17 Ocak 2006 23:00
"Ağca'yı salıveren yargıç
ve savcılar soruşturulmalı"
ve savcılar soruşturulmalı"
&url=https://www.evrensel.net/haber/168649/agca-yi-saliveren-yargic-br-nbsp-nbsp-nbsp-ve-savcilar-sorusturulmali" target="_blank" rel="nofollow" title="X'te (Twitter) paylaş">
ve savcılar soruşturulmalı"
+https://www.evrensel.net/haber/168649/agca-yi-saliveren-yargic-br-nbsp-nbsp-nbsp-ve-savcilar-sorusturulmali" target="_blank" rel="nofollow" title="Bluesky'da paylaş">
Abdi İpekçi'nin katili ve Papa suikastçisi M. Ali Ağca'nın Kartal Cezaevi'nden apar topar tahliye edilmesi, ardından da çürük raporu alarak askerlikten muaf tutulması birçok kesimde geniş tepkiyle karşılandı. Durumu hukuki bir facia olarak değerlendiren hukukçular Ağca'nın salıverilmesini sağlayan kararı alan savcı ve yargıçların da soruşturulabileceğini söylediler.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Mehmet Ali Ağca'nın iki ünlüye suikast düzenlediğine dikkati çekerek, "cezasını çekmiş olsa bile elini kolunu sallayarak dolaşmasına izin verilmesinin çok büyük tehlike olduğunu", "daha vahim olaylar yaşanmaması için" sağlık kuruluşunda müşahade altında tutulması gerektiğini belirtti.
'Derin devlet ilişkisi koparılmalı' Av. Fethiye Çetin: "Bu kadar açık hususlarda yargıçların 'hizmet kusuru'ndan söz etmek mümkün değil. Benim görebildiğim, burada apaçık kişisel bir kusur var. 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren Ceza Yasası'nın 16. Maddesi'nin 1. fıkrasına göre ancak yurtdışında aynı suçtan verilen cezalar Türkiye'dekiyle mahsup edilebilir. Kurula şikayet edilebilir, tazminat istenebilir. Derin devlet içinde çok karanlık işlerde görev yapanların normal yargı süreci içinde cezalandırılmaları yargılayanlar açısından da tehlike oluşturuyor. Ağca ve bunun dışında pek çok tartışmalı karar hizmet değil, şahsi kusurlar barındırıyor. Hakimler ve savcılar teftişin doğrudan siyasi iktidara bağlı Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nca yapılıyor. Derin devlet ilişkilerini koparmak zorundayız."
Dayanaklar açıklanmadı Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu: Kararın hukuki dayanakları tam olarak açıklanamamıştır. Mahkemenin kararı gerekçeli olmak zorundadır. Ayrıca bu bir zorunluluk gereğidir. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla hukuka dayandırılan bir tarafta gösterilememiştir. Bu tür davalarda, Türkiye yargı sistemi toplum üzerinde sağlıklı bir itibar bırakmamıştır. Yargı bu noktada sürekli çete mensuplarının yararına olmuştur. Bu nedenle kamuoyununda adalete olan güven gittikçe azalıyor. Ayrıca işleme gerek duymadan jet hızıyla çürük raporunalması da akıllarda sor işareti bırakıyor.
'Tahliye kararı hukuk faciası' İzmir Barosu Başkanı Nevzat Özdemir: Ağca'nın tahliyesi bir hukuk faciası. Olayın perde arkasında şu var: Türkiye'de değişik nedenlerle sık sık af yasaları çıkarılıyor. Cezaların caydırıcılığı ortadan kalkıyor. Türkiye'yi suç işleme cenneti haline getirdiler. İki af yasası ve TCK'daki düzenleme sonucu Ağca serbest bırakıldı. Toplumun içine iade edildi. Siyasetin, elini yargının içinden çekip çıkarması lazım. Bunlar af ya da şartlı salıverilme yasaları çıkarılmasının, siyasetin hukuka müdahalesinin sonuçları.
