22 Temmuz 2006 21:00
Her adım her dakika bir felaket
Lübnan'da günlerdir süren İsrail saldırıları nedeniyle Beyrut'tan kaçan Kanada ve Avustralya vatandaşları Mersin Limanı'ndan Türkiye'ye giriş yapmaya devam ediyor. Savaş gemilerinden feribotlara taşınan ve oldukça bitkin olan savaş mağdurlarını Mersin Limanı'nda hazır bulunan sağlık ekipleri karşılıyor. İsrail'in saldırılarına lanet okuyan Kanada vatandaşları savaşın durmasını isterken en çok geride bıraktıkları yakınları için üzülüyor.
Akın sürüyor Bugünlerde Mersin Limanı son yılların en hareketli günlerini yaşıyor. Habercilerin, sağlık ekiplerinin ve otobüs firmalarının akınına uğrayan Mersin Limanı'na İsrail bombardımanından kaçan insanları taşıyan onlarca feribot yanaşıyor. Limana önceki akşam saatlerinden itibaren 7 feribot yanaştı. Avustralya ve Kanada vatandaşlarını taşıyan feribotlar geniş güvenlik önemleri içinde karşılandı. İlk olarak yaklaşık 500 Kanada vatandaşı akşam saatlerinde Türkiye'ye giriş yaptı. Feribotları limana yanaştığında sevinç çığlıkları atan Kanadalılar, sevinçlerini gazetecilere feribotlarından el sallayarak gösterdi. Feribotlarda hiçbir ihtiyacını gideremeyen ve sağlık sorunları yaşayan bazı Kanada vatandaşlarına ilk müdahale 10 ambulas ve 30'u aşkın görevliden oluşan sağlık ekibi tarafından gerçekleştirildi. Kanadalılar da daha önce gelen işgal mağdurları gibi Yüreğir Kapalı Spor Salonu'na götürüldü. İşgalden kaçanlar, burada dinlendikten sonra ülkelerine gitmeleri için Şakir Paşa Havaalanı'na bırakılıyor. Yüreğir Kapalı Spor Salonu ise aşırı yoğunluk nedeni ile hizmet veremez durumda. Yurt-Kur'un, gelenlerin konaklaması için Mersin'e yatak yolladığı bilgisi verildi. Limanda tüm bu karmaşa yaşanırken önceki akşam saatlerinde fazla mesai yaptığı için yorgun düşen Cengiz Doğan adlı personel kalp spazmı geçirdi. Doğan, Mersin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
'İşgali anlatmayın' uyarısı Pasaport kontrollerinin ardından Yüreğir'e gitmek üzere otobüslerine Kanadalı görevliler tarafından bindirilen işgal mağdurları, Lübnan'ı savaş alanına çeviren İsrail hakkında gazetecilere konuşmamaları için uyarıldıklarını anlattı. Kanadalı görevliler, demeç vermek isteyen bazı vatandaşlarını da engellemeye çalıştı. Ancak eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını geride bırakan Kanadalılar öfkelerini kamera ve mikrofonlara haykırmaktan geri durmadı.
Tüm Ortadoğu'yu istiyorlar Feribottan bitkin bir şekilde inen Mariam Ezzou da gözyaşlarını tutamayarak kötü bir yolculuk geçirdiklerini anlattı. Yakınlarını geride bıraktığını dile getiren Ezzou, diğer gemide kalan kardeşini beklerken gazetemize konuştu. Ezzo, "İsrail, Hizbullah listesini istiyor ama onlar bunu yapmayacaklar. Lübnan çok karışıktı. Ama biz şanslıydık çünkü Kanada vatandaşıydık. İsrail bugün Lübnan'ı tamamıyla katledecek. Amerika ve İsrail'in tüm dünyayı ellerinde tutmak istediğine inanıyorum. Lübnan'dan sonra Suriye, sonra İran ve sonra tüm Ortadoğu ve Arapların yönetimini ellerine geçirecekler" dedi. Ezzou, Lübnan'da gördüklerini aklından çıkaramadığını anlattı: "9 yaşındaki çocuk iki parça. Vücudunun bir kısmı yerde bir kısmı başka yerde. Bunların hesabını kim soracak?"
