28 Temmuz 2006 21:00
Bolton Lübnan'ı 'örnek' gösterdi!
ABD'nin BM nezdindeki daimi büyükelçisi John Bolton, İsrail saldırıları nedeniyle harabeye dönen Lübnan'ın, 'Ortadoğu'da demokrasi için bir örnek olabileceğini' söyledi. Amerikan Senatosu dış ilişkiler komisyonunda konuşan Bolton, "Bağımsız ve özgür Lübnan'da kalıcı bir demokrasinin tesis edilmesi için alınan gerekli önlemler sürdürülürse; bunun bölge için dikkate değer bir ilerleme olacağını düşünüyorum" dedi.
Konuşmasında, yine İran ile Suriye rejimlerini hedef alan Bolton, "Lübnan'da Irak'ta oy kullanılabiliyorsa, neden Suriye'de de kullanılmasın diyen insanların, Suriye ve İran gibi ülkelerde etkili olduğunu biliyoruz. Bu his, ABD'nin yayması gereken bir his. Lübnan için gereken koşulları; özgür ve adil parlamentonun ve bir devlet başkanının seçilmesi, dış etkilerden bağımsız işleyebilecek bir adalet ve polis" dedi.
İngiliz ikiyüzlülüğü Bu arada İsrail'e yılda 3 milyar dolarlık silah satan ABD'nin, ülkeye yönelik son sevkiyatı, İngiltere'nin tepkisine yol açtı. Fakat, aynı İngiltere, İsrail'e önümüzdeki 15 gün içinde bomba ve füze taşıyacak 2 ABD uçağına daha, transit geçiş izni vereceği bildirildi. "Sky News" televizyonunun haberine göre, geçen hafta sonu İsrail'e silah taºiyan bir ABD askeri nakliye uçagi Iskoçya'nın Prestwick Havaalanı'nda aktarma yaparken, yasal bildirim kurallarına uymadı. Uçakta CBU-28 tipi bombalarla büyük tahrip gücüne sahip "sığınak delen" bombalar bulunuyordu. Olayın basından öğrendiğini belirten İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett, "ABD'nin ciddi biçimde kural ihlali yaptığı anlaşılıyor, protesto etmeye hazırlanıyoruz" dedi. Bu gelişmelere karşın, "The Times" gazetesi, Londra'nın İsrail'e önümüzdeki 15 gün içinde bomba ve füze taşıyacak 2 ABD uçağına daha transit geçiş izni vereceğini bildirdi.
Bush'un barışı! Öte yandan tüm ateşkes çağrılarına kulak tıkayan ABD Başkanı George W. Bush, Lübnan'ın güneyindeki çatışmaya son verilmesini arzu ettiğini, ancak sadece çatışmayı erteleyecek "sahte bir barış" istemediğini söyledi. Bush, ülkesini ziyaret eden Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu ile görüşmesinin ardından, Washington'ın acil bir ateşkesten ziyade "sürdürülebilir" bir ateşkes istediğini dile getirdi. İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz ise, Lübnan ile savaşın "kaçınılmaz" olduğunu söyledi. Peretz, "Bir barış adamı olarak söylüyorum ki, kaçınılmaz bir savaşa sürüklendik. Bu bir savaş ve kazanmamız gerekir" dedi. Kara harekatlarının amacını, tampon bölge aratmak olarak niteleyen İsrail Savunma Bakanı, ''İsrail, Güney Lübnan sınırlarında bir kez daha Hizbullah bayrağının dalgalanacağı bir durumu kabul edemez" dedi.
