geçici hükümetten maaşlarına zam yapılmasını istedi. Adliye çalışanlarının eylemi sırasında mahkemelerdeki işlemlerin durduğu öğrenildi. Özel sektörde çalışan yüzlerce işçi de asgari ücretlerin arttırılması için gösteri düzenledi.
Mısır Gazeteciler Sendikası önünde toplanan resmi devlet ajansı MENA ile yarı resmi nitelikteki gazetelerde çalışan onlarca gazeteci, maaşlarının çok düşük olması ve çalışma şartlarının ağırlığından dolayı protesto eylemi düzenledi. Mısır Başbakanı Ahmet Şefik, işçi, memur, emekli ve asker maaşlarına yüzde 15 oranında zam yaptığını, zamlı maaşların nisan ayından itibaren çalışanlara ödeneceğini açıklamıştı.(DIŞ HABERLER)


ABD: ORDUYLA İLİŞKİMİZ DEĞİŞMEDİ
ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Michael G. Mullen, “Mısır ordusuyla ilişkilerinin değişmediğini” söyledi.
İsrail Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Gabi Aşkenazi’nin görevinin sona ermesi ve yerine atanan Tümgeneral Beni Gantz’ın göreve başlaması nedeniyle düzenlenen devir-teslim törenine katılan ABD Genelkurmay Başkanı Mullen, Mısır’daki son olaylara değinirken, “ülkesinin Mısır ordusu yönetimi ile ilişkilerinde herhangi bir değişiklik olmadığını” belirtti ve “dostlukların sürdürülmesi, böyle zor zamanlarda çok önemli” dedi.


Türkiye Mısır’a benzemeye başlıyor
TUNUS ve Mısır’daki halk isyanlarının ardından Türkiye’nin bu ülkeler için “model olup olmadığı tartışılırken, İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesinin eski İstanbul muhabiri Robert Tait, aksi yönde bir değerlendirmede bulundu. Tait yazısında “Genel kanıya göre, Türkiye büyük çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak, Avrupa Birliği’ne üyelik kararlılığını vurgulayan demokratik olarak seçilmiş bir hükümet öncülüğünde birkaç yıl içinde askeri egemenlikten sivil yönetime geçmeyi başarmış bir ülke” dedi ve ekledi: “Eğer Mısır, otoriter bir yönetimden demokrasiye hangi yoldan geçeceğini arıyorsa, bu görüşe göre, gidilecek yolun örneğini Türkiye çiziyor.”
Yazar, son 50 yıl içinde dört sivil hükümeti devirmiş olan ordunun mevcut hükümet tarafından olması gereken sınırlara geriletildiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın referandumla onaylanan anayasa değişiklikler ardından Batılı diplomatların övgüsünü kazandığına da değindikten sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yükselişini ise şöyle özetledi: “AKP’nin yükselişi, Anadolu’daki dindar ve muhafazakâr orta sınıfın yükselerek ordunun ve yargı gibi laikliğin diğer ayaklarının ekonomik tabanını zayıflatmasıyla ivme kazandı.”
Tait, yazısına İstanbul’da yaşayan ve Türkiye’de sivil asker ilişkileri ve güvenlik konularında uzman olan Gareth Jenkins’in yorumlarıyla son verdi. Jenkins’in Guardian’daki yorumda aktarılan görüşleri şöyle: “Türkiye askeri bir tür otoriter yönetimden, sivil bir otoriter yönetime geçiyor. Son yıllarda ciddi bir siyasi zulme, basın üzerinde baskıya ve insanların neyle suçlandıklarını bilmeden içeriye atıldıkları bir ortama şahit oluyoruz. Polis bir iç baskı aygıtı olarak kullanılıyor. Türkiye, Mısır’a model ülke olmaktan çok, giderek Mısır’a benzeyen bir ülke haline geliyor.”


CASTRO’DAN MISIR YORUMU: HALKIN İSYANI BASİTE İNDİRGENEMEZ
FİDEL Castro, Küba haber ajansı Prensa Latina’da yayınlanan Mısır değerlendirmesinde, “Günler öncesinden, ‘Mübarek’in şansı tükendi, artık onu Obama bile kurtaramaz” demiştim. Mübarek, halkına zulmediyor ve yağmalıyordu. Filistinlilerin düşmanı, İsrail’in suç ortağı, dünyadaki 6. nükleer güç ve NATO’nun savaşçı grubunun ortağıydı” ifadelerini kullandı.
İsrail ve Mısır arasında imzalanan anlaşmalar sonrasında, bir Arap ülkesi olan Mısır’ın “ABD’nin ikinci silah barınağı haline geldiğini” yazan Castro, “Bu kadar silah niye? Kime karşı savaşmak için? Başka bir Arap ülkesine mi? Kendi halkına karşı mı?” sorularını yöneltti. Castro, Mısır halkının, sürekli olarak hükümetinden bu sorulara yanıt vermesini beklediğini ancak “açıklamaların, Mısırlı memurlara saygı göstermeksizin, ABD hükümetinden veya gizli servis üst düzey yetkililerinden geldiğini” kaydetti.
Castro, “Mısır’daki halk devriminin, sadece en temel hakların ihlal edilmesine karşı yapıldığını düşünmek bir hata. Halklar basit bir sebepten dolayı ölüme veya baskıya meydan okumuyorlar veya geceler boyu kalıp tüm enerjileriyle protesto etmiyorlar”dedi.
Protestoların arkasında yatan sebeplerden birinin “sahtekar politikacılar ile ulusal ve uluslararası çıkar odakları tarafından ülkenin acımasızca yağmalanması olduğunu” söyleyen Castro ayrıca, “sanki dünyanın patronuymuş gibi hareket ettiğini” belirttiği ABD Başkanı Barack Obama’nın tutumunu da eleştirdi.
Fidel Castro değerlendirmesinin sonunda, “Mısır halkını ve sosyal adalet ve siyasi haklar için verdiği yiğit mücadelesini destekliyoruz. İsrail halkına karşı değiliz, Filistin halkının soykırımına karşıyız ve bağımsız bir Filistin devletinden yanayız. Savaştan yana değiliz, halklar arası barışı destekliyoruz” dedi.

Evrensel'i Takip Et