2 Temmuz 2006 21:00
'AB, kişiliksiz bir işçi sınıfı istiyor'
Birlik ve Dayanışma Hareketi'nin düzenlediği "AB, Neo-Liberalizm ve İşçi Sınıfı" başlıklı konferans, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Birinci oturumun ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. İzzettin Önder, "Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri" başlıklı sunumunda, AB'nin de ABD gibi uluslararası sermaye odaklarından biri olduğunu vurguladı. Önder, şu anda dünyada bir paylaşım savaşı sürdüğüne dikkat çekerek, Türkiye'nin bu birliğe üye olup olmamasının da bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. "Türkiye Solu ve AB" başlıklı sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Türkay, solun eğer kapitalizm diye bir sorunu varsa, AB'nin nasıl bir inşa sürecinden geçtiğini iyi tanımlaması gerektiğini belirtti. AB'yi savunmak için "Emeğin Avrupası'nı" savunmanın yanlış olduğunu belirten Türkay, solun enternasyonalist dayanışmasının zaten var olduğunu, Emeğin Avrupası fikrinin bunu zedeleyen bir tartışma olduğunu dile getirdi. Yard. Doç. İsmail Kaplan, AB ile Türkiye arasında imzalanan müzakere metninin neler içerdiğini anlatarak, "Türkiye günün birinde üye olsa bile bu; ikinci sınıf bile değil, üçüncü sınıf bir üyelik olacaktır" dedi.
'Tavizler verildi' Birleşik Metal-İş Sendikası Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gaye Yılmaz, "AB ve Sendikalar" konulu sunumunda, Avrupa'daki sendikaların sosyal diyaloğu benimsediğini kaydederek, sosyal diyaloğun bir tür alışveriş olduğunu, sendikaların bu yöntemle elde ettiği küçük bir kazanım için bir çok taviz verdiğini ifade etti. Yılmaz, sendikaların AB ile kurdukları fon ilişkisinin de onları taviz vermeye zorladığını anlattı. "AB ve Sendikal Hareketin Durumu" başlıklı sunumu yapan Tekstil İşçileri Sendikası Eğitim Daire Müdürü Asalettin Aslanoğlu, Türkiye'de konfedarasyon ve sendikaların AB konusunda farklı görüşlere sahip olduğunu dile getirdi. Aslanoğlu, sendikalarda uzmanların değişmesiyle, o sendikanın AB'ye tutumunun da değiştiğini ifade etti. AB'nin kapitalist bir toplum olduğunu ve buna uygun toplum ve işçi sınıfı yaratmak istediğini söyleyerek sunumuna başlayan Prof. Dr. Yüksel Akkaya, çalışma sürelerini artırmak isteyen, sendikaları ve sınıf mücadelesini yok etmek isteyen bir birliğin, işçi sınıfına hiçbir faydasının olmayacağını dile getirdi. "AB, işçi sınıfı ve sosyal güvenlik" konusunu anlatan Akkaya, AB'nin kendine güvenini yitirmiş, kimliksiz ve kişiliksiz bir işçi sınıfı yaratmak istediğini belirterek, sendikaların bugünkü konumuyla buna hizmet eder duruma geldiklerini söyledi. Dördüncü oturumda Pazartesi Dergisi'nden Handan Koç, AB'ye uyum yasaları adı altında kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik yasaların meclisten geçtiğini ancak, pratikte uygulanmadığını dile getirdi. TCK Kadın Platformu adına konuşan Avukat Hülya Gülbahar, AB üyesi pek çok ülkede hâlâ kadına yönelik şiddetin sürdüğünü dile getirdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Sosyolog Ebru Moçoş ise, AB'nin kadın ve kadın emeği konusundaki politikasını da eşit işe eşit ücretten, eşdeğer işe eşit ücrete kaydırdığını, performansa dayalı bu çalışma biçiminin kadınların eşitlik iddialarını ortadan kaldırdığını belirten Moçoş, kapitalizmin ve AB'nin kadına eşit bir dünya sunamayacağını söyledi.
'Tavizler verildi' Birleşik Metal-İş Sendikası Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gaye Yılmaz, "AB ve Sendikalar" konulu sunumunda, Avrupa'daki sendikaların sosyal diyaloğu benimsediğini kaydederek, sosyal diyaloğun bir tür alışveriş olduğunu, sendikaların bu yöntemle elde ettiği küçük bir kazanım için bir çok taviz verdiğini ifade etti. Yılmaz, sendikaların AB ile kurdukları fon ilişkisinin de onları taviz vermeye zorladığını anlattı. "AB ve Sendikal Hareketin Durumu" başlıklı sunumu yapan Tekstil İşçileri Sendikası Eğitim Daire Müdürü Asalettin Aslanoğlu, Türkiye'de konfedarasyon ve sendikaların AB konusunda farklı görüşlere sahip olduğunu dile getirdi. Aslanoğlu, sendikalarda uzmanların değişmesiyle, o sendikanın AB'ye tutumunun da değiştiğini ifade etti. AB'nin kapitalist bir toplum olduğunu ve buna uygun toplum ve işçi sınıfı yaratmak istediğini söyleyerek sunumuna başlayan Prof. Dr. Yüksel Akkaya, çalışma sürelerini artırmak isteyen, sendikaları ve sınıf mücadelesini yok etmek isteyen bir birliğin, işçi sınıfına hiçbir faydasının olmayacağını dile getirdi. "AB, işçi sınıfı ve sosyal güvenlik" konusunu anlatan Akkaya, AB'nin kendine güvenini yitirmiş, kimliksiz ve kişiliksiz bir işçi sınıfı yaratmak istediğini belirterek, sendikaların bugünkü konumuyla buna hizmet eder duruma geldiklerini söyledi. Dördüncü oturumda Pazartesi Dergisi'nden Handan Koç, AB'ye uyum yasaları adı altında kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik yasaların meclisten geçtiğini ancak, pratikte uygulanmadığını dile getirdi. TCK Kadın Platformu adına konuşan Avukat Hülya Gülbahar, AB üyesi pek çok ülkede hâlâ kadına yönelik şiddetin sürdüğünü dile getirdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Sosyolog Ebru Moçoş ise, AB'nin kadın ve kadın emeği konusundaki politikasını da eşit işe eşit ücretten, eşdeğer işe eşit ücrete kaydırdığını, performansa dayalı bu çalışma biçiminin kadınların eşitlik iddialarını ortadan kaldırdığını belirten Moçoş, kapitalizmin ve AB'nin kadına eşit bir dünya sunamayacağını söyledi.
Evrensel'i Takip Et