İsrail BM askeri istemiyor Diğer yandan İsrail'in BM daimi temsilcisi Dan Gillerman, Lübnan'da geniş çaplı bir BM gücü istemediği, bölgede daha profesyonel ve iyi eğitimli güçlere ihtiyaç olduğunu açıkladı. Lübnan'da bir BM gözlem noktasının vurulmasıyla ilgili olayın soruşturulmasına BM'nin dahil olmasına bile karşı çıkan Gillerman, işi BM gözlemcilerini eleştirmeye kadar vardırdı ve, "Gözlemciler, geçici statüde olmalarına karşın 28 yıldır bölgede" dedi. Bu arada, AB, İsrail yönetiminin, Roma'daki Lübnan konferansının sonucunu "yanlış" yorumladığını bildirdi. AB dönem başkanı Finlandiya'nın Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, AB adına yaptığı açıklamada, Roma'da yapılan konferansın sonucunu, Lübnan'a yönelik saldırılarını sürdürme izni gibi algılayarak yanlış yorumda bulunduğunu iddia etti.
Hizbullah'a destek yüksek İsrail ordusunun Gazze ile Lübnan'a yönelik saldırıları sürerken, özellikle Güney Lübnan'da yaygın bir direniş gösteren Hizbullah'a olan halk desteğinin yüzde 80'lere vardığı bildirildi. İsrail'in, Lübnan'a yönelik saldırılarının, işgale karşı direnen Hizbullah'a olan desteği arttığını belirten haber kaynakları, "Hizbullah, İsrail'in yenilmez olduğu efsanesini yıkıyor" dedi. Hizbullah direnişinin, sadece Lübnan'daki Şiilerce desteklenmediğine dikkat çeken kaynaklar, "Lübnan'daki Şii, Sünni ve hatta Hıristiyanlar, Hizbullah'ın direnişine kenetlenmiş durumda" diye belirtti. Hizbullah konusunda uzman olan Lübnanlı gazeteci Emel Saad Garib, "Hizbullah, İsrail'e karşı savaşarak, geniş çerçevede ABD'nin bölgedeki çıkarlarına karşı savaştığını biliyor. Bu yüzden de, örgüte olan destek hızla artıyor" dedi. Öte yandan Amerikan New York Times gazetesi, İsrail saldırılarının ilk günlerinde Hizbullah'a uzak duran Arap kamuoyunun da, artık Hizbullah'ı desteklemeye başladığını yazdı. ABD'li gazete "Hizbullah lideri Nasrallah halk kahramanına dönüştü. Bu durum hükümetlerin açıklamalarının değişmesine yol açtı" ifadelerini kullandı.
İki haftada 600 ölü İsrail savaş makinasının, Lübnan'a yönelik 17 gündür devam eden bombardımanında ölü sayısı 600'e yükseldi. Saldırıların süreceğini açıklayan İsrail, 15 bin yedek askerini göreve çağırdı. Lübnan'da 200 kadar insanın da enkaz altında olduğu ifade edilirken, İsrail'de yaşamını yitirenlerin sayısı 51'i buldu. İsral savaş uçakları, dün sabah Güney Lübnan'da Nabatiye kasabasını hedef aldı. Saldırıda, dört katlı bir bina yerle bir olurken, Bekaa Vadisi'ne 60 ayrı saldırı düzenlendi. İsrail'in önceki gece düzenlediği saldırılarda ise, 11 sivil yaşamını yitirdi. Liman kenti Sur'un eteklerindeki köylere düzenlenen hava saldırılarında, sınır bölgesine yüzlerce top mermisinin düştüğü belirtildi. Kfar Coz, Deir Aamis ile Talusa köylerine düzenlenen saldırılarda da, biri Ürdünlü 5 kişi öldü. Bu arada Kızılhaç konvoyu, İsrail saldırıları yüzünden 30 bin kadar kişinin mahsur kaldığı bölgedeki Hıristiyan sınır köyü Rmeich'e ulaştı. Kızılhaç konvoyundan yararlanan birçok kişi köyden ayrılarak Sur kentine gitti. İsrail'in Gazze'deki saldırılarında ise, 13 yaşındaki Filistinli bir çocuk öldü. İki gün boyunca Gazze'nin kuzey ve doğusunda tanklar ile diğer zırhlı araçlarla operasyonlar düzenleyen İsrail güçleri de, dün kent dışına çekildi. Gazze kentindeki operasyonlarda, yarısı sivil 30 kişi öldürüldü. İsrail İsrail'in 28 Haziran'dan bu yana sürdürdüğü saldırılarında, bugüne dek 145 Filistinli yaşamını yitirdi.
