26 Mart 2006 22:00
'Bu yasa geri çekilecek'
Evrensel: CPE (İlk İş Sözleşmesi) yasasına karşı hareketin başlaması biraz zaman aldı, ama şimdi halkın büyük bir kesiminin desteğini alarak genişliyor ve her yürüyüş bir öncekinden daha kalabalık geçiyor. Senin gözlemlerin neler?
Julien Monier: CPE gençlerin geleceğine yönelik bir saldırı. İşçilerin işyerlerinde kendilerini savunmalarının tüm olanakları ortadan kaldırılıyor. Bu iş sözleşmesine göre çalışmaya başlayanlar; örneğin sendikalı olamazlar, aksi takdirde işten ilk önce atılanlar arasında yer alırlar. Üstelik patronun işten atmak için gerekçe göstermesi de gerekmiyor. Bu iki senelik deneme süresi, çalışma yasasını da delik deşik ediyor. Sorun ilk etapta gençleri ilgilendirse de, sonuçta çalışma yasası ve mevcut kazanılmış haklar tehdit altında; gençlerin gelecekte yaşamlarını düzenlemesine, yatırım yapmasına fırsat bile tanınmıyor. Örneğin ev bulmak için yola çıkıldığında iş sözleşmesinin şekli, ilk çıkan engeldir; bankadan kredi başvurusunda bulunmak bile imkansızlaşıyor. Deneme süresi boyunca genç işçi, her gün işten atılma tehdidi ile yaşayacak.
Gençler bunun farkında mı?
Evet. Her genç bunun kendisini kapsayan bir sorun olduğunu kavradıkça harekete katılıyor. Yani ülkenin her köşesinden ve toplumun her kesiminden insanlar burada kendilerinin geleceğine yönelik bir pay buluyorlar. Böyle olunca, emekçilerin ezici çoğunluğu yasaya karşı sokağa çıktı, gençlerin yanında yer aldı. Her yürüyüşe, eyleme daha fazla insan geliyor; anne, babalar çoğu zaman çocuklarını alarak geliyorlar. Ailelerin böylesine sahiplenerek alanlara kitlesel olarak çıktığına tanık oluyoruz. Veliler de çocuklarının geleceklerine sahip çıkmak istiyorlar. Kimse gençlerin çöpe atılacak kadar değersiz görülmesine göz yumamaz.
Geçtiğimiz cumartesi günü ülke çapında 1.5 milyon kişi sokaklara döküldü. Şimdi herkes salı günkü genel grevi bekliyor. Mücadele nasıl bir seyir izleyecek?
Mücadelenin önümüzdeki günlerde daha da genişleyeceğini söylemek hiç de abartı olmaz bence. İşçi sendikaları harekete daha kararlı katılacaklarını ve işçileri genel greve çağıracaklarını açıkladılar. Bu gençlere güven ve umut veriyor. Salı günü üretim birçok alanda duracak. Bu andan sonra mücadelenin niteliği bence bir üst aşamaya geçmiş olacak. Biz, öğrenciler üniversitelerde boykota devam edeceğiz. Liselilerin mücadeleye kitlesel katılımı her geçen gün daha da artıyor ve her gün daha fazla lisenin kapılarında öğrenciler barikat kuruyor, eğitimi durduruyorlar. Mücadelenin en gelişkin yerlerinde hareketin daha da radikalleşmesi kaçınılmaz.
Basında bireysel şiddet eylemleri öne çıkarılıyor... Hareketin genişlemesi karşısında medyanın olayları yansıtma tarzının, hareketi bölmek isteyen unsurları öne çıkartmak olduğunu görüyoruz. Gençliğin kitlesel ve olgun direnişini değil, hareketin zayıf yanlarını sürekli öne çıkarıyorlar, adeta bunların sözcülüğünü yapıyorlar. Bu tutum; taraf olabilecek kesimleri etkiliyor, hükümet organları da bunu umuyor zaten. Her şeye rağmen, medyanın tavrının neye ayarlandığını bildiğimizden uyanık olmalıyız. Hükümete geri adım attırmaya kararlıyız. Kamuoyu yoklamaları krizin çözülmesinin tek yolunun CPE'nin geri çekilmesinden geçtiğini ifade ediyor. Medya ise her yürüyüşten sonra bir grup gencin polisle çatışmasını ekranlara yansıtıyor. Olayı takip etmeyip de televizyona bakan bir insanın, sanki yürüyüşte milyonlarca insan yoktu da sadece bir avuç genç ile polis çatışmış gibi algılaması isteniyor. Mitinglerde güvenlik güçleri şiddetle saldırıyorlar. Her geçen gün daha fazla şiddete başvurulduğuna tanık oluyoruz. Bu saldırganlığın nedeni ne? Evet; polislerin daha fazla şiddete başvurduklarına, böyle emir aldıklarına tanık oluyoruz. Son birkaç yıldır bu şiddet giderek artıyor. Çünkü hükümetin her alandaki politikaları şiddete dayanıyor. Bence bu yolla gençleri korkutup eylemlere katılmamalarını sağlamak istiyorlar. Okulların önünde gençleri coplayarak, üzerlerine gaz sıkarak ve onları gözaltına alarak hareketin genişlemesini engellemek istiyorlar. Ama gençlerin önemli bir kesimi açıktan; "Bir cop yemek, bir gün gözaltında kalmak geleceğimin karartılmasından daha iyidir" diyor. Biz her şeye rağmen mücadeleye devam edeceğiz. Örneğin, Evry Üniversitesi'ni bloke ettiğimiz ilk gün, polis bize saldırdı ve bizleri gazladı. Bu saldırı hareketi zayıflatmadı; katılımı daha da arttırdı. Her gün anfilerde yaptığımız toplantılara yüzlerce öğrenci katılıyor, demokratik olarak mücadelenin devamını tartışıyoruz ve açık oy kullanarak karar alıyoruz. Banliyölerdeki üniversitelerden birinde öğrencisin. Hükümet bu yasayı kasım ayındaki isyana bir cevap olsun diye, banliyö gençliğini korumak için sunduğunu iddia ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsun? Kasım ayında yaşanan isyanlar hükümetin saldırısı için bir bahane bence. CPE banliyö gençliğinin taleplerine hiçbir cevap vermiyor. Ama hükümet sanki banliyö gençliğini korumak için böyle bir yasa çıkarıyormuş gibi göstererek, banliyö gençliği ile öğrenci gençliği birbirlerine düşman etmek istiyor. Hükümet banliyö gençliğine "Biz sizin için çalışıyoruz, ama görüyorsunuz öğrenciler engel oluyorlar" mesajını veriyor. Daha önce de belirttiğim gibi bütün karalama ve provokasyonlara, zayıflatma girişimlerine rağmen, hareket Fransa'nın tüm bölgelerini ve emekçi kesimlerini içine alarak genişliyor. Sonuçta gençlik kazanacaktır.
Basında bireysel şiddet eylemleri öne çıkarılıyor... Hareketin genişlemesi karşısında medyanın olayları yansıtma tarzının, hareketi bölmek isteyen unsurları öne çıkartmak olduğunu görüyoruz. Gençliğin kitlesel ve olgun direnişini değil, hareketin zayıf yanlarını sürekli öne çıkarıyorlar, adeta bunların sözcülüğünü yapıyorlar. Bu tutum; taraf olabilecek kesimleri etkiliyor, hükümet organları da bunu umuyor zaten. Her şeye rağmen, medyanın tavrının neye ayarlandığını bildiğimizden uyanık olmalıyız. Hükümete geri adım attırmaya kararlıyız. Kamuoyu yoklamaları krizin çözülmesinin tek yolunun CPE'nin geri çekilmesinden geçtiğini ifade ediyor. Medya ise her yürüyüşten sonra bir grup gencin polisle çatışmasını ekranlara yansıtıyor. Olayı takip etmeyip de televizyona bakan bir insanın, sanki yürüyüşte milyonlarca insan yoktu da sadece bir avuç genç ile polis çatışmış gibi algılaması isteniyor. Mitinglerde güvenlik güçleri şiddetle saldırıyorlar. Her geçen gün daha fazla şiddete başvurulduğuna tanık oluyoruz. Bu saldırganlığın nedeni ne? Evet; polislerin daha fazla şiddete başvurduklarına, böyle emir aldıklarına tanık oluyoruz. Son birkaç yıldır bu şiddet giderek artıyor. Çünkü hükümetin her alandaki politikaları şiddete dayanıyor. Bence bu yolla gençleri korkutup eylemlere katılmamalarını sağlamak istiyorlar. Okulların önünde gençleri coplayarak, üzerlerine gaz sıkarak ve onları gözaltına alarak hareketin genişlemesini engellemek istiyorlar. Ama gençlerin önemli bir kesimi açıktan; "Bir cop yemek, bir gün gözaltında kalmak geleceğimin karartılmasından daha iyidir" diyor. Biz her şeye rağmen mücadeleye devam edeceğiz. Örneğin, Evry Üniversitesi'ni bloke ettiğimiz ilk gün, polis bize saldırdı ve bizleri gazladı. Bu saldırı hareketi zayıflatmadı; katılımı daha da arttırdı. Her gün anfilerde yaptığımız toplantılara yüzlerce öğrenci katılıyor, demokratik olarak mücadelenin devamını tartışıyoruz ve açık oy kullanarak karar alıyoruz. Banliyölerdeki üniversitelerden birinde öğrencisin. Hükümet bu yasayı kasım ayındaki isyana bir cevap olsun diye, banliyö gençliğini korumak için sunduğunu iddia ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsun? Kasım ayında yaşanan isyanlar hükümetin saldırısı için bir bahane bence. CPE banliyö gençliğinin taleplerine hiçbir cevap vermiyor. Ama hükümet sanki banliyö gençliğini korumak için böyle bir yasa çıkarıyormuş gibi göstererek, banliyö gençliği ile öğrenci gençliği birbirlerine düşman etmek istiyor. Hükümet banliyö gençliğine "Biz sizin için çalışıyoruz, ama görüyorsunuz öğrenciler engel oluyorlar" mesajını veriyor. Daha önce de belirttiğim gibi bütün karalama ve provokasyonlara, zayıflatma girişimlerine rağmen, hareket Fransa'nın tüm bölgelerini ve emekçi kesimlerini içine alarak genişliyor. Sonuçta gençlik kazanacaktır.
Evrensel'i Takip Et