12 Mart 2006 23:00
Aşıda başarı aile hekimliğine feda
GÜNÜN YAZILARI
Aşılama oranlarının yıllardır yüzde 70-80'lerde seyrettiği ülkemizde, 2005 yılında yüzde 90'lara varan aşılama oranları yakalandı. Ancak Sağlık Bakanlığı, bu oranlara ulaşılmasını sağlayan sağlık ocaklarını kapatarak, aile hekimliğine geçmekte ısrarlı. Hekimler ise, aile hekimliğinin aşılama hizmetlerinin gerilemesine yol açacağını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Bağışıklama Şube Müdürü Mehmet Ali Torunoğlu'nun gazetemize verdiği bilgiye göre, 2005'te aşılama oranlarında geçmiş yıllara oranla ciddi artış oldu. Kızamığın Yok Edilmesi Programı ile 18 milyon çocuk aşılanırken, kızamıkta aşılama oranı yüzde 96 olarak gerçekleşti. Böylece kızamıkta Dünya Sağlık Örgütü'nün yüzde 95'lik kriteri yakalanırken, 2001 yılında 30 bin 509 olan kızamık vaka sayısı, 2005'te bin 119'a indi. 2005'te verem aşılama oranı yüzde 88'e, karma aşı ve çocuk felci yüzde 90'a, hepatit ise yüzde 85'e yükseltildi.
Torunoğlu, 2010'a kadar kızamık virüsünün dolaşımını durdurmayı ve bu virüse bağlı hastalıkları yok etmeyi, diğer hastalıklarda da aşılama oranlarını yüzde 95'lere çekmeyi hedeflediklerini belirterek, 2005'te aşılama için ödeneklerin artırıldığını, aşı temininde sorun yaşanmadığını, ulaşılması güç olan yerlere gezici hizmet götürüldüğünü, bazı bölgelerde özel çalışmalar yapıldığını bildirdi. Torunoğlu, "Aile hekimliğine geçildiği takdirde bu oranlar korunabilecek mi" şeklindeki sorumuzu, "Pilot uygulamanın yapıldığı Düzce'de aşılama oranı yüzde 95. Bağışıklama oranları korunacak gibi gözüküyor" diyerek yanıtladı.
Hekimler farklı düşünüyor Türk Tabipleri Birliği Pratisyen Hekimlik Kolu Başkanı Kurtuluş Arıkök ise aşılama hizmetlerinin programlar ve kampanyalar ile yürütülmesi nedeniyle halkın "çocuklarını rutin kontrollere götürme ve aşı yaptırma" alışkanlığının zayıfladığını kaydetti. Yakalanan aşılama oranlarının "başarı" olduğunu ancak bunun kalıcı ve uzun vadeli çalışmalar ile korunabileceğini belirten Arıkök, "Aşılama oranları sağlık ocaklarının tüm eksikliklerine rağmen ülkenin dört bir yanına hizmet götürebildiğini, pratisyen hekimlerin ne kadar özverili çalıştığını gösteriyor" dedi. Sağlık ocakları kapatılarak, aile hekimliği uygulamasının tüm ülkeye yayılması durumunda bağışıklama hizmetlerinin de büyük zarar göreceğini belirten Arıkök, "Düzce'den bizim aldığımız bilgiler aşılama oranlarının düştüğü yönünde. Aile hekimleri günde 8-12 saat sadece poliklinik hizmeti vermek zorunda kalacak. Bu yüzden aşılama gibi koruyucu sağlık hizmetlerine zaman kalmayacak. Kimin aşılanıp aşılanmadığı bile tespit edilemeyecek" dedi. Genel Pratisyenlik Enstitüsü Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, kampanyalarla ancak seçilmiş konulara müdahale edilebildiğini, bunun da diğer hizmetlerin ihmaline yol açtığını söyledi. "Kampanya dönemlerinde sağlık verilerinde iyileşme görülüyor ancak bu dönem sona erdiğinde hızlı bir düşüş yaşanıyor" diyen Demirdizen, aşı sorununun kalıcı ve kapsamlı politikalarla çözülebileceğini vurguladı. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Naciye Demirel de, aile hekimliğine geçilmesi durumunda sorunun daha da büyüyeceğini belirterek, "Aile hekimliği ile aşılama oranları yalnızca düşmekle kalmayacak, bu oranların ne olduğunu dahi bilemez hale geleceğiz" dedi.
Hekimler farklı düşünüyor Türk Tabipleri Birliği Pratisyen Hekimlik Kolu Başkanı Kurtuluş Arıkök ise aşılama hizmetlerinin programlar ve kampanyalar ile yürütülmesi nedeniyle halkın "çocuklarını rutin kontrollere götürme ve aşı yaptırma" alışkanlığının zayıfladığını kaydetti. Yakalanan aşılama oranlarının "başarı" olduğunu ancak bunun kalıcı ve uzun vadeli çalışmalar ile korunabileceğini belirten Arıkök, "Aşılama oranları sağlık ocaklarının tüm eksikliklerine rağmen ülkenin dört bir yanına hizmet götürebildiğini, pratisyen hekimlerin ne kadar özverili çalıştığını gösteriyor" dedi. Sağlık ocakları kapatılarak, aile hekimliği uygulamasının tüm ülkeye yayılması durumunda bağışıklama hizmetlerinin de büyük zarar göreceğini belirten Arıkök, "Düzce'den bizim aldığımız bilgiler aşılama oranlarının düştüğü yönünde. Aile hekimleri günde 8-12 saat sadece poliklinik hizmeti vermek zorunda kalacak. Bu yüzden aşılama gibi koruyucu sağlık hizmetlerine zaman kalmayacak. Kimin aşılanıp aşılanmadığı bile tespit edilemeyecek" dedi. Genel Pratisyenlik Enstitüsü Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, kampanyalarla ancak seçilmiş konulara müdahale edilebildiğini, bunun da diğer hizmetlerin ihmaline yol açtığını söyledi. "Kampanya dönemlerinde sağlık verilerinde iyileşme görülüyor ancak bu dönem sona erdiğinde hızlı bir düşüş yaşanıyor" diyen Demirdizen, aşı sorununun kalıcı ve kapsamlı politikalarla çözülebileceğini vurguladı. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Naciye Demirel de, aile hekimliğine geçilmesi durumunda sorunun daha da büyüyeceğini belirterek, "Aile hekimliği ile aşılama oranları yalnızca düşmekle kalmayacak, bu oranların ne olduğunu dahi bilemez hale geleceğiz" dedi.
Evrensel'i Takip Et