11 Haziran 2006 21:00
Kasap camekânı galeri olursa..!
İstanbul'un küçük kasabalara benzeyen semtlerinden biri olan Kuzguncuk'a geçtiğimiz üç gün yolu düşenler orda balık tutma, tarihi mekanları görme ve Boğaz'ı seyretme keyfinin dışında bir de açıkhava sergisiyle karşılaştılar. Kuzguncuk'da yaşayan 45 sanatçı bir araya gelerek çalışmalarını halkın işe giderken, bakkala ekmek almaya çıktığında ya da manava kasaba uğradığında görebileceği şekilde sokağa ve caddeye yerleştirmişti. İstanbul'dan pekçok insanı; tarihi yapısı, doğal güzelliği ve sıcaklığıyla çeken semt, "Kuzguncukla iç içe" başlıklı bu sergiyle, resimleri, fotoğraf ve heykelleri atölye ışıklarından çıkarıp sokağın aydınlığıyla buluşturdu. Cadde ortasına gelişi güzel yerleştirilmiş bir heykel, kasabın camekânına kuşbaşıların, dana butlarının hemen üzerine asılmış fotoğraflar, ya da kahve önüne konmuş mavi sandelye yaşayanların da, semte gezmeye gelenlerin de hemen dikkatini çekiyordu. Bu durum resim galerilerine girmeye çekinen ya da gidemeyen insanları sanatla buluştumuş oldu. Yol kenarında duran yaşlı kadınlar bazı heykelleri hayret ve tebessümle bir süre inceleyip sonra yine yollarına devam ediyorlardı. Böylece sergi hem halkın sanatsal eserleri günlük yaşamının içinde görmesini sağlerken hem de sanatçıların halkla olan bağlatısını da kurmayı denedi. Zaten serginin düzenleyicilerinden Monica Fritz ve Ursula Kâtipoğlu'da bunu vurguluyor. Serginin birinci elden amacının sanatı kendi özel alanının dışında sıradan insanın günlük yaşam mücadelesi verdiği bir alanda insanlarla buluşturmak.
Sokaklar galeri olsun 25 yıldır Türkiye'de yaşayan ressam Ursula Kâtipoğlu, "Biz Kuzguncuk'taki sanatçıları halkla buluşturmak istedik. Belkide insanlarla da fazla kaynaşamıyoruz. Ama kaynaşmak istedik. Bunun beraberliğe bir örnek olmasını istedik. Burda bizle beraber yaşayanlara kendimizi tanımatmak istedik, işte çaycıya, bakkala, kasaba. Çünkü onlar bizi sadece müşteri olarak görüylorlar , ama ne yaptığımızı bilmiyorlar. Kapalı bir yaşam var çünkü. Onlar gitmezler Nişantaşı'ndaki, Beyoğlu'ndaki galerilere, burda bir galeri var Kuzguncuk'ta, ona bile zor geliyorlar. İlk amaçlarmızdan biri burda bir kaynaşma yaratmaktı" diyor. 10 yıl önce tesadüfen İstanbul'a gelen ve geldikten sonra da burda yaşamaya başlayan Amerikalı Monica Fritz ise, "Bir kere resim galeriden çıkmalı. Biz bunu yapmak istedik. Çünkü insanlar galerilere fazla gitmiyor. Ayakkabıcıya giriyor ama galeriye niye girsin ki? Oysa yapılan bir eserin, ne kadar güzel olduğunu herkes görmeli, bir resmin, bir heykelin..." diyor. Kâtipoğlu, Kuzguncuk'ta 45 sanatçının bulunmasının çok güzel bir şey olduğunu belirtiyor ve sanatçıların bu semt için bir şeyler yapmaları gerektiğine inanıyor. Zaten İstanbul'un hangi semti Kuzguncuk kadar küçük olup da, bu kadar sanatçıyı, yazarı, şairi barındırıyor acaba. Ayrıca Nazım Hikmet, Can Yücel, Oktay Rıfat gibi şairlerin de Kuzguncuk sokaklarında yürüdüğü, burada oturduğu biliniyor.
Meşhur olmasın Sokaklara yerleştirelen eserlerin bir zaman sonra herhangi bir nesne gibi alışkanlığa dönüşmesi tehlikesinin dışında, halk sergiden memnun, hatta oldukça ilgili. Ama Kuzguncuklu Kuzguncuk'un meşhur bir yer olmasını istemiyor. Çünkü insanları kendine çektikçe, adı daha çok bilinir oldukça Kuzguncuk pahalı bir yer haline geliyor. Kimse de buranın bir Nişantaşı olmasından yana dreğil. En başta da artık kiralar sıradan bir emekçi ailesinin gelirinin aşmış bulunuyor. Halbuki Kuzguncuklu zengin değil. Burda çekilen Perihan Abla ve Ekmek Teknesi gibi dizilerin de semte hiçbir yararının olmadığını belirten vatandaşlar, bu dizilerin hem çevreyi de rahatsız ettiğini, hem de semtin pahalılaşmasına sebep olduğunu söylüyor. Ama ne olursa olsun Kuzguncuk bu sergiyle hem ziyaretçilerini şaşırtırken, hem de şenlikler dışında kalan sanatsal bir etkinliği halkla buluşturuyor.
Sokaklar galeri olsun 25 yıldır Türkiye'de yaşayan ressam Ursula Kâtipoğlu, "Biz Kuzguncuk'taki sanatçıları halkla buluşturmak istedik. Belkide insanlarla da fazla kaynaşamıyoruz. Ama kaynaşmak istedik. Bunun beraberliğe bir örnek olmasını istedik. Burda bizle beraber yaşayanlara kendimizi tanımatmak istedik, işte çaycıya, bakkala, kasaba. Çünkü onlar bizi sadece müşteri olarak görüylorlar , ama ne yaptığımızı bilmiyorlar. Kapalı bir yaşam var çünkü. Onlar gitmezler Nişantaşı'ndaki, Beyoğlu'ndaki galerilere, burda bir galeri var Kuzguncuk'ta, ona bile zor geliyorlar. İlk amaçlarmızdan biri burda bir kaynaşma yaratmaktı" diyor. 10 yıl önce tesadüfen İstanbul'a gelen ve geldikten sonra da burda yaşamaya başlayan Amerikalı Monica Fritz ise, "Bir kere resim galeriden çıkmalı. Biz bunu yapmak istedik. Çünkü insanlar galerilere fazla gitmiyor. Ayakkabıcıya giriyor ama galeriye niye girsin ki? Oysa yapılan bir eserin, ne kadar güzel olduğunu herkes görmeli, bir resmin, bir heykelin..." diyor. Kâtipoğlu, Kuzguncuk'ta 45 sanatçının bulunmasının çok güzel bir şey olduğunu belirtiyor ve sanatçıların bu semt için bir şeyler yapmaları gerektiğine inanıyor. Zaten İstanbul'un hangi semti Kuzguncuk kadar küçük olup da, bu kadar sanatçıyı, yazarı, şairi barındırıyor acaba. Ayrıca Nazım Hikmet, Can Yücel, Oktay Rıfat gibi şairlerin de Kuzguncuk sokaklarında yürüdüğü, burada oturduğu biliniyor.
Meşhur olmasın Sokaklara yerleştirelen eserlerin bir zaman sonra herhangi bir nesne gibi alışkanlığa dönüşmesi tehlikesinin dışında, halk sergiden memnun, hatta oldukça ilgili. Ama Kuzguncuklu Kuzguncuk'un meşhur bir yer olmasını istemiyor. Çünkü insanları kendine çektikçe, adı daha çok bilinir oldukça Kuzguncuk pahalı bir yer haline geliyor. Kimse de buranın bir Nişantaşı olmasından yana dreğil. En başta da artık kiralar sıradan bir emekçi ailesinin gelirinin aşmış bulunuyor. Halbuki Kuzguncuklu zengin değil. Burda çekilen Perihan Abla ve Ekmek Teknesi gibi dizilerin de semte hiçbir yararının olmadığını belirten vatandaşlar, bu dizilerin hem çevreyi de rahatsız ettiğini, hem de semtin pahalılaşmasına sebep olduğunu söylüyor. Ama ne olursa olsun Kuzguncuk bu sergiyle hem ziyaretçilerini şaşırtırken, hem de şenlikler dışında kalan sanatsal bir etkinliği halkla buluşturuyor.
Evrensel'i Takip Et