5 Mart 2006 23:00

Kiraz ağaçlarının çığlığı…

"Çimento bulutu değil yağmur bulutu istiyoruz", "Kırmızı altını öldüremezsiniz", "Al kiraz bal kiraz, senin başını da yiyecekler herhal", "Yetkililer ne olur, çimento fabrikasının tozundan kiraz ağaçlarının ölümünü önleyin..." İzmir-Manisa sınırında bulunan Yiğitler köyünün meydanında toplanan çevredeki 10 köyün halkı, dertlerini dövizlerle böyle ifade ettiler. Yörelerinde yapılmak istenen çimento fabrikası köylülerin kabusu gibi. Belediye başkanları, muhtarlar, İzmir'den hukukçular ve El Ele Hareketi yöneticileri ile akademisyenlerin destek verdiği eylemde, bir köylünün taşıdığı döviz yüzlerce köylünün neden burada biriktiğini de özetliyordu; "Biz 70 yıldır bu topraklarda yaşadık. Bırakın torunlarımız da bu kadar yaşasın..."

Ege halkı toprağını savunuyor Ege Bölgesi'nin insanları son 10-15 yıldır topraklarını, sularını, yaşam alanlarını korumak için mücadele ediyor. Bergama köylüleri 15 yılı aşkın bir zamandır topraklarındaki siyanürlü altın madenine karşı çıkıyorlar. İzmir'in yanı başındaki, kente içme suyu sağlayan barajların havzasında bulunan Efemçukuru köylüleri de yine siyanürlü altın madenine karşı direniyorlar. Hem işletme sahası, hem çıkarılacak altın miktarı, hem de üretim tekniği ile Uşak Kışladağ'daki işletme aşamasına gelen altın madeni ise Bergama ve Efemçukuru'ndaki altın madenlerinden kat kat daha büyük bir bela, yöre köylüleri için. Altın madenleri dışında Ege insanı, taşocakları, termik santraller ve çimento fabrikaları ile kirletilen doğalarını savunmak için yıllardır birçok direniş gerçekleştiriyor.

Karun'u zengin eden topraklar İzmir-Manisa sınırındaki, Manisa merkeze bağlı Bozköy beldesinde, Ak-Ege Beton AŞ tarafından yapılmak istenen çimento fabrikası, yörede yaşayan 35 bine yakın insanı doğrudan ilgilendiriyor. Bölgedeki 150 bin dekar arazide ekolojik tarım ve AB standart belgeli meyvecilik yapan üreticiler, meyve bahçelerini, sağlıklarını ve gelecekleri koruyabilmenin bu çimento fabrikasının kurulmasına izin vermemekten geçtiğine inanıyorlar. Köylülerin bu inancını önceki gün Yiğitler köyünde yapılan eyleme katılan bilim insanları ve hukukçular da doğruluyorlar: "Çimento fabrikası buradaki tarımı öldürür." Eylemin açılış konuşmasını yapan İğdecik Belediye Başkanı Halil İbrahim Bayır, bölgede yaşayan 35 bin insanın geçim kaynağının meyvecilik olduğunu dile getirerek, "Meyve ağaçlarımızın üzerine Naldöken, Altındağ'daki gibi bembeyaz çimento kapattırmayacağız" dedi. İzmir-Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran, Küçükdere El Ele Hareketi Dönem Sözcüsü ve Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi Başkanı Ertuğrul Barka, yanında getirdiği TÜBİTAK yayınlarıyla, çimento fabrikalarının çevre ve insan yaşamına verdiği zararları sıralayarak, köylülerin buna karşı direnmelerinin en doğal hakları olduğunu söyledi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakır, mitolojide dünyanın en zengin kralı olarak bilinen Karun'un bu topraklarda yaşadığını ve zenginliğini de burada yapılan tarımla elde ettiğini aktararak, "Bir fabrikada bir avuç kişi kar edecek diye bu binlerce yıllık gelenekten vazgeçemeyiz. Bu fabrika yine tarihte 'gelin-güvey' olarak adlandırılan Spil Dağı ve Nif Dağı'nın tam ortasına kuruluyor. Fabrikanın çıkaracağı tozdan gelin güvey birbirini dahi göremeyecek" diye konuştu.

'Bal akan yerde zehir istemiyoruz' Bağyurdu Sulama Kooperatifi Başkanı Kamil Türker, meyve üreticileri olarak yıllarca emek ve para vererek sahip olabildikleri Avrupa standardında ürün ürettiklerini gösteren Europ GAP kartlarını göstererek, çimento fabrikası kurulursa hiçbir işe yaramayacak olan bu kartları protesto için Tarım Bakanı'na geri göndereceklerini söyledi. Eyleme katılan köylüler konuşmaları "Çimento fabrikası istemiyoruz", "Bal akan yerde zehir istemiyoruz", "Ovamız bizimdir, ovamızı vermeyiz" sloganları ile alkışladılar. Eyleme Turgutlu Ovası'nda bulunan İğdecik, Karaoğlanlı, Bağyurdu, Ören, Armutlu Belediye Başkanları ile Yeşilyurt, Sinancılar, Sarılar, Yiğitler, Halilbeyli, Bozköy, Çambel, Sütçüler köyüleri katıldı. Nif Çayının suladığı ovadaki kiraz ağaçları yeni yeni tomurcuklanıyor. Yaklaşık iki ay sonra bu tomurcuklardan oluşacak kirazlar, Avrupa ülkelerindeki market raflarında satışa sunulacak. Kuzey yarımkürenin ilk turfanda kirazlarını ihraç etmekle övünen üreticiler, "kırmızı altın" adını verdikleri kirazlarının göz göre göre öldürülmesine karşı, ağaçlarla birlikte çığlık atıyorlar: "Kırmızı altını öldüremezsiniz..."


Dava açılacak Köylülerin avukatı Şehrazat Mercan fabrikanın kuruluş aşamasında yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti. Fabrikanın 2002 yılında Manisa Çevre İl Müdürlüğü'nden "Çevresel Etkileri Önemsizdir" belgesi aldığını öğrendiklerini söyleyen Mercan, böyle bir belgenin verilebilmesi için yöre köylüleriyle toplantılar yapılması gerekirken, bunların hiçbirinin yapılmadığını dile getirdi. Mercan, fabrika için verilen izinlerin iptali için Manisa İdare Mahkemesi'ne dava açacaklarını belirtti.

Evrensel'i Takip Et