22 Haziran 2006 21:00

Disiplin yönetmeliği 12 Eylül'ün uzantısı

YÖK aldığı karar doğrultusunda, YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin bazı maddelerini değiştirdi. Yönetmelikte yapılan değişiklik, üniversitelerdeki eylem ve etkinliklere katılacak öğrenciler hakkında hızlı bir şekilde soruşturma açılmasını ve çeşitli tedbirler alınmasını getiriyor. Geride bıraktığımız eğitim yılı boyunca birçok üniversitede öğrenciler soruşturmalara uğrayarak, çeşitli cezalara çarptırılmıştı. Sadece İstanbul Üniversitesi'nde sene boyunca yüzlerce öğrenci soruşturmalara uğramış, onlarcası da aldıkları cezalar sonucu üniversiteden uzaklaştırılmıştı. Yönetmelikte yapılan değişiklik nedeniyle önümüzdeki yıl üniversitelerde daha fazla soruşturma açılacağı ve daha fazla öğrencinin cezalandırılacağı düşünülüyor. Yönetmelik hakkında gazetemize değerlendirmelerde bulunan öğretim üyeleri, üniversitelerin öğrencilere soruşturma açmasının yanlış olduğunu ve yönetmeliğin kaldırılması gerektiğini söyledi.

Yönetmelik kaldırılsın Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, bir bilim insanı olarak, üniversitelerde öğrencilere soruşturma açılmasına karşı olduğunu söyledi. Öğrencilerin potansiyel suçlu gibi görülmesinin yanlışlığına dikkat çeken Yeşildere, yönetmelik değişikliğiyle YÖK'ün özgürlüklerin önünü açacağı yerde öğrencileri daha kısa zamanda cezalandırmak istediğine vurgu yaptı. Özgürlüklerin en geniş kullanım alanının üniversiteler olması ve düşüncenin ve yazının özgür bırakılması gerektiğini ifade eden Yeşildere, geçtiğimiz günlerde Konya Selçuk Üniversitesi'nde kız arkadaşıyla dolaştığı için bir öğrenciye soruşturma açıldığını hatırlatarak, kimi soruşturmaların komikliğine de vurgu yaptı. Özgürlüklerin genişletilmesiyle soruşturmaların ortadan kalkacağını belirten Yeşildere, "Soruşturma ve disiplin yönetmeliği tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Akademik camiada sicil uygulaması olmamalıdır" diye konuştu.

Özgürce karar verilmeli YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin, akademisyenler ve öğrenciler açısından 12 Eylül'ün uzantısı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kadir Erdin, zapturapt altına alınan üniversitelerde düşünmeyen ve tartışmayan, standart bir öğrenci tipi yaratılmak istendiğini söyledi. Yönetmeliğin 12 Eylül'ün amacını hayata geçirmek için hazırlandığını ve öğretim üyeleri ile öğrencilerin yıllardır kendilerine düşen payları aldıklarını ifade eden Erdin, öğrencilerin demokrasi kültürünü, özgürlüklerin yaşandığı üniversitelerden alması gerektiğine vurgu yaptı. Üniversitelerin her türlü demokratik tepkinin gösterildiği yerler olması gerektiğini, tepkilerin cezalandırma yöntemiyle engellenemeyeceğini kaydeden Erdin, "Disiplin yönetmeliği cezalandırmaya yöneliktir. Gerek üniversite içinde gerek dışarıda demokratik tepki uygulamasında birinci adım, eylemin gerçekleştirilmesinin güvenliğinin sağlanmasıdır. Yakalamak, dövmek, cezalandırmak değil. Özgürlük alanının kullanımının amacını sağlamaktır" değerlendirmesinde bulundu. Prof. Dr. Erdin, üniversite yönetimlerinin özgürlüklerin kullanılmasına, tepkilerin gösteriliş biçimlerine cezalandırmayla yaklaşmaları halinde, yetişen hukukçuların, öğretmenlerin ve mühendislerin meslek yaşamlarında demokrat olabilmelerinin tartışma konusu olduğunu ifade etti. Alternatif bir yaklaşım olarak disiplin yönetmeliklerinin yerini akademik etik değerlerin alması gerektiğini ifade eden Erdin, bu şekilde akademinin canlı tutulacağını ve öğrencinin ne yapacağına özgürce karar verebileceğini söyledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Semdinli halkı,
   Seferi Yılmaz için yürüdü Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bombalanan Umut Kitabevi'nin sahibi Seferi Yılmaz'ın tutuklanmasına halktan tepki geldi. Yılmaz'a destek yürüyüşü düzenleyen Şemdinlililer, "Seferi Yılmaz yalnız değil" sloganı attı. Şemdinli'de 9 Kasım günü sahibi olduğu kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz'ın bir itirafçının ifadeleri doğrultusunda tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Yılmaz'ın tutuklanması, Şemdinli Cumhuriyet Meydanı'nda yaklasık 500 kişinin katıldığı yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşe, Şemdinli Belediye Baskanı Hurşit Tekin, DTP Ilçe Baskanı Muzaffer Akbaş, eski Belediye Baskanı Ferman Özer, Belediye ve İl Genel Meclis üyeleri, DTP'nin yeni ve eski ilçe yöneticileri de katıldı. Kalabalık, "Şemdinli seninle gurur duyuyor", "Seferi Yilmaz yalnız değildir" yazılı pankartlarla Umut Kitabevi'ne kadar yürüdü. Burada açıklama yapan Belediye Meclis Üyesi Ibrahim Öpengin, Seferi Yılmaz'ın tutuklanmasini Şemdinli halkının çetelere karşı demokratik mücadelesine bir darbe olarak gördüklerini söyledi. Yılmaz şahsında tüm Şemdinli halkının cezalandırıldığını ifade eden Öpengin, "Şemdinli halkının çeteleri yakalayarak adalete teslim etmesi ülkemizin geleceği için önemli bir gelişmeydi. Ancak çeteler tüm yönleriyle açiğa çıkarılmazken, 2 astsubayın tutuklanmasından sonra hukukla bağdaşmayan bir şekilde Seferi Yılmaz tutuklanmıştır. Bu uygulama başta Şemdinli halki içinde olmak üzere bütün kesimleri endiselendirmistir" dedi.


AB: ŞEMDİNLİ KARARI YETERSİZ AB, Şemdinli davasında iki astsubayın ceza almasını yeterli bulmadı. AB, daha üst rütbeli isimlerin sorumluluklarının olup olmadığının araştırılmasını istiyor. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in sözcüsü Krisztina Nagy, "Şemdinli'de işlenen suçlar konusunda yargı çok hızlı davrandı. Hiyerarşinin olaydaki rolü ve sorumluluğunun da araştırılması önemli. Hem yargı hem de devlet yetkililerinin bu yönde gerekli adımları atacağına inanıyoruz" açıklamasını yaptı. Sözcü, Brüksel'in Ankara'ya mesajını üstü kapalı olarak dile getirse de asıl talep, Avrupalı diplomatik kaynaklar tarafından ortaya konuyor. Diplomatik kaynaklara göre, AB, Şemdinli olayına üst düzey askerlerin karışıp karışmadığının ve ceza alan iki astsubayın kimlerden talimat aldığının açığa kavuşturulmasını bekliyor.


SEFERİ YILMAZ SERBEST BIRAKILSIN Seferi Yılmaz'ın tutuklanması İstanbul'da da protesto edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde bir araya gelen ve aralarında DTP, EMEP, SDP gibi partiler, sendika ve derneklerden oluşan 21 kitle örgütü, Yılmaz'ın serbest bırakılmasını istedi. Kurumlar adına açıklama yapan DTP İstanbul İl Başkanı Doğan Erbaş, çete örgütlenmelerinin Şemdinli halkının mücadelesi ile açığa çıkarıldığını ve derin örgütlenmelerin görünen yüzü olmaktan başka hiçbir anlam taşımayan iki astsubayın cezalandırılmasının olumlu olduğunu söyledi. Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in aleyhine verilen mahkumiyet kararının hemen ardından Seferi Yılmaz'ın bir itirafçının gerçek dışı beyanlarına dayanılarak tutuklanmış olmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Erbaş, tutuklamayı protesto ettiklerini belirtti. Seferi Yılmaz'ı yargısız infazla ortadan kaldıramayanların tutuklama kararında etkili olduklarını ifade eden Erbaş, "Halkı korumakla görevlendirildiği iddia edilen devlet görevlilerinin, çeteleştirilmesinde rolü olan her kim olursa olsun, açığa çıkartılarak adalete hesap vermesini, halkın üzerinde baskı oluşturacak böylesi organizasyonların son bulmasını ve hukuksuz bir şekilde tutuklandığına inandığımız Seferi Yılmaz'ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.