23 Ocak 2006 22:00

Hukukun JİTEM'le sınavı başlıyor

Bölgede işlenen 8 ayrı faili meçhul cinayetin sorumluları olarak yargılanan JİTEM elemanları ve itirafçılar, 27 Ocak'ta Askeri Mahkeme'de yargı önüne çıkıyor.

Paylaş
1992-1994 yılları arasında 8 ayrı faili meçhul cinayetin sorumluları olarak yargılanan JİTEM elemanları ve itirafçılar Mahmut Yıldırım (Yeşil), Abdülkadir Aygan, Muhsin Gül, Fethi Çetin, Kemal Emlük, Saniye Emlük, Yüksel Uğur ve Abdülkerim Kırca'nın Askeri Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşması görülüyor. Müdahil avukat Reyhan Yalçındağ, sanıkların huzurda dinlenmesini istedi. JİTEM elemanları ve itirafçılar Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan, Muhsin Gül, Fethi Çetin ile Diyarbakır Emniyet Güvenlik Şube Görevlisi Kemal Emlük, Askerlik Şubesi'nde sivil memur Saniye Emlük, Uzmançavuş Yüksel Uğur ve emekli Binbaşı Abdülkerim Kırca'nın "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek için işkence yapmak ve taamüden adam öldürmek" suçlamasıyla yargılandıkları davanın 7. Kolordu Askeri Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşması 27 Ocak günü başlıyor.

Askeri mahkeme Diyarbakır Başsavcılığı sanıklar hakkında 29 Mart 2005'te iddianame hazırlamış, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi de sanıklar Mahmut Yıldırım, Abdülkerim Kırca, Yüksel Uğur, Muhsin Gül, Fethi Çetin, Kemal Emlük ve eşi Saniye Emlük'ün işlediği belirtilen suçların askeri mahkemenin görev alanına girdiğini öngörerek dava dosyası askeri mahkemeye gönderilmişti. İddianamede sanıklar Harbi Arman, Lokman Zuğurli, Zana Zuğurli, Servet Aslan, Şahabettin Latifeci, Ahmet Ceylan, Mehmet Sıddık Etyemez ve Abdülkadir Çelik isimli şahısları faili meçhul cinayet yoluyla öldürdükleri suçlamasıyla 3'er kez ömür boyu hapis istemiyle yargılanıyorlar.

JİTEM yöneticisi Kırca Başsavcılığı'nın hazırladığı 3 sayfalık iddianamede 8 ayrı cinayetin "JİTEM" adı altında oluşmuş "sözde devlet" adına, ancak yasadışı yollarla işlendiği vurgulanmıştı. Savcılık, çete üyelerinden "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın diğer isimlerinin de "Ahmet Yeşil-Mehmet Kırmızı" olduğunu ve Diyarbakır'da bir JİTEM Merkezi bulunduğuna dikkat çekerek Emekli Binbaşı Kırca'nın bu çetenin yöneticisi olarak göstermişti.

'İlk kez böyle bir dava görülecek' 7. Kolordu Askeri Ceza Mahkemesi'nde görülecek davanın önemine değinen ve aynı zamanda davanın müdahili olan İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, "İlk kez böyle bir dava görülecek. Sanıklar arasında itirafçıların bulunması ve bunların da askeri mahkemede yargılanmaları JİTEM'in boyutunu gözler önüne seriyor. Aygan'ın itiraflarında her şey ortadadır. Atfedilen suçlar oldukça ciddi suçlardır. İnsanlara karşı işlenmiş olan suçlardır" dedi. "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın hakkında çok şey yazılıp çizildiğine vurgu yapan Yalçındağ, "Kendisi var ama cismi yok. İşin gereği yerine getirilmek isteniyorsa, bunların tamamı huzurda dinlenmeli. Sadece dava açmak yetmiyor. Örneğin Diyarbakır Cezaevi Katliamı dosyasında ismi geçen çok sayıda resmi görevli halen dinlenilmedi. Etkili ve adil bir duruşma olması için bunların ifadelerine ihtiyaç var" diye konuştu.




İddianamede cinayetler anlatılıyor Diyarbakır Başsavcılığı tarafından hazırlanan 8 sanıklı dava iddianamesinde, 8 ayrı cinayete ilişkin şu bilgiler yer almıştı: 1964 doğumlu, Muş'un Malazgirt İlçesi Fene Köyü nüfusuna kayıtlı HEP Muş İl Örgütü Üyesi Harbi Arman: "Çetin, Aygan ve Yıldırım'ın Arman'ı '... ifade verip, gideceksin ...' diye Diyarbakır JİTEM Merkezi'ne getirerek sorgu sonrası Tuzik Deresi Köprüsü altında kafasına iki tabanca mermisi sıkarak öldürdükleri..."

Amcaoğullarına infaz 1975 doğumlu Diyarbakır'ın Lice İlçesi Ziyaret köyü nüfusuna kayıtlı Zana Zuğurli ve amcasının oğlu Lokman Zuğurli: "Evlerinden Aygan, Muhsin Gül, Saniye Emlük ve Uzmançavuş Yüksel Uğur tarafından alınan maktullerden Zana'nın Kozan Mezrası Taşlıdere mevkiinde elleri arkadan bağlanarak başına iki mermi sıkıldığı, Lokman'ın da Erimli köyü Kuşaklı mevkiinde sağ şakak ve burun kökü civarından yakın atışla öldürüldüğü, cesedinin 2 gün sonra bulunabildiği..." 1971 doğumlu, Diyarbakır'a bağlı Dabanoğlu Mahallesi nüfusuna kayıtlı Servet Aslan ile 1973 doğumlu, Diyarbakır ili Hazro ilçesi nüfusuna kayıtlı Şahabettin Latifeci: "Aygan ve Palulu Zaza lakaplı Uzmançavuş Yüksel Uğur'un, Arslan ve şehiriçinde dolaşan Latifeci'yi JİTEM Merkezi'ne götürdükleri, çene alt kemiğinde kırık, ayakkabı topuklarıyla meydana getirilen ekimozlarla işkence yaptıkları, boğarak öldürdükleri ve Merkez Erimli köyü Kuşaklı mevkiinde bulunan köprü altına atıldıkları..."

Cesetler naylonlarla taşındı Diyarbakır'ın Lice ilçesi Dibek köyü nüfusuna kayıtlı, 1956 doğumlu Ahmet Ceylan ile 1964 doğumlu Sıddık Etyemez: "Aygan ve Uzmançavuş Uğur'un PKK'li olduklarına inandıkları maktülleri JİTEM Merkezi'ne götürdükleri, burada işkence yaptıktan sonra iple boğarak beyaz naylon çuvallar içinde Merkez Yaytaş köyü Zorköy mezrası yakınlarıdaki Kervan Çeşmesi mevkiindeki kayalıklar arasına attıkları..." 1956 doğumlu, Diyarbakır'ın Tepecik köyü nüfusuna kayıtlı Abdülkadir Çelikbilek: "Aygan, Kemal Emlük, Binbaşı Kırca ve Uzmançavuş Uğur'un, Çelikbilek'i Toros marka araca alarak JİTEM Merkezi'ne götürdükleri, işkence yaptıktan sonra elleri arkadan pardesü kemeriyle bağlı halde boğarak öldürdükleri ve Ben u Sen Mahallesi Mardin Kapı Mezarlık ihata duvarı dibine attıkları..."