Arkadaşlarım ölüyor 12 yaşındaki Tony Nassif, Lübnan'ı terk etmek zorunda kalmanın üzüntüsünü duyanlardan. "Lübnan'da devam etmekte olan bir savaş var. Bombalardan sakınmak için Lübnan'dan tahliye edilmek zorunda kaldık. Orada arkadaşlarım, çocuklar ve kadınlar çok büyük felaketler yaşıyor. Daha fazla insan ölebilir ve bunun için hiçbir sebep yok" diyerek işgale son verilmesini istediğini anlatıyor.
İsrail'in acıması yok Kanada vatandaşı olan Sam Dia, İsrail'e öfkeli. "İsrail çocukları, kadınları, kundaktaki bebekleri bile öldürüyor" diyen Dia, Lübnan'dan kaçtıklarını ifade ederek botlarla insanların güvenli bir yere ulaşabilmek ve hayatlarını kurtarabilmek için Türkiye'ye sığındıklarını söyledi. Taksi şoförü Dia, "Buraya karım ve çocuğum ile geldim. Oğlum küçük bir çocuk. Lübnan'da attığımız her adım yaşadığımız her dakika bir felakete dönüştü. İsrail'in acıması yok. Masum insanları öldürüyor. İnsanları öldürmeyi ve dükkanları yağmalamayı bırakabilirler" diye konuştu.
Geri döneceğim... İsrail'in yarattığı cehennemden güvende olmak için kaçanlar henüz Türkiye yolunda bile geri dönmenin arzusunu taşıyor. Lübnan'ı ne kadar çok sevdiğini anlatan Ali Chokr, Lübnan'da şu an savaş olduğunu ancak en kısa zamanda geri dönmek istediğini söylüyor. İsrail bombardımanına yakından tanıklık eden Nicole Chuli de yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bu tam bir felaketti. Çok yakınımızda bir yere bomba atıldı. Ve hiçbir şey kalmadı. O bomba bize de düşebilirdi. Ateşkes yok. Sadece iki asker kaçırıldı, onlar bir ülkeyi yok ettiler. Bu haksızlık."
Akın sürüyor Bugünlerde Mersin Limanı son yılların en hareketli günlerini yaşıyor. Habercilerin, sağlık ekiplerinin ve otobüs firmalarının akınına uğrayan Mersin Limanı'na İsrail bombardımanından kaçan insanları taşıyan onlarca feribot yanaşıyor. Limana önceki akşam saatlerinden itibaren 7 feribot yanaştı. Avustralya ve Kanada vatandaşlarını taşıyan feribotlar geniş güvenlik önemleri içinde karşılandı. İlk olarak yaklaşık 500 Kanada vatandaşı akşam saatlerinde Türkiye'ye giriş yaptı. Feribotları limana yanaştığında sevinç çığlıkları atan Kanadalılar, sevinçlerini gazetecilere feribotlarından el sallayarak gösterdi. Feribotlarda hiçbir ihtiyacını gideremeyen ve sağlık sorunları yaşayan bazı Kanada vatandaşlarına ilk müdahale 10 ambulas ve 30'u aşkın görevliden oluşan sağlık ekibi tarafından gerçekleştirildi. Kanadalılar da daha önce gelen işgal mağdurları gibi Yüreğir Kapalı Spor Salonu'na götürüldü. İşgalden kaçanlar, burada dinlendikten sonra ülkelerine gitmeleri için Şakir Paşa Havaalanı'na bırakılıyor. Yüreğir Kapalı Spor Salonu ise aşırı yoğunluk nedeni ile hizmet veremez durumda. Yurt-Kur'un, gelenlerin konaklaması için Mersin'e yatak yolladığı bilgisi verildi. Limanda tüm bu karmaşa yaşanırken önceki akşam saatlerinde fazla mesai yaptığı için yorgun düşen Cengiz Doğan adlı personel kalp spazmı geçirdi. Doğan, Mersin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
'İşgali anlatmayın' uyarısı Pasaport kontrollerinin ardından Yüreğir'e gitmek üzere otobüslerine Kanadalı görevliler tarafından bindirilen işgal mağdurları, Lübnan'ı savaş alanına çeviren İsrail hakkında gazetecilere konuşmamaları için uyarıldıklarını anlattı. Kanadalı görevliler, demeç vermek isteyen bazı vatandaşlarını da engellemeye çalıştı. Ancak eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını geride bırakan Kanadalılar öfkelerini kamera ve mikrofonlara haykırmaktan geri durmadı.
