25 Mart 2006 23:00

Okulda şiddete karşı kampanya

Okullarda tırmanan şiddet olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, medyayı suçlarken, eğitimci sendikaları sorunun kaynağına inilerek, şiddetin önlenmesi için çalışmalar yapacak. Eğitimciler, son aylarda 9 öğrencinin hayatını kaybetmesine, 35 öğrenci ve öğretmenin de yaralanmasına yol açan şiddet olaylarına karşı harekete geçti. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer dün yaptığı basın toplantısında, şiddete karşı yapacakları çalışmaları duyurdu.

Dizi ve filmler şiddeti artırıyor Dinçer, mafya ve çete içerikli televizyon dizileri ve filmlerin şiddet ve çeteleşmenin tırmanmasında önemli rol oynadığını vurguladı. Bakanlığın sadece sempozyum düzenleyerek okullarda şiddeti azaltamayacağını söyleyen Dinçer, bakanlığı acilen içinde eğitimci örgütleri, rehberlik ve sosyal hizmet uzmanları ile bilim insanlarının da bulunduğu bir kriz masası oluşturmaya çağırdı. Dinçer, Eğitim Sen'in sorunun çözümüne yönelik önerilerini şöyle sıraladı: "Aile içi şiddetin önüne geçecek mekanizmalar oluşturulmalı, aile ve çocuk eğitim kurumları geliştirilerek yaygınlaştırılmalı. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamak olmalı. Alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların yaygınlaşması önlenmeli. Rehberlik hizmetlerine ağırlık verilmeli." Dinçer, Eğitim Sen üyesi öğretmenlerin derslerde en az 10 dakika öğrencileri şiddet konusunda bilgilendirerek şiddetin ortadan kaldırılması için çaba göstereceğini söyledi. Öğretmenlerin 22-23 Nisan'da öğrenci ve velilere yönelik şiddete ilişkin bildiri dağıtacağını bildiren Dinçer, şiddet konusunda kapsamlı bir anket yapacaklarını, 18-20 Mayıs'ta şiddet konulu bir de sempozyum düzenleyeceklerini dile getirdi.

İmza kampanyası Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan da eğitim kurumlarının kan gölüne çevrilmemesi için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini kaydetti. Özcan, dün yaptığı açıklamada, okulda şiddete karşı ülke çapında bir imza kampanyası başlatacaklarını belirtti. Türk Eğitim Sen'in Türkiye genelinde 7. ve 8. sınıftan 1136 öğrenci arasında şiddet ve tacize ilişkin yaptığı araştırmaya göre de, öğrenciler yüzde 21'lik oran ile en çok mafya dizilerini izliyor. Öğrencilerin yüzde 92'si sözlü, fiziksel veya cinsel tacize uğruyor.


Çelik genelge gönderdi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, valiliklere, "Okullarda Şiddetin Önlenmesi" konulu 6 sayfalık genelge göndererek okullardaki şiddet, saldırganlık, zorbalık ve diğer risk faktörlerini önleme ve müdahale hizmetleriyle ilgili bir üst kurul oluşturulacağını bildirdi. Genelgeye göre okul müdürlükleri, öğrencilerin birbirlerine isim taktıklarını, kendi aralarında gruplaşıp, bazılarını dışladıklarını, birbirlerine kırıcı davrandıklarını ya da fiziksel olarak incittiklerini, aileden ve sosyal unsurlardan dolayı olumsuz yaşantılarını tespit ettiğinde, sorunu fark ettiğinde, gecikmeden psikososyal ve eğitsel destek almalarını sağlayacak.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Komisyon Anayasaya aykırı! Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, TBMM Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu'nun Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak, "Komisyonun önümüzdeki günlerde bölgedeki şehirlere giderek halen cezaevinde olan sanıklarla görüşme arzusu, tanıkları dinleme çabası da Anayasa'ya aykırıdır. Yani TBMM, yargının işlevine kaba bir saldırıda bulunmaktadır" dedi. Kanadoğlu, Levent'teki Türkiye Spor Yazarları Derneği Tesisleri'nde gerçekleştirilen Basın Konseyi 19. Üyeler Kurulu Toplantısı'nın açılışında "Yargının Siyasallaşması" konulu bir konuşma yaptı. Sözlerine "Söyleyeceklerimi ömrünün 43 yıl 3 ayını bu mesleğe vakfetmiş duayen hukukçu olarak bir feryat biçiminde kabul etmenizi ve dinlemenizi rica ediyorum" diyerek başlayan Kanadoğlu, son dönemde tartışılan bazı konulara yorum getirdi.

Şemdinli örneği Kanadoğlu, "Günümüzde gördüğümüz ve daha önce sergilenen diğer olaylarla birlikte bugün çok rahat bir şekilde yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını ve yargının gittikçe siyasallaşma tehlikesi işine atıldığını söyleyebiliriz" diye konuştu. Anayasa'nın 9. maddesine göre hiçbir kurum, kuruluş ve kişinin dayanağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi kullanamayacağını vurgulayan Kanadoğlu, "Ancak yasamanın, yargının görevi içerisinde olan birçok konuda 'araştırma' adı altında birtakım girişimlere kalkıştığını görüyoruz. Bunun en son ve çarpıcı örneği, Şemdinli Araştırma Komisyonu'dur" diye iddia etti. Araştırma komisyonlarının, Anayasa'nın 98. maddesine göre TBMM'nin bilgi edinme ve denetim yolları olarak ikiye ayırdığı denetim yolunun bilgi edinme kısmını oluşturduğunu dile getiren Kanadoğlu, araştırma komisyonlarının çalışma konusunun sadece belli bir konuda bilgi edinmek için araştırma yapmaktan ibaret olduğunu, Anayasa'daki tabirinin de bu olduğunu ileri sürdü.

'Yargıya müdahale' Sabih Kanadoğlu, konuşmasında şunları savundu: "Eğer siz 'araştırma komisyonu' adı altında herhangi bir yerde cereyan etmiş adli bir olayı o araştırma komisyonunun incelemesi gibi alır, ama onu soruşturmaya dönüştürürseniz, o takdirde yargıya müdahale etmiş olursunuz. Şemdinli Araştırma Komisyonu'nun önümüzdeki günlerde o bölgelerdeki şehirlere giderek halen cezaevinde olan sanıklarla görüşme arzusu, tanıkları dinleme çabası da Anayasa'ya aykırıdır. Yani TBMM, yargının işlevine kaba bir saldırıda bulunmaktadır." Yasamaya karşı bağımsızlığın ilk koşulunun, bu tür soruşturma niteliği taşıyan araştırma komisyonları kurulmamasından geçtiğini iddia eden Kanadoğlu şöyle devam etti; "Bir konu yargıda aydınlandıktan ve sonuçlandıktan sonra olayın sosyolojik, siyasal ve psikolojik nedenlerini araştırmak başka bir şeydir, devam eden bir yargısal işlemin arasında 'araştırma yapma' adı altında onu belirli yönlere çevirme arzusu başka bir şeydir. Açıkça ifade ediyorum ki, daha önce Samsun için kurulan araştırma komisyonu da aynı durumdaydı. Yasamanın müdahalelerinin mutlaka önlenmesi gerekir. Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu Anayasa'ya aykırıdır."