Sayda'da yanmış bedenler
Eyüp Coşkun İsrail Lübnan'ı bombalamaya devam ediyor. Gece gündüz ayırt etmeyen bombalar, hedef de ayırt etmiyor. Hizbullah ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle evler, sivil yerleşimler, camiler, okullar, köprüler, yollar, yardım kuruluşlarının kamyonları bile bombalardan nasibini alıyor. Güney Lübnan'daki Sayda kentini görmek için yola çıkıyoruz. Kısa süre öncesine kadar Lübnan'ın en güzel sahil kentlerinden olan Sayda, Beyrut şehir merkezine yalnızca 45 km. uzaklıkta. Sayda'nın şimdiki halini görmek üzere Beyrut ile Sayda arasındaki otoyola çıkıyoruz. Çok değil, birkaç kilometre sonra, köprülerin füzelerin hedefi olduğunu görüyoruz. Otoyol geçit vermiyor. Diğer çaresizler gibi biz de dağ yollarına sapıyoruz. Yolumuz artık Dürzilerin kontrolü altındaki Şuf dağlarına doğru. Kıvrıla kıvrıla giden yolun üzerinde yüzlerce araç var. Kimi beyaz bayrak asmış, kimi yatak çarşafından kopardığı bir parçayı bağlamış aracın antenine, bu bez parçasının kendini bombalardan koruyacağı inancıyla. O kötü yolda tüm araçlar mümkün olduğunca hızlı hareket ediyor. Herkes bir an önce hedefine, yoldan daha güvenli olduğuna inandığı hedefine ulaşma çabasında. Karton parçaları üzerine elle yazılmış "Sayda", "Beyrut" yazıları, şoförlere biraz olsun yol gösteriyor, ama yine de herkes birbirine yolu soruyor.Güney Lübnan'dan Beyrut'a doğru hareket eden, toz topraktan görünmeyen arabalarda, insanların evlerinden hangi eşyalarını kurtarmaya çalıştığı görülüyor. Herkesin yüzünde aynı ifade var; korku ve endişe... Sayda yönüne gidenler ise, daha çok basın mensupları ve gitmek zorunda olduğu için bu kente ulaşmaya çalışan birkaç kişi. Aslında Beyrut'tan yarım saatte ulaşılabilen Sayda'ya yolculuğumuz dağların arasından neredeyse 3 saat sürüyor. Köprüler kocaman elekleri andırıyor bombaların açtığı çukurlar nedeniyle. Sayda'da ilk durağımız belediye binası. Binanın bahçesi insan kaynıyor. Genç yaşlı, çoluk çocuk yüzlerce insan, dağıtılan yardımları kapışıp, sığındıkları yere geri dönmeye çalışıyor. Sürekli bombardıman altındaki sınır köylerinden gelen ve kalacak yeri olmayanlar ise, kendilerine sığınabilecekleri bir ev, bir okul gösterilmesi için sabırsızlıkla bekliyor. Şehir merkezindeki Hammud hastanesi ikinci durağımız. Güney Lübnan'daki bombardımanlarda yaralananlar buraya getiriliyor. Hastanenin her katında ayrı bir feryat, ayrı bir acı, ayrı bir hüzün var. Katlarda dolaşıp yaralıları görmek yürek istiyor. Ağır yanıkları bulunan, şarapnel parçalarının derin yarıklar açtığı insanlar acı içinde kıvranıyor. Bu kadar çok hastada yanık görülmesinin nedenini hastane doktoruna soruyoruz. Aldığımız cevap ürkütücü; "Hastalarımızın yaralarında fosfor bombalarına hedef olduklarını gösteren belirtiler var. Yüzlerindeki, göğüslerindeki yaralar bunu gösteriyor."
Gazze saldırılarında kimyasal şüphesi Lübnan'a yönelik saldırılarında, kimyasal silah kullandığı ortaya çıkan İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında da bu tür silahlardan kullandığı bildirildi. Gazze'deki Filistin Ulusal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, geçen haftalarda işgal ordusunun yoğun saldırılarına maruz kalan Maghazi mülteci kampındaki ziyaretlerinin ardından yaptıkları açıklamada, "Yaşamını yitiren ya da yaralananların üzerinde ne kurşun izi ne de ölümcül bir yara var. Çoğunun bedeni garip bir şekilde yanmış. Saldırıya maruz kalan Filistinliler'e baktığınızda, kimyasalın izlerini, ısıyı ve acıyı hissediyorsunuz" diye konuştular. Mülteci kampında görev yapan Filistinli doktorlar da, "İsrail mülteci kampına yönelik saldırılarında, yeni bir silah kullanıyor. Bu tip yanma vakalarıyla daha önce karşılaşmamıştık. Yaralar çok derin ve kesilmeye eğilimli" diye belirttiler. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Filistin Sağlık Bakanlığı ise, uluslararası soruşturma talep edeceklerini belirterek, "İşgal güçlerinin yasaklı silahlar kullandığı çok açık. Gazze'ye atılan yeni bombaların, fosfor ya da salkım bombası karıştırılmış kimyasal nitelikli bir silah olduğundan şüpheleniyoruz" ifadelerini kullandı.
Sinyora'nın planı kabul edildi Lübnan hükümeti, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalara çözüm bulmak amacıyla Başbakan Fuad Sinyora'nın önerdiği barış planını kabul etti. Anlaşmanın, Bakanlar Kurulu'nda Hizbullah partisi üyesi bakanların büyük katılımıyla sağlanabildiği belirtildi. Sinyora'nın, planı, acil ateşkes dışında, şu konularda anlaşma sağlanmasını öngörüyor;Kızılhaç kanalıyla İsrailli ve Lübnanlı tutukluların değişiminin yapılması.
İsrail ordusunun, BM tarafından Lübnan ve İsrail arasında çizdiği mavi hattın gerisine çekilmesi.
BM Güvenlik Konseyinin Şebaa Çiftlikleri'nin BM idaresine bırakılması için girişim * Lübnan hükümetinin otoritesini kendi meşru askeri güçlerinin yardımıyla kendi topraklarının tamamına yayması.
Acil insani yardım ve kurtarma operasyonları yürütebilmeleri için, Güney Lübnan'da faaliyet gösteren BM'nin uluslararası kuvvetlerinin güçlendirilmesi.
BM'nin Lübnan ve İsrail arasında 1949'da imzalanan anlaşmanın uygulanması için gereken girişimde bulunması.
İnsani, sosyal ve ekonomik dramla sonuçlanan bu son derece ağır yükü kaldırabilmesine destek olmak için uluslararası toplumun Lübnan'a destek vermek için çaba göstermesi.
İngiliz ikiyüzlülüğü Bu arada İsrail'e yılda 3 milyar dolarlık silah satan ABD'nin, ülkeye yönelik son sevkiyatı, İngiltere'nin tepkisine yol açtı. Fakat, aynı İngiltere, İsrail'e önümüzdeki 15 gün içinde bomba ve füze taşıyacak 2 ABD uçağına daha, transit geçiş izni vereceği bildirildi. "Sky News" televizyonunun haberine göre, geçen hafta sonu İsrail'e silah taºiyan bir ABD askeri nakliye uçagi Iskoçya'nın Prestwick Havaalanı'nda aktarma yaparken, yasal bildirim kurallarına uymadı. Uçakta CBU-28 tipi bombalarla büyük tahrip gücüne sahip "sığınak delen" bombalar bulunuyordu. Olayın basından öğrendiğini belirten İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett, "ABD'nin ciddi biçimde kural ihlali yaptığı anlaşılıyor, protesto etmeye hazırlanıyoruz" dedi. Bu gelişmelere karşın, "The Times" gazetesi, Londra'nın İsrail'e önümüzdeki 15 gün içinde bomba ve füze taşıyacak 2 ABD uçağına daha transit geçiş izni vereceğini bildirdi.
Bush'un barışı! Öte yandan tüm ateşkes çağrılarına kulak tıkayan ABD Başkanı George W. Bush, Lübnan'ın güneyindeki çatışmaya son verilmesini arzu ettiğini, ancak sadece çatışmayı erteleyecek "sahte bir barış" istemediğini söyledi. Bush, ülkesini ziyaret eden Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu ile görüşmesinin ardından, Washington'ın acil bir ateşkesten ziyade "sürdürülebilir" bir ateşkes istediğini dile getirdi. İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz ise, Lübnan ile savaşın "kaçınılmaz" olduğunu söyledi. Peretz, "Bir barış adamı olarak söylüyorum ki, kaçınılmaz bir savaşa sürüklendik. Bu bir savaş ve kazanmamız gerekir" dedi. Kara harekatlarının amacını, tampon bölge aratmak olarak niteleyen İsrail Savunma Bakanı, ''İsrail, Güney Lübnan sınırlarında bir kez daha Hizbullah bayrağının dalgalanacağı bir durumu kabul edemez" dedi.
İsrail BM askeri istemiyor Diğer yandan İsrail'in BM daimi temsilcisi Dan Gillerman, Lübnan'da geniş çaplı bir BM gücü istemediği, bölgede daha profesyonel ve iyi eğitimli güçlere ihtiyaç olduğunu açıkladı. Lübnan'da bir BM gözlem noktasının vurulmasıyla ilgili olayın soruşturulmasına BM'nin dahil olmasına bile karşı çıkan Gillerman, işi BM gözlemcilerini eleştirmeye kadar vardırdı ve, "Gözlemciler, geçici statüde olmalarına karşın 28 yıldır bölgede" dedi. Bu arada, AB, İsrail yönetiminin, Roma'daki Lübnan konferansının sonucunu "yanlış" yorumladığını bildirdi. AB dönem başkanı Finlandiya'nın Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, AB adına yaptığı açıklamada, Roma'da yapılan konferansın sonucunu, Lübnan'a yönelik saldırılarını sürdürme izni gibi algılayarak yanlış yorumda bulunduğunu iddia etti.
Hizbullah'a destek yüksek İsrail ordusunun Gazze ile Lübnan'a yönelik saldırıları sürerken, özellikle Güney Lübnan'da yaygın bir direniş gösteren Hizbullah'a olan halk desteğinin yüzde 80'lere vardığı bildirildi. İsrail'in, Lübnan'a yönelik saldırılarının, işgale karşı direnen Hizbullah'a olan desteği arttığını belirten haber kaynakları, "Hizbullah, İsrail'in yenilmez olduğu efsanesini yıkıyor" dedi. Hizbullah direnişinin, sadece Lübnan'daki Şiilerce desteklenmediğine dikkat çeken kaynaklar, "Lübnan'daki Şii, Sünni ve hatta Hıristiyanlar, Hizbullah'ın direnişine kenetlenmiş durumda" diye belirtti. Hizbullah konusunda uzman olan Lübnanlı gazeteci Emel Saad Garib, "Hizbullah, İsrail'e karşı savaşarak, geniş çerçevede ABD'nin bölgedeki çıkarlarına karşı savaştığını biliyor. Bu yüzden de, örgüte olan destek hızla artıyor" dedi. Öte yandan Amerikan New York Times gazetesi, İsrail saldırılarının ilk günlerinde Hizbullah'a uzak duran Arap kamuoyunun da, artık Hizbullah'ı desteklemeye başladığını yazdı. ABD'li gazete "Hizbullah lideri Nasrallah halk kahramanına dönüştü. Bu durum hükümetlerin açıklamalarının değişmesine yol açtı" ifadelerini kullandı.
İki haftada 600 ölü İsrail savaş makinasının, Lübnan'a yönelik 17 gündür devam eden bombardımanında ölü sayısı 600'e yükseldi. Saldırıların süreceğini açıklayan İsrail, 15 bin yedek askerini göreve çağırdı. Lübnan'da 200 kadar insanın da enkaz altında olduğu ifade edilirken, İsrail'de yaşamını yitirenlerin sayısı 51'i buldu. İsral savaş uçakları, dün sabah Güney Lübnan'da Nabatiye kasabasını hedef aldı. Saldırıda, dört katlı bir bina yerle bir olurken, Bekaa Vadisi'ne 60 ayrı saldırı düzenlendi. İsrail'in önceki gece düzenlediği saldırılarda ise, 11 sivil yaşamını yitirdi. Liman kenti Sur'un eteklerindeki köylere düzenlenen hava saldırılarında, sınır bölgesine yüzlerce top mermisinin düştüğü belirtildi. Kfar Coz, Deir Aamis ile Talusa köylerine düzenlenen saldırılarda da, biri Ürdünlü 5 kişi öldü. Bu arada Kızılhaç konvoyu, İsrail saldırıları yüzünden 30 bin kadar kişinin mahsur kaldığı bölgedeki Hıristiyan sınır köyü Rmeich'e ulaştı. Kızılhaç konvoyundan yararlanan birçok kişi köyden ayrılarak Sur kentine gitti. İsrail'in Gazze'deki saldırılarında ise, 13 yaşındaki Filistinli bir çocuk öldü. İki gün boyunca Gazze'nin kuzey ve doğusunda tanklar ile diğer zırhlı araçlarla operasyonlar düzenleyen İsrail güçleri de, dün kent dışına çekildi. Gazze kentindeki operasyonlarda, yarısı sivil 30 kişi öldürüldü. İsrail İsrail'in 28 Haziran'dan bu yana sürdürdüğü saldırılarında, bugüne dek 145 Filistinli yaşamını yitirdi.
Sayda'da yanmış bedenler
Eyüp Coşkun İsrail Lübnan'ı bombalamaya devam ediyor. Gece gündüz ayırt etmeyen bombalar, hedef de ayırt etmiyor. Hizbullah ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle evler, sivil yerleşimler, camiler, okullar, köprüler, yollar, yardım kuruluşlarının kamyonları bile bombalardan nasibini alıyor. Güney Lübnan'daki Sayda kentini görmek için yola çıkıyoruz. Kısa süre öncesine kadar Lübnan'ın en güzel sahil kentlerinden olan Sayda, Beyrut şehir merkezine yalnızca 45 km. uzaklıkta. Sayda'nın şimdiki halini görmek üzere Beyrut ile Sayda arasındaki otoyola çıkıyoruz. Çok değil, birkaç kilometre sonra, köprülerin füzelerin hedefi olduğunu görüyoruz. Otoyol geçit vermiyor. Diğer çaresizler gibi biz de dağ yollarına sapıyoruz. Yolumuz artık Dürzilerin kontrolü altındaki Şuf dağlarına doğru. Kıvrıla kıvrıla giden yolun üzerinde yüzlerce araç var. Kimi beyaz bayrak asmış, kimi yatak çarşafından kopardığı bir parçayı bağlamış aracın antenine, bu bez parçasının kendini bombalardan koruyacağı inancıyla. O kötü yolda tüm araçlar mümkün olduğunca hızlı hareket ediyor. Herkes bir an önce hedefine, yoldan daha güvenli olduğuna inandığı hedefine ulaşma çabasında. Karton parçaları üzerine elle yazılmış "Sayda", "Beyrut" yazıları, şoförlere biraz olsun yol gösteriyor, ama yine de herkes birbirine yolu soruyor.Güney Lübnan'dan Beyrut'a doğru hareket eden, toz topraktan görünmeyen arabalarda, insanların evlerinden hangi eşyalarını kurtarmaya çalıştığı görülüyor. Herkesin yüzünde aynı ifade