Tüm Ortadoğu'yu istiyorlar Feribottan bitkin bir şekilde inen Mariam Ezzou da gözyaşlarını tutamayarak kötü bir yolculuk geçirdiklerini anlattı. Yakınlarını geride bıraktığını dile getiren Ezzou, diğer gemide kalan kardeşini beklerken gazetemize konuştu. Ezzo, "İsrail, Hizbullah listesini istiyor ama onlar bunu yapmayacaklar. Lübnan çok karışıktı. Ama biz şanslıydık çünkü Kanada vatandaşıydık. İsrail bugün Lübnan'ı tamamıyla katledecek. Amerika ve İsrail'in tüm dünyayı ellerinde tutmak istediğine inanıyorum. Lübnan'dan sonra Suriye, sonra İran ve sonra tüm Ortadoğu ve Arapların yönetimini ellerine geçirecekler" dedi. Ezzou, Lübnan'da gördüklerini aklından çıkaramadığını anlattı: "9 yaşındaki çocuk iki parça. Vücudunun bir kısmı yerde bir kısmı başka yerde. Bunların hesabını kim soracak?"
Arkadaşlarım ölüyor 12 yaşındaki Tony Nassif, Lübnan'ı terk etmek zorunda kalmanın üzüntüsünü duyanlardan. "Lübnan'da devam etmekte olan bir savaş var. Bombalardan sakınmak için Lübnan'dan tahliye edilmek zorunda kaldık. Orada arkadaşlarım, çocuklar ve kadınlar çok büyük felaketler yaşıyor. Daha fazla insan ölebilir ve bunun için hiçbir sebep yok" diyerek işgale son verilmesini istediğini anlatıyor.
İsrail'in acıması yok Kanada vatandaşı olan Sam Dia, İsrail'e öfkeli. "İsrail çocukları, kadınları, kundaktaki bebekleri bile öldürüyor" diyen Dia, Lübnan'dan kaçtıklarını ifade ederek botlarla insanların güvenli bir yere ulaşabilmek ve hayatlarını kurtarabilmek için Türkiye'ye sığındıklarını söyledi. Taksi şoförü Dia, "Buraya karım ve çocuğum ile geldim. Oğlum küçük bir çocuk. Lübnan'da attığımız her adım yaşadığımız her dakika bir felakete dönüştü. İsrail'in acıması yok. Masum insanları öldürüyor. İnsanları öldürmeyi ve dükkanları yağmalamayı bırakabilirler" diye konuştu.
Geri döneceğim... İsrail'in yarattığı cehennemden güvende olmak için kaçanlar henüz Türkiye yolunda bile geri dönmenin arzusunu taşıyor. Lübnan'ı ne kadar çok sevdiğini anlatan Ali Chokr, Lübnan'da şu an savaş olduğunu ancak en kısa zamanda geri dönmek istediğini söylüyor. İsrail bombardımanına yakından tanıklık eden Nicole Chuli de yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bu tam bir felaketti. Çok yakınımızda bir yere bomba atıldı. Ve hiçbir şey kalmadı. O bomba bize de düşebilirdi. Ateşkes yok. Sadece iki asker kaçırıldı, onlar bir ülkeyi yok ettiler. Bu haksızlık."
Evrensel'i Takip Et