'İtalya'daki cezalar mahsup edilemez' Av. Ergin Cinmen: "İtalya çekilen cezanın Türkiye'deki cezasından mahsup edilemeyeceğini düşünüyorum. Yeni Ceza Kanunu'nun 16. Maddesi bunu içeriyor. Aralarında Ağca'nın da bulunduğu 12 Eylül öncesi ve sonrası suçlara karışan MHP'li kişiler, benzer biçimde, 'yanlışlıkla' tahliye edildi, kimi zaman bu kararların geri alınması ise durumu değiştirmedi. Bu kişiler devamlı olarak 'yanlışlıkla' tahliye ediliyor. Papa suikastı ile Türkiye'de işlenen diğer suçlar ayrı ayrı çektirilmelidir. Kararı savunan çevreler de vardır. 'Ortadoğu', 'Vakit' ve diğer bazı gazetelerde Ağca'nın tahliye kararının doğru olduğu, AKP İstanbul milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu tarafından da hukuka uygun olarak değerlendirilmiştir."
'Kişilik bozukluğu en zor tanılardan' Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Cimilli: "Söz konusu olan kişilik bozukluğu tanısı en zor konan psikiyatrik tanılardan biri. Bu tanıyı koymak için kişinin geçmişi hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Kişiyle birlikte yaşaşan aile bireyleri, iş ve okul arkadaşlarından kişinin geçmişi ile ilgili detaylı bilgi aldıktan sonra tanı konabilir. Ancak bunlara askeri hastanelerde ulaşma şansı yok. Suçların varlığı, suçların sayısı ve biçimi belgelendiyse tanı konulabilir."
'Derin devlet ilişkisi koparılmalı' Av. Fethiye Çetin: "Bu kadar açık hususlarda yargıçların 'hizmet kusuru'ndan söz etmek mümkün değil. Benim görebildiğim, burada apaçık kişisel bir kusur var. 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren Ceza Yasası'nın 16. Maddesi'nin 1. fıkrasına göre ancak yurtdışında aynı suçtan verilen cezalar Türkiye'dekiyle mahsup edilebilir. Kurula şikayet edilebilir, tazminat istenebilir. Derin devlet içinde çok karanlık işlerde görev yapanların normal yargı süreci içinde cezalandırılmaları yargılayanlar açısından da tehlike oluşturuyor. Ağca ve bunun dışında pek çok tartışmalı karar hizmet değil, şahsi kusurlar barındırıyor. Hakimler ve savcılar teftişin doğrudan siyasi iktidara bağlı Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nca yapılıyor. Derin devlet ilişkilerini koparmak zorundayız."
Dayanaklar açıklanmadı Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu: Kararın hukuki dayanakları tam olarak açıklanamamıştır. Mahkemenin kararı gerekçeli olmak zorundadır. Ayrıca bu bir zorunluluk gereğidir. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla hukuka dayandırılan bir tarafta gösterilememiştir. Bu tür davalarda, Türkiye yargı sistemi toplum üzerinde sağlıklı bir itibar bırakmamıştır. Yargı bu noktada sürekli çete mensuplarının yararına olmuştur. Bu nedenle kamuoyununda adalete olan güven gittikçe azalıyor. Ayrıca işleme gerek duymadan jet hızıyla çürük raporunalması da akıllarda sor işareti bırakıyor.
'Tahliye kararı hukuk faciası' İzmir Barosu Başkanı Nevzat Özdemir: Ağca'nın tahliyesi bir hukuk faciası. Olayın perde arkasında şu var: Türkiye'de değişik nedenlerle sık sık af yasaları çıkarılıyor. Cezaların caydırıcılığı ortadan kalkıyor. Türkiye'yi suç işleme cenneti haline getirdiler. İki af yasası ve TCK'daki düzenleme sonucu Ağca serbest bırakıldı. Toplumun içine iade edildi. Siyasetin, elini yargının içinden çekip çıkarması lazım. Bunlar af ya da şartlı salıverilme yasaları çıkarılmasının, siyasetin hukuka müdahalesinin sonuçları.
'İtalya'daki cezalar mahsup edilemez' Av. Ergin Cinmen: "İtalya çekilen cezanın Türkiye'deki cezasından mahsup edilemeyeceğini düşünüyorum. Yeni Ceza Kanunu'nun 16. Maddesi bunu içeriyor. Aralarında Ağca'nın da bulunduğu 12 Eylül öncesi ve sonrası suçlara karışan MHP'li kişiler, benzer biçimde, 'yanlışlıkla' tahliye edildi, kimi zaman bu kararların geri alınması ise durumu değiştirmedi. Bu kişiler devamlı olarak 'yanlışlıkla' tahliye ediliyor. Papa suikastı ile Türkiye'de işlenen diğer suçlar ayrı ayrı çektirilmelidir. Kