4 Nisan 2006 22:00

Sohbet için değil çocuklar
   için randevu istiyoruz

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hasip Kaplan, randevu talep eden DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'e, "Önce PKK'yi terör örgütü kabul et" diyen Başbakan Erdoğan'a yanıt verdi. Kaplan, "Hükümet ve bakanlarla sohbet etmek için görüşme talebinde bulunmadık. Çocuklar öldürülüyor. Nasıl bir önlem alabilirizi konuşmak istedik" dedi. DTP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hasip Kaplan başkanlığındaki 6 kişilik heyet, bölgede meydana gelen olaylarla ilgili hazırladığı raporu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konukevi Toplantı Salonu'nda açıkladı. 4 HPG'linin Diyarbakır'daki cenaze törenleri sırasında başlayan toplumsal olayların hızla geliştiğini söyleyen Kaplan, "15 yıl süren çatışmalar, 6 yıllık çatışmasız döneme karşın, bölgede ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel boyutlarıyla Kürt sorununun çözümü konusunda gelmiş geçmiş yönetimler sağlıklı çözüm projeleri ortaya koyamamıştır. İşsizlik, yoksulluk, ekonomik geri kalmışlık kıskacındaki bölgede, sosyal patlamaların eşiğine gelinmiştir" dedi.

'Soruşturma başlatılmalı' Kaplan, şöyle devam etti: "Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Hakkari ve Van illeri ile bağlı ilçelerde meydana gelen olaylarda 13 kişi hayatını kaybetmiş, 1'i polis memuru 355 kişi yaralanmış, 745 kişi gözaltına alınmış ve 416 kişi tutuklanmıştır. Öncelikle küçük yaş grupları çocukların demokratik tepkiye uygun düşmeyen davranışlarını, eylemlerini tasvip etmiyoruz. İstanbul'da yaşanan acı olayların bölge halkı olarak büyük bir üzüntü ile karşıladığımızı, tasvip etmediğimizi önemle belirtmek istiyoruz. Siyasi partilerin, sivil toplumun, aydınların herkesin sorumlu davranması, diyalog sürecinin başlatılması, acil kısa süreli bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Kürt sorununun çözümü konusunda kısa, orta ve uzun vadeye yayılan adımlar atılmalıdır." Kaplan, güvenlik güçleri hakkında soruşturma başlatılmasını istedi.

Erdoğan'a yanıt Gazetecilerin DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün randevu talebine, "Önce PKK'yi terör örgütü kabul et" diyen Başbakan Erdoğan'ın sözlerini hatırlatması üzerine Kaplan, "DTP bölgede birinci parti. Hükümet ve bakanlarla sohbet etmek için görüşme talebinde bulunmadık. Çocuklar öldürülüyor. Nasıl bir önlem alabilirizi konuşmak istedik" dedi. Başbakanın "Terör örgütü listesi"ndeki Hamasla görüştüğünü ama kendi ülkesindeki gerçekliği görmediğini belirten Kaplan, bu sözleri ahlaki bulmadığını söyledi.


ERDOĞAN'A TEPKİLER SÜRÜYOR Başbakan Erdoğan'ın, Diyarbakır olayları için "Çocuk da olsa kadın da olsa gereği yapılacaktır" sözlerine tepki yağdı. Yurdun birçok yerinde düzenlenen açıklamalarda Kürt sorununa demokratik çözüm istendi. Tunceli'de DTP'li kadınlar, AKP İl Başkanlığı'nın önüne, "Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın" yazılı siyah çelenk bıraktı. Ardından Sanat Sokağı'nda açıklama yapan Nevin Balta, Başkan'ın sözlerini kınadıklarını belirterek, şiddet yerine barışçıl politikaların izlenmesi gerektiğini kaydetti. Eyleme EMEP, Eğitim Sen, Yol-İş, Genel-İş ve kitle örgütü temsilcileri de destek verdi. Adana'da ise İnönü Parkı'nda bir araya gelen DTP, EMEP, SDP, KESK, İHD, ESP, Halkevleri, TÖP, Partizan ve İşçi Mücadelesi, hükümeti protesto etti. Yakapınar, Misis ve Küçük Dikili belediye başkanları ile meclis üyelerinin de destek verdiği açıklamada konuşan Ethem Açıkalın, yaşanan olaylardan dolayı derin endişe içinde oldukları belirterek, "Çünkü; ülkemiz, 90'lı yıllardaki kan ve şiddet ortamına geri çekilmek istenmektedir" dedi. Açıkalın, yaşanan olaylar karşısında emek ve demokrasi güçlerini sorumlu davranmaya çağırdı. Başbakan Erdoğan, Hatay, Antakya ve Malatya'da da protesto edildi. İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencileri de, Edebiyat Fakültesi'nde de Rektör Mesut Parlak ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı protesto etti.


Mehmet 14'ünde kurşunla tanıştı!

Derya Karaçoban Burası iç savaş yaşayan Yugoslavya değil, ABD işgaline uğrayan Irak hiç değil. Burası Diyarbakır... Valiliğin açıklamalarına göre, 9 kişinin öldüğü -bu rakam 10 oldu-, 360 kişinin kurşun ve gaz bombasıyla yaralandığı kent... Diyarbakır Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesi ve Devlet Hastanesi'nde savaş sonrasını andıran görüntüler yaşanıyor. Kiminin başı sarılı, kiminin kolu, kiminin de bacağı alçıda. Kurşun ve gaz bombası yarası... Olayların tanığı ve kurşunların canlı hedefi Diyarbakırlılar, yaşananları "vahşet" ve "dehşet" olarak tarif ediyor. Mehmet Gökçe, daha 14'ünde. Ortaokul öğrencisi Mehmet, kendisini şanslı sayıyor çünkü, "Kurşun baldırıma geldi" diyor. Ya başına gelseydi. Üstelik ondan daha küçük canlar, öldürücu kurşunlara hedef olmuştu. Mehmet, 1 Nisan günü ekmek almak için sokağa çıktığını, ancak bütün fırınlar kapalı olduğu için açık fırın aramaya başladığını anlatıyor. Sokakta bir anda herkesin koşmaya başladığını belirten Gökçe, "Arkadan sıkılan silah sesleri, gaz bombası sesleri panzerler geliyordu. Ben de kaçanlarla birlikte koşmaya başladım" diyor. Gökçe, o anda baldırından kurşun yediğini ve sonrasını hatırlamadığını anlatıyor.

'Kurşunlar havada uçuyordu' 20 yaşındaki Erhan Aktaş... Okula gitmeden önce evde yoğrulan hamuru fırına götürmesini istemiş annesi. Hamuru alıp sokağa çıkmış. Bir tarafta taş yağıyor, bir taraftan da kurşun ve gaz bombası. Aktaş, Diyarbakır sokaklarında tanık olduklarını; "Cezaevinin orada 30 Mart Perşembe günü saat 4-5 gibiydi. Evden fırına hamur götürüyordum ekmek yapmak için. Polisler ile göstericiler arasında kaldım. O esnada gaz bombası bacağıma isabet etti. Yaşananları dehşet vericiydi. Mermiler ve mermilere karşılık veren taşlar, havada uçuşuyordu. O esnada vurulmuşum. Bacağım 4 ayrı yerinden kırıldı" sözleriyle anlatıyor. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydeden Aktaş, sivil vatandaş olarak can güvenlikleri olmadığını ve devletin askeri tarafından sakat bırakıldığını söyledi.

Haberciler de vuruldu Diyarbakır'daki olaylarda haberciler de güvenlik güçlerinden nasibini aldı. Bacağından vurulan Dicle Haber Ajansı Muhabiri (DİHA) Şakir Uygar, hastanede tedavi altına alındı. Panzer, yoğun gaz bombası, sıkılan mermilerin arasında görüntü almaya çalıştığını anlatan Uygar'ın, bacağı dört yerden kırıldı. Yapılanları "barbarlık" olarak değerlendiren Uygar, saldırılar sırasında görev yapan tüm güvenlik güçleri hakkında işlem yapılmasını istedi. Yakınlarının taziyesinden dönerken gaz bombasının isabet etmesi sonucu bacağından yaralanan Vedat Başboğa, 25 yaşında. Sözü, bacağı kırılan Başboğa'ya bırakalım: "Yaşananlar dehşetti. İnsanların üzerine kurşun gaz bombası yağdırıyor, panzerlerle eziyorlardı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Rastgele insanların üzerine ateş açıldı..." Son bir not... Yaralılar, eğer iyileşebilirlerse bu sefer de onları kapıda polis bekliyor. Cezaevlerini dolduran 400 civarındaki tutuklunun arasına onlar da katılabilir...

Evrensel'i Takip Et