var; korku ve endişe... Sayda yönüne gidenler ise, daha çok basın mensupları ve gitmek zorunda olduğu için bu kente ulaşmaya çalışan birkaç kişi. Aslında Beyrut'tan yarım saatte ulaşılabilen Sayda'ya yolculuğumuz dağların arasından neredeyse 3 saat sürüyor. Köprüler kocaman elekleri andırıyor bombaların açtığı çukurlar nedeniyle. Sayda'da ilk durağımız belediye binası. Binanın bahçesi insan kaynıyor. Genç yaşlı, çoluk çocuk yüzlerce insan, dağıtılan yardımları kapışıp, sığındıkları yere geri dönmeye çalışıyor. Sürekli bombardıman altındaki sınır köylerinden gelen ve kalacak yeri olmayanlar ise, kendilerine sığınabilecekleri bir ev, bir okul gösterilmesi için sabırsızlıkla bekliyor. Şehir merkezindeki Hammud hastanesi ikinci durağımız. Güney Lübnan'daki bombardımanlarda yaralananlar buraya getiriliyor. Hastanenin her katında ayrı bir feryat, ayrı bir acı, ayrı bir hüzün var. Katlarda dolaşıp yaralıları görmek yürek istiyor. Ağır yanıkları bulunan, şarapnel parçalarının derin yarıklar açtığı insanlar acı içinde kıvranıyor. Bu kadar çok hastada yanık görülmesinin nedenini hastane doktoruna soruyoruz. Aldığımız cevap ürkütücü; "Hastalarımızın yaralarında fosfor bombalarına hedef olduklarını gösteren belirtiler var. Yüzlerindeki, göğüslerindeki yaralar bunu gösteriyor."
Gazze saldırılarında kimyasal şüphesi Lübnan'a yönelik saldırılarında, kimyasal silah kullandığı ortaya çıkan İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında da bu tür silahlardan kullandığı bildirildi. Gazze'deki Filistin Ulusal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, geçen haftalarda işgal ordusunun yoğun saldırılarına maruz kalan Maghazi mülteci kampındaki ziyaretlerinin ardından yaptıkları açıklamada, "Yaşamını yitiren ya da yaralananların üzerinde ne kurşun izi ne de ölümcül bir yara var. Çoğunun bedeni garip bir şekilde yanmış. Saldırıya maruz kalan Filistinliler'e baktığınızda, kimyasalın izlerini, ısıyı ve acıyı hissediyorsunuz" diye konuştular. Mülteci kampında görev yapan Filistinli doktorlar da, "İsrail mülteci kampına yönelik saldırılarında, yeni bir silah kullanıyor. Bu tip yanma vakalarıyla daha önce karşılaşmamıştık. Yaralar çok derin ve kesilmeye eğilimli" diye belirttiler. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Filistin Sağlık Bakanlığı ise, uluslararası soruşturma talep edeceklerini belirterek, "İşgal güçlerinin yasaklı silahlar kullandığı çok açık. Gazze'ye atılan yeni bombaların, fosfor ya da salkım bombası karıştırılmış kimyasal nitelikli bir silah olduğundan şüpheleniyoruz" ifadelerini kullandı.
Sinyora'nın planı kabul edildi Lübnan hükümeti, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalara çözüm bulmak amacıyla Başbakan Fuad Sinyora'nın önerdiği barış planını kabul etti. Anlaşmanın, Bakanlar Kurulu'nda Hizbullah partisi üyesi bakanların büyük katılımıyla sağlanabildiği belirtildi. Sinyora'nın, planı, acil ateşkes dışında, şu konularda anlaşma sağlanmasını öngörüyor;
Evrensel'i Takip Et