12 Temmuz 2006 21:00
Her yedi kadından biri aile içi şiddete maruz
GÜNÜN YAZILARI
Ege Üniversitesi (EÜ) Hemşirelik Yüksek Okulu Öğretim Görevlileri Yrd. Doç. Dr. Aynur Uysal ve Doç. Dr. Ümran Sevil'in "aile içi şiddet" konusunda gerçekleştirdiği araştırma, Türkiye'de her 7 kadından birinin aile içi şiddete maruz kaldığını ortaya koydu.
Şiddetin temelinde ekonomik nedenler ve eğitimsizliğin yattığına dikkat çekilen araştırmada, kadına yönelik şiddetin önüne, ancak erkeklerin eğitim düzeylerinin arttırılmasıyla geçilebileceğine vurgu yapıldı.
Ekonomik şiddet arttıkça kadına yönelik şiddetin de arttığına dikkat çekilen araştırmada, psikiyatri hastalarının yüzde 70'inin de yine aile içi şiddet mağdurlarından oluştuğu kaydedildi.
Şiddet ve saldırganlığın özellikle gençlerde yoğun şekilde göründüğünü belirten Aynur Uysal, şiddetin her türüne fiziksel güç nedeniyle erkeklerde daha çok rastlandığını ifade etti. "Şiddet eylemi kentlerde kırsal kesime oranla daha fazla görülmekte, eğitim düzeyi düşük olan bölgelerde daha sık rastlanmaktadır" diyen Uysal, şunları belirtti: "Bencil, saldırgan, ruhsal sorunlu ve davranış bozukluğu olanlar ile alkol, uyuşturucu ve uyarıcı ilaç bağımlılarında şiddet eylemi daha fazla görülmektedir. Toplumdaki ekonomik sıkıntılar, işsizlik, kentleşme, sanayileşme ve hızlı nüfus artışı şiddeti arttırmaktadır."
'Aile içi şiddet erken evliliğe yol açıyor' Eğitim düzeyi düşük, çalışmayan, yoksul ve kalabalık ailelerde yaşayan kadınların daha ağır şiddet tiplerine maruz kaldığına dikkat çeken Uysal, şiddetin kadınlar üzerinde yarattığı etkiyi ise şöyle aktardı: "Kadınların çoğu ailelerinde şiddet ile tanışmaktadır. Şiddet ile karşı karşıya kalan kadınlar bu olaydan uzaklaşmak için erken yaşta evlenme yolunu seçmektedir. Kadınlar, kendilerini küçümsemekte ve başka şanslarının olmadığına inanmakta, suçluluk duygusu taşımaktadırlar." Şiddet uygulayanlara tüm sosyo-ekonomik gruplarda ve tüm yaş gruplarında rastlandığını kaydeden Uysal, "Bu kişiler duygusal olarak bağımlı, düşük özgüveni olan, terk edilmekten korkan, kıskanç ve diğer insanların sınırlarını anlamaktan yoksun kişilerdir. Bunlar gerçekte suçluluk hissetmemekte, şiddet içeren davranışın ailenin iyiliği için olduğuna inanmaktadır" dedi.
Ekonomik bağımlılık şiddeti kabullendiriyor Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Emre Yanıkkerem ile birlikte "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet" konulu araştırmasını kitaplaştıran EÜ Hemşirelik Yüksek Okulu Öğretim üyesi Doç. Dr. Ümran Sevil ise, İzmir'de 345 kadınla yapılan araştırmasında aile içi şiddetin yaygınlığının ortaya çıktığını vurguladı. Sevil, kadınların yüzde 8'inin bazı durumlarda "şiddeti hak ettiğini" düşündüğünü vurgulayarak, "Kadına yönelik aile içi şiddet, kavram olarak, kadının kişiliğinin erkek tarafından fiziksel güç kullanılarak ya da korkutularak yıldırılmasıdır. Ancak kadına yönelik aile içi şiddet prevelansı bazı gruplarda daha fazla görülmektedir" dedi. "Dövülen kadınlar çoğu polis, sağlık görevlileri, arkadaşlar, aile bireyleri gibi kişilerden yardım istediklerinde durumun ciddiye alınmadığını görmekte ve çaresizlik duygusuna kapılmaktadır" diyen Sevil, kadınların sosyal güvenceye sahip olmamasından dolayı kendisine yönelik şiddete zorunlu olarak ses çıkaramadığını belirtti. Sevil, kadınların yüzde 91 gibi büyük bir çoğunluğunun ekonomik destek yokluğu nedeniyle şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini aktardı. Töre cinayetlerinin halen yayın olduğuna dikkat çeken Sevil, ancak getirilen cezalar nedeniyle bu kez öldürme yönteminin değiştiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu: "Kadınlar intihara yöneltiliyor. Cezası yüksek olduğundan kadınlar öldürülmek yerine bir odaya kapatılıyor. Odaya kendini öldürmesi için fare zahiri türü öldürücü maddeler bırakılıyor. Kadın bir aydan fazla odada psikolojik baskı altında tutuluyor. Sonuçta kadın dayanamayarak intiharı seçiyor. Eğitimli kadın ise şiddete karşı çıkabiliyor. Eğitimsiz kadın ise ses çıkarmadan yaşamaya devam etmek zorunda kalıyor." Kadına yönelik şiddet uygulayan-uygulamayan bütün erkeklerin eğitilmesinin gerekli olduğunu dile getiren Sevil, şiddete uğrayan kadının ve erkeğin psikolojik destek almasının gerektiğini söyledi.
