15 Kasım 2006 22:00
Mahalli'nin Yeni Şafak
serüveni kitap oldu
GÜNÜN YAZILARI
Hakim medya sistemi, en çok yabancılaştırma üreten yapılardan biridir. Medyanın üst katlarına doğru tırmanıp yönetim mekanizmalarına yerleştiğinizde, o medya kuruluşunun iktidarla, piyasa ile ilişkilerinin gerekleri, sizin için bir elek işlevi de görmeye başlar.
Kimi zaman sizden bizzat istenen, ama çoğu zaman da ona gerek kalmadan o konumun size hatırlattıkları şeyler, sizin iş yaparkenki gündelik reflekslerinizi belirlemeye başlar. Medya üzerine geliştirilen teorilerin birçoğunda işaret edilen bu durumun, şu içinde yaşadığımız medya dünyasında onlarca pratik örneği her gün yaşanmaktadır. Bunlardan birisi de bir kitabın doğmasına vesile oldu.
Nasıl karar verdi?
Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin "Tezkereden Tezkereye Gerçekler" başlığını taşıyan kitabı, 20 yıllık bir eski dostunun kendisine dair sözlerinden sonra yazılmasına karar verilen bir çalışma. Mahalli, İskele Yayınları'ndan çıkan kitabının girişinde şöyle diyor: "23 Şubat 2005'ten sonra Yeni Şafak'taki yazılarıma son verildiğinde birçok yayıncı, gazetedeki yazılarımı kitaplaştırmak istedi. O günkü koşullarda bu düşünce bana pek cazip gelmemişti. Çünkü kısa bir süre önce yazılmış ve henüz doğruluğu kanıtlanmamış analiz yazılarının yayınlanması pek anlamlı ve mantıklı gelmiyordu bana. Yani bu tespit ve analizlerin doğruluğunu görmek için belirli bir zaman geçmesi gerektiğine inanıyordum. Üstelik yazıları kitaplaştırdığımda, Yeni Şafak'taki yazılarıma neden son verildiğini de anlatmam gerekiyordu. Beni ise henüz bunun zamanının gelmediğine inanıyordum."
Mahalli, hemen devamında ise şöyle diyor: "3 Mayıs 2005'te ise durum değişti. Çünkü o gün gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu, Evrensel gazetesine benimle ilgili konuşmuş, gazete de konuyu birinci sayfasına taşımıştı: 'Suriye vatandaşı operasyonu mu?"
Evet, o dönemde birçok internet sitesinde Gazeteci Mahalli'nin yazılarına gazete yönetimince son verildiği belirtiliyor ve nedenleri konusunda ise dedikodu düzeyinde bilgiler çıkıyordu. ABD ve İsrail büyükelçilerinin Yeni Şafak gazetesini ziyaret ettikleri ve Mahalli'nin yazılarına son verilmesi konusunda onların taleplerinin de etkili olduğu öne sürülüyordu.
Biz de, bu iddialara açıklık getirmek için hem kişisel olarak tanıdığımız Mahalli'yi aradık, hem de Yeni Şafak gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu'nu... Okurlarımızın da hatırlayacağı gibi, Sadıkoğlu, Mahalli'nin bir yazısını gazeteye koymadığını belirtmiş ve yeni TCK nedeniyle de yazılarını yumuşatmasını istediğini söylemişti. Gazeteye sokulmayan yazının hangi yazı olduğunu sorduğumuzda ise Sadıkoğlu gergin bir ifade ile şunları söylemişti: "Bir Suriye vatandaşının, ülkenin iç işlerine karışmasına kimse izin vermez."
Haberi yapan kişi olduğum için hâlâ gün gibi hatırladığım bu diyalog ile ilgili Mahalli, Sadıkoğlu'nu aramış, o da reddetmiş. Mahalli kitabında bunu da belirtiyor ve şöyle diyor: "Oysa söylemişti. Ve birçok internet sitesi o gün Evrensel'den alıntı yaparak konuyu yeniden ele almış ve farklı yorumlar yapmıştı." (s.7) Hüsnü Mahalli'nin kitabında bu süreç bütün ayrıntıları ile yer alıyor.
Mahalli, kitabında, Cumhurbaşkanı Sezer'in, Suriye ziyareti ile ilgili olarak yazdığı ve Yeni Şafak'ta yayımlanmayan "Herkes Sezer'i bekliyor" başlıklı yazısına da yer veriyor. Yazıda, ABD ve İsrail'i rahatsız eden Sezer'in bu ziyaretinin, Türkiye-Suriye ilişkileri açısından çok önemli olduğunu dile getiriyor. Gerisi kitapta var. 623 sayfalık hacimli kitapta Mahalli'nin 1 Mart Tezkeresi ile ilgili yazılarından BOP'a kadar uzanan çeşitli konulardaki yazıları bulunuyor.
Yayınlanmayan yazılar Hüsnü Mahalli, iki yıl süreyle Yeni Şafak'ta yazdığı birçok makalenin yer aldığını belirtiyor ve şöyle diyor: "Bu makalelerden bazıları Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu'nun isteği üzerine yumuşatılmış, bazıları da çok sert olduğu için yayınlanmamıştı. İnanıyorum ki, sayıları 5-6 civarında olan bu makalelerin hangileri olduğunu siz bulacaksınız." (s.34) Mahalli'nin kitabı, giderek derinleşen ve bundan sonra uzun yıllar da gündemde kalacağa benzeyen Ortadoğu'daki işgal planlarının anlaşılması bakımından önemli. Ancak sadece bölgesel gelişmeler açısından değil, hakim medya düzeninin 20 yıllık dostluklar arasında bile nasıl gedikler açabildiğini göstermesi bakımından da dikkate değer. Sadece medya sahiplerinin ya da sözü emir sayılan paşaların değil, ABD ve İsrailli yetkililerin duyarlılıklarının da Türkiye medyasında hatırı sayılır bir etki yarattığının ipuçları bu kitapta görülecektir. Mahalli, 1 Mart Tezkeresi öncesi 20 yıllık dostu Sadıkoğlu'nun, Yeni Şafak'ta yazması için kendisinden birkaç kez ricada bulunduğunu belirtiyor. O da içinden geçilen dönemin de yarattığı etki ve motivasyon ile eski dostunu kırmıyor ve yazılarına başlıyor. Ancak, ABD ve İsrailli yetkililere karşı Yeni Şafak'ın en tacizkar üsluplu yazarı olarak öne çıkan Mahalli'nin yazıları bir süre sonra hedef aldığı kesimleri rahatsız ediyor. Ardından, ona "gel" diyen dostu, bu kez yazılarını yumuşatmasını istemeye başlıyor, ardından da malum sonuç geliyor. "Laik" medyaya karşı, "İslami" kesimin sesi olduğunu öne süren Yeni Şafak'ın, günahkarlıkta diğerlerinden hiç de geri kalmadığı bu kitapta bütün çarpıcılığı ile görülüyor.
Yayınlanmayan yazılar Hüsnü Mahalli, iki yıl süreyle Yeni Şafak'ta yazdığı birçok makalenin yer aldığını belirtiyor ve şöyle diyor: "Bu makalelerden bazıları Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu'nun isteği üzerine yumuşatılmış, bazıları da çok sert olduğu için yayınlanmamıştı. İnanıyorum ki, sayıları 5-6 civarında olan bu makalelerin hangileri olduğunu siz bulacaksınız." (s.34) Mahalli'nin kitabı, giderek derinleşen ve bundan sonra uzun yıllar da gündemde kalacağa benzeyen Ortadoğu'daki işgal planlarının anlaşılması bakımından önemli. Ancak sadece bölgesel gelişmeler açısından değil, hakim medya düzeninin 20 yıllık dostluklar arasında bile nasıl gedikler açabildiğini göstermesi bakımından da dikkate değer. Sadece medya sahiplerinin ya da sözü emir sayılan paşaların değil, ABD ve İsrailli yetkililerin duyarlılıklarının da Türkiye medyasında hatırı sayılır bir etki yarattığının ipuçları bu kitapta görülecektir. Mahalli, 1 Mart Tezkeresi öncesi 20 yıllık dostu Sadıkoğlu'nun, Yeni Şafak'ta yazması için kendisinden birkaç kez ricada bulunduğunu belirtiyor. O da içinden geçilen dönemin de yarattığı etki ve motivasyon ile eski dostunu kırmıyor ve yazılarına başlıyor. Ancak, ABD ve İsrailli yetkililere karşı Yeni Şafak'ın en tacizkar üsluplu yazarı olarak öne çıkan Mahalli'nin yazıları bir süre sonra hedef aldığı kesimleri rahatsız ediyor. Ardından, ona "gel" diyen dostu, bu kez yazılarını yumuşatmasını istemeye başlıyor, ardından da malum sonuç geliyor. "Laik" medyaya karşı, "İslami" kesimin sesi olduğunu öne süren Yeni Şafak'ın, günahkarlıkta diğerlerinden hiç de geri kalmadığı bu kitapta bütün çarpıcılığı ile görülüyor.
Evrensel'i Takip Et