TİT SURUÇ'TA 'ÖLÜM LİSTESİ' ÇIKARDI Türk İntikam Tugayı (TİT) Komandosu imzasıyla, feshedilen DEHAP'ın Suruç İlçe Başkanı Bozan Öz ve İlçe Sekreteri İsmail Kaplan'a cep telefonuyla 'Ölüm listesi', tehdit ve hakaret mesajları gönderildi. TİT Komandoları imzasıyla gönderilen mesajlarda, Suruç'a kafalarını kesmeye geldikleri, "Ölüm listesi"ni çıkardıkları ve Kürt halkından hesap sorulacağı belirtildi. Bozan Öz'e gönderilen 3 mesaj ise şunlar: "TİT Suruç'ta kafanızı kesmeye geldi. Bu vatan sahipsiz değildir. Siz hainlerin şer... sonu ölümdür. TİT bu vatanın gerçek sahibidir." "TİT ölüm listesi; Bozan Öz, Şükrü Binici, Sabri Altınel, İsmail Kaplan, İbrahim Bülbül, Müslüm Şahin ve aileleri." "Şer. Kürt ırkından hesap sorulacaktır. Başbuğun izindeyiz TİT." Bozan Öz, bu mesajların sistem tarafından desteklendiğini, daha önceleri de bu tür mesajlara tanık olduklarını dile getirdi. Bu olayların aydınlatılması için gerekli araştırmalar yapıp savcılığa başvuracaklarını belirten Öz, Turkcell ve Telsim merkezlerine de bu numaraların açıklanması için dilekçeyle başvuracaklarını dile getirdi. Ayrıca İsmail Kaplan'a 20170000 numaradan aynı içerikte mesajların gönderildiği belirtildi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bakan yeğeni kurbanı oldular 9 kişinin işine son verilen Adalet Bakanlığı Dinlenme Tesisleri'ne, 5 ay önce Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in yeğeni Şükrü Çiçek'in işe alındığı ortaya çıktı Kundu Tatil Köyü olarak da adlandırılan Adalet Bakanlığı Dinlenme Tesisleri'nde 9 personelin iş akitleri feshedildi. İşten çıkarmalara gerekçe olarak, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı tarafından işletilen tesislerin zarar etmesi ve personel fazlalığı gösterildi. Ancak her biri en az 8-10 yıllık personel olan 9 kişinin işine son veren tesis yöneticilerinin, 5 ay önce Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in yeğeni olan Şükrü Çiçek'i işe aldığı ortaya çıktı. Bir yandan personel fazlalığı gerekçesiyle kıdemli işçileri kapı önüne koyan tesislere, yakın zamanda AKP'ye yakınlığıyla bilinen tarafındanr veya Adalet Teşkilatı yöneticileri aracılığıyla birçok kişinin işe alındığı iddia edildi. İşten çıkarmaların toplu iş sözleşmesine aykırı olduğunu savunan Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri Sendikası (OLEYİS), ise 'işe iade davası' açmaya hazırlanıyor.

TİS'i ihlal ettiler OLEYİS Bölge Başkanı Ersin Altınkaya, Kundu Tatil Köyü'nde işten atılan Ülker Korkut, Neriman Çakır, Süleyman Coşkun, Sedat Akgül, Önder Küçük, Hasan Özdemir, İbrahim Yalçın, Metin Ersöz ve Serpil Tunç'la birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı'nın öne sürdüğü işletmenin zarar ettiği yönündeki gerekçenin gerçeği yansıtmadığını belirten Altınkaya, "4857 sayılı yasa ve toplu iş sözleşmesini ihlal ettiler. Sözleşmenin 8 ve 9. maddeleri, 'öncelikle istekliler işten çıkarılır, işçi çıkarmada son girenden başlanır' diyor. İçerde kimi bürokrat ve parlamenterlerin yakınları daha yeni işe girmişken uzun yıllar bu işletmeye emek veren üyelerimiz çıkarılmıştır" dedi. Altınkaya, 3-4 ay önce de sendika temsilcisinin tazminatsız olarak işten çıkarıldığını hatırlattı. Adalet Bakanlığı'nın tesislerinde yapılan uygulamayı DİSK ve OLEYİS'e yapılmış bir saldırı olarak niteleyen Altınkaya, şöyle konuştu: "İşçilerimizin ve sendika üyelerimizin hukuksuz bir şekilde işten çıkarılmasını kabul etmiyoruz ve bu tutumlarından dolayı kınıyoruz. İşletmenin zarar ettiği iddia edilirken yaz aylarında mevsimlik işçi çalıştırılmakta, personele fazla mesai yaptırılmaktadır. Bu bile işletmede işçi fazlası olmadığının göstergesidir. İşyerinde iş kazasına uğrayarak sakatlanan üyelerimiz bile işten çıkarıldı. Feshin son çare ilkesi uygulanmamış, iş hukukunun temeli çiğnenmiştir. Hak ve adalet dağıtan bir kurumun böyle haksız ve hukuka aykırı bir şekilde işçi çıkarmasını yadırgıyoruz. Yanlıştan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz. Adalet Bakanlığı'nı adalete davet ediyoruz".

ÖNCEKİ HABER

'Artık sesinizi duyurma zamanıdır'

SONRAKİ HABER

Sahnede bir Don Kişot!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...