'Aile içi şiddet erken evliliğe yol açıyor' Eğitim düzeyi düşük, çalışmayan, yoksul ve kalabalık ailelerde yaşayan kadınların daha ağır şiddet tiplerine maruz kaldığına dikkat çeken Uysal, şiddetin kadınlar üzerinde yarattığı etkiyi ise şöyle aktardı: "Kadınların çoğu ailelerinde şiddet ile tanışmaktadır. Şiddet ile karşı karşıya kalan kadınlar bu olaydan uzaklaşmak için erken yaşta evlenme yolunu seçmektedir. Kadınlar, kendilerini küçümsemekte ve başka şanslarının olmadığına inanmakta, suçluluk duygusu taşımaktadırlar." Şiddet uygulayanlara tüm sosyo-ekonomik gruplarda ve tüm yaş gruplarında rastlandığını kaydeden Uysal, "Bu kişiler duygusal olarak bağımlı, düşük özgüveni olan, terk edilmekten korkan, kıskanç ve diğer insanların sınırlarını anlamaktan yoksun kişilerdir. Bunlar gerçekte suçluluk hissetmemekte, şiddet içeren davranışın ailenin iyiliği için olduğuna inanmaktadır" dedi.
Ekonomik bağımlılık şiddeti kabullendiriyor Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Emre Yanıkkerem ile birlikte "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet" konulu araştırmasını kitaplaştıran EÜ Hemşirelik Yüksek Okulu Öğretim üyesi Doç. Dr. Ümran Sevil ise, İzmir'de 345 kadınla yapılan araştırmasında aile içi şiddetin yaygınlığının ortaya çıktığını vurguladı. Sevil, kadınların yüzde 8'inin bazı durumlarda "şiddeti hak ettiğini" düşündüğünü vurgulayarak, "Kadına yönelik aile içi şiddet, kavram olarak, kadının kişiliğinin erkek tarafından fiziksel güç kullanılarak ya da korkutularak yıldırılmasıdır. Ancak kadına yönelik aile içi şiddet prevelansı bazı gruplarda daha fazla görülmektedir" dedi. "Dövülen kadınlar çoğu polis, sağlık görevlileri, arkadaşlar, aile bireyleri gibi kişilerden yardım istediklerinde durumun ciddiye alınmadığını görmekte ve çaresizlik duygusuna kapılmaktadır" diyen Sevil, kadınların sosyal güvenceye sahip olmamasından dolayı kendisine yönelik şiddete zorunlu olarak ses çıkaramadığını belirtti. Sevil, kadınların yüzde 91 gibi büyük bir çoğunluğunun ekonomik destek yokluğu nedeniyle şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini aktardı. Töre cinayetlerinin halen yayın olduğuna dikkat çeken Sevil, ancak getirilen cezalar nedeniyle bu kez öldürme yönteminin değiştiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu: "Kadınlar intihara yöneltiliyor. Cezası yüksek olduğundan kadınlar öldürülmek yerine bir odaya kapatılıyor. Odaya kendini öldürmesi için fare zahiri türü öldürücü maddeler bırakılıyor. Kadın bir aydan fazla odada psikolojik baskı altında tutuluyor. Sonuçta kadın dayanamayarak intiharı seçiyor. Eğitimli kadın ise şiddete karşı çıkabiliyor. Eğitimsiz kadın ise ses çıkarmadan yaşamaya devam etmek zorunda kalıyor." Kadına yönelik şiddet uygulayan-uygulamayan bütün erkeklerin eğitilmesinin gerekli olduğunu dile getiren Sevil, şiddete uğrayan kadının ve erkeğin psikolojik destek almasının gerektiğini söyledi.
Evrensel'i Takip Et