29 Mart 2006 22:00

Devlet gençleri böyle küstürüyor

Marmara Üniversitesi bünyesinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yurtdışı Doktora Sınavı'nı kazanarak ABD'de doktora yapma fırsatı yakalayan Ahmet Etci, Amerika yerine Fransaya gönderilince hayatı kabusa dönüştü. Yasa gereği Akdeniz Üniversitesi'nde görev yaptığı asistanlıktan istifa eden Etci, Fransızca yetersizliği, alan farklılığı, fiziksel engelliliği, adaptasyon sağlayamaması gibi nedenlerle başarısız oldu. Hayatının karardığını düşünerek defalarca intihar etmeyi düşünen Etci, yurda dönmeden yurtdışı eğitim masraflarının borç takibi başladı. MEB, Etci'den 40 bin Euro ve faizini, 5 senede ödemesini istiyor.

Kimya merakı Karaman Ermenek'te 1972 yılında doğan Ahmet Etci, 1 yaşında çocuk felci hastalığına yakalanarak vucudunun yüzde 60'ının kontrolünü kaybetti. PTT'de memur olarak çalışan babasının gayretleriyle ilk, orta ve lise öğrenimini Ermenek'te tamamladı. Lise yıllarında kimyaya merak saran Etci, 1990 yılında liseyi bitirerek Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nü kazandı. Merakının, Kimya laboratuarlarında keyifle çalışmaya dönüştüğü üniversite yılları sonunda, 1994'te bölüm birincisi olarak mezun olan Etci, girdiği asistanlık sınavını kazanarak aynı yılın Kasım ayında Akdeniz Üniversitesi'nde göreve başladı. Üniversitede yaptığı çalışmalarla TÜBİTAK teşvik ödülüne değer bulunan ve yurtdışında bilimsel makalesi yayımlanan Etci, mastır çalışmalarının bittiği doktoraya başvurmaya hazırlandığı 1997 yılında MEB Yurtdışı Doktora Sınavı'nı Marmara Üniversitesi bünyesinde kazandı.

Doktora için Amerika'ya Doktora eğitimini Amerika'da tamamlama fırsatı bulan Etci, sınavı kazanmasından 3 ay sonra Ankara'ya İngilizce seviye tespit sınavına çağrıldı. Sınav sonrası ABD Doları üzerinden hazırlanan senetleri tek taraflı imzalayan Etci, yasa gereği asistanlıktan istifa etti. MEB'den Amerika'ya gideceğini teyit ettiren Etci daha sonraki günlerde MEB'den aldığı bir telgrafla şaşkına döndü. Etci'yi Fransa'ya yönlendiren MEB, aksi taktirde yurt dışı burs hakkının ortadan kalkacağını bildirildi. Etci, asistanlıktan istifa ettiği için zorunlu olarak Fransa'ya gitmeyi kabul etti. Kendisi gibi 26 kişiyle birlikte Ankara Fransız Kültür Merkezi'nde 18 ay dil kursu gördükten sonra hiç bir sınava tabii tutulmadan Fransa'ya gidiş işlemlerini tamamlayan Etci, Fransa'ya doktora sınavını kazandığı halde mastır eğitimine gönderileceğini öğrendi. Etci, Türkiye'de mastırını tamamlamasına rağmen çaresizlik içinde ikinci bir mastır eğitimi için 1416 sayılı kanun gereği Fransa'nın yolunu tuttu. Sen Josef Gronoble Üniversitesi'nde yabancısı olduğu Kimya Didaktiği bölümünü okumak için 1999 Ağustos'unda yola çıkan Etci'ye dolar üzerinden hazırlanan senetleri değiştirilerek, 3 bin 300 Frank'lık yeni bir senet imzalatıldı. Fransa'da dil eğitiminin yetersizliği nedeniyle bir senelik mastır eğitimi iki yıla uzatılan Etci, Türkiye'de aldığı mastır diplomasıyla Fransa'da iki üniversiteye doktora için kabul edilse de YÖK'ten onay alamadı. Sonuçta Etci, Fransızca yetersizliği, alan farklılığı, fiziksel engelliliği, adaptasyon sağlayamaması gibi nedenlerle yurt dışı eğitiminde başarısız oldu.

Depresyon ve başarısızlık Yaşadığı depresyonların ardından Ahmet Etci, 2003 başında Türkiye'ye döndü. Kendisi yurda dönmeden, başarısız olması nedeniyle yurtdışı eğitim masraflarının borç takibi başlamıştı bile. Mastır diplomasıyla görev talebi kabul edilmeyen Etci, 2003 Ağustos'unda engelliler için açılan memurluk sınavını kazanarak Milli Eğitim Müdürlüğü'nde memurluğa başladı. Memur olmasının ardından, MEB'den yurtdışı eğitiminin mecburi hizmete sayılarak maaşından kesilmesi isteği kabul edilmeyen Etci, bursu geri ödeme durumu olmadığı için, başarısızlık nedenlerini belirtip, gönderilme durumu ve idari hataları anlatan bir dilekçeyle mahkemeye başvurdu. Ankara 5. İdari Mahkemesi'nde reddedilen dava şu an temyizde. Devlet, Etci'den 40 bin Euro ve faizini ödemesini isterken Etci de yurtdışı eğitiminin mecburi hizmete sayılarak maaşından kesilmesini ya da ödemenin 20 seneye yayılarak makul taksitlere bölünmesini istiyor.

Temyizi bekliyor "Yapılan idari hatalardan ve yanlış yönlendirmelerden sonra, tek taraflı imzalattırılan sözleşmeyle büyük bir borcun altına girmenin psikolojik bunalımı altında ezilmekteyim. Kaç kere intihar etmeyi düşündüm. Çaresizlik içinde dava sonucumu bekliyorum, sonucu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeyi düşünüyorum" şeklinde konuşan Ahmet Etci, "Hırsızlık yapmadım, vergi kaçırmadım, hortumcu değilim. Tek suçum sınav kazanmaktı. 1929 yılından kalma 1416 sayılı kanunla hayatım karardı. En büyük keyfim laboratuarda sabahlamakken şimdi kabuslarla uyanıyorum" diyerek isyan ediyor.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


ÖİB, TÜPRAŞ için topu ÖYK'ya attı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Danıştay'ın TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı almasının ardından konuyu Özelleştirme Yüksek Kurulu'na (ÖYK) havale etti. Bu durumda, ÖYK'nın hiçbir karar almayıp yargı kararını uygulayabileceği gibi, bu kararı görmezden gelebileceği veya esas kararı bekleyebileceği belirtiliyor. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı sonrasında, bu kararın uygulanması için verilen 30 günlük süre dolmuşken, ÖİB'nin topu ÖYK'ya atması dikkat çekti. ÖİB'den yapılan açıklamada, "yürütmeyi durdurma kararlarının, dava konusu işlem sonucunda ve bu işleme dayalı olarak özel hukuk alanında yaratılmış sonuçları ya da hak ve hükümlülüklerini kendiliğinden ortadan kaldırmayacağı" savunuldu.

'Hukuk skandalına gidiliyor' Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise, belirsizliğin sürdüğünü belirterek, "Ortada belirsizlik var. 45 gündür Türkiye belirsizliğe itiliyor. Net bir açıklama gerekiyordu. Bir hukuk skandalına gidiyor" dedi. Yargı kararının uygulanmasını beklediklerini kaydeden Öztaşkın, "Uygulanmayacağına yönelik bir açıklama yapılır yapılmaz derhal kararı uygulamayanlar hakkında davayı gündeme getireceğiz. Ardından da esasa ilişkin kararı beklemeden AİHM'ye götürececeğiz" dedi.

Sendikacıya zorluk Bu arada, TÜPRAŞ yöneticileri, eylem yapan işçilere gözdağı vermek için Petrol-İş Sendikası'na zorluk çıkartmaya başladı. Petrol-İş Aliağa Şubesi Başkanı İbrahim Doğangül, işyeri temsilcileriyle görüşmek üzere gittiği TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisi'nin ana giriş kapısından içeriye alınmadı. Olayın duyulması üzerine TÜPRAŞ işçileri işbıraktı. Aliağa Demokrasi Meydanı'nda GSS'ye karşı referandum sandığı kuran Aliağa Demokrasi Platformu Temsilcileri ve 4 otobüs PETKİM işçisi de TÜPRAŞ'ın önüne geldiler. İşçilerin kararlı tutumu üzerine, TÜPRAŞ'ın Koç Holding tarafından belirlenen yeni yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı.