20 Şubat 2011 00:00
Bir grup AKPli vekilin imzasıyla Meclise bir kanun teklifi sunuldu. Bu teklifte, 18 yaşından küçüklere tecavüz suçunu birden çok kez işleyenler için testosteron hormonu azaltıcı tedavi yükümlülüğü getiriliyor. Teklif sahipleri, bu tedavinin toplumu ve kişiyi koruyucu nitelik taşıyacağını ileri sürüyor.
Bu teklif, dünyada ve Türkiyede yüz yılı aşkın süredir kadın hareketinin tartıştığı, temellerini ortaya koyduğu tecavüz sorununu görmezden gelerek; aptallık noktasından yeniden tartıştırmayı hedefliyor. AKPnin sık sık yaptığı gibi, kadınların kazanımlarını bir punduna getirip yok ederek başa dönülmesini hedefliyor.
Tecavüz; toplumdaki kadınlık/erkeklik rollerinin sürdürülmesinin, kadın üzerindeki erkek egemenliğinin bir aracı olan erkek şiddetinin özel bir biçimi. Tecavüz; bir cinsel dürtü, cinsel dürtünün fazlalığı, kontrol edilemezliği gibi biyolojik bir sorundan kaynaklanmıyor. Dolayısı ile failin kimyasal hadımı (kastrasyon) ile çözümlenecek bir sorun değil.
Bu ülkede, her 10 kadından 4ü cinsel şiddet dahil şiddete uğruyor. Her 5 kadından biri hayatının bir döneminde taciz ya da tecavüze uğruyor. Bu kadar yaygın bir tablonun sosyal/politik bir soruna işaret ettiği açıktır. Kimyasal hadım, sorunu sosyal politikalar çerçevesinde tartışmaktan çıkarıp, hastalık ve biyoloji çerçevesinde tartıştırmaya hizmet ediyor.
Oysa tecavüz faillerinin çoğu kadınların çok yakınında bulunan, kocası/ kayınbabası/ kardeşi, akrabası/ köylüsü/ komşusu/ iş arkadaşı/ sevgilisi gibi normal erkekler. Tecavüz faillerinin sadece çok küçük bir yüzdesi psikopati ve pedofili olarak bilinen psikiyatrik bozukluğun sonucu bu saldırıyı gerçekleştiriyor. Bunlar da zaten akıl hastalığı olarak tanımlanmış ve akıl hastaları için mevcut ceza yasasında özel tedbirler - İyileşinceye kadar bir tedavi kurumunda kalması gibi- mevcut. Ayrıca kimyasal hadımla bir korumaya ihtiyaç yok.
Öte yandan, ABDnin kimi eyaletlerinde, kimyasal hadım uygulamasına başvurulmuş. Sonuçta, tecavüz vakalarında istatistiksel bir farklılık ortaya çıkmadığı gibi, bu uygulamaya maruz kalan kişilerde geri dönüşsüz, başkaca tıbbi ve psikolojik sorunlar ortaya çıkmıştır. Bütün bu sonuçları görmezden gelerek bu tartışmayı yapmak gerçekten zaman kaybından başka bir anlama gelmiyor.
Tecavüze karşı mücadele; kadın/erkek rollerinin mevcut hiyerarşik konumunun ortadan kaldırılarak, kadının her bakımdan eşitliğinin zihnen kabul edilmesi ile başlayabilir. Bu eşitliğin gerçekleşmesi için sosyal, siyasal, hukuksal, ekonomik temelin yaratılması ve özellikle kadının şiddete karşı korunmasına hizmet edecek kamusal görevlerin yerine getirilmesiyle gerçekleştirilebilir.
ASIL SORUMLULAR
Halen tecavüzde kadının kusurunu/tahrikini arayan, kadının bedensel varlığının görünürlüğünü günah ya da yoldan çıkma sebebi sayan, kadını tecavüzcüsüne mahkum eden, Flört fahişeliktir zihniyetindeki, sevgili ve eşler arasında tecavüzün olamayacağını düşünen politik ve kültürel yaklaşım; kadının beyanını esas almayan, kadınların şikayetlerine karşı kör/sağır/dilsiz kalan idareciler, kolluk ve yargılama makamları; tecavüzün cezasız kalmasının asıl sorumluları.
Tam bu tartışmalar sırasında, İlahiyatçı Profesör Osman Çeker, tecavüzde suçun ortak, sorunun merkezinde kadının olduğu teşhisini koyarak, AKP zihniyetine tercüman oldu. Osman Çekerin dilinden dökülenler ile AKPli bakan Cemil Çiçekin yıllar önce ağzından çıkan Flört fahişeliktir incisi, Kızı kendi başına bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya diyerek Münevver Karabulut cinayetinde iz süren Başbakanın kehaneti, aynı zihniyetin farklı terennümleri.
İNSAN HAKLARINA VE TIP ETİĞİNE AYKIRI
Kimyasal hadım; insan haklarına ve tıp etiğine aykırı bir uygulamadır. Hipokrat yemini gereğince bir hekim tıbbi bilgisini ancak, hastanın iyiliği için ve onun rızası ile kullanabilir. Oysa bu yasa teklifi ile tıp bilgisi, tedavi amacıyla değil, cezalandırma amacıyla kullanılıyor. Kişinin bedensel bütünlüğüne (Hormonu da kişinin bedensel varlığına dahildir) iradesi dışında müdahale (Bu müdahale tıbbi de olabilir) insan haklarına aykırı. BM uzmanlar toplantısında bu uygulama kabul edilmemiştir.
Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesinin (CPT) belirlediği standartlar açısından source bookun tecavüzcülerle ilgili 274 Nolu paragrafında geriye dönüşü olmayan, hadım şeklinde bir tıbbi müdahalenin kabul edilemezliği belirtilmiştir. 272 Nolu paragrafta da antiandrogen (Erkeklik hormonu azaltıcı) tedavinin koşulları sıralanmıştır. Kişinin yazılı ve özgür iradesiyle onayı olmalı, kişi konuyla ilgili bilgilendirilmeli, hiç bir tutuklu bu tedaviyi kabul etme konusunda baskı altına alınmamalı, tedaviyle ilgili, kişinin onayının yanı sıra, tüm koruyucu önlemlerin açıkça yer aldığı bir yöntem geliştirilmelidir. CPT standartları uyarınca, tedaviyi gerektiren ve gerektirmeyen kriterlerin belirlenmesi, tedavi öncesinde/sırasında ve sonrasında tıbbi muayene gerekliliğinin yerine getirilmesi, tedaviye ilişkin bağımsız bilgiye başvurmayı ve tedavinin dışardan bir yetkili tarafından sürekli izlenmesi gereklidir.
*Emek Partisi Kadın Bürosu
Av. Yıldız İmrek Koluaçık*
Evrensel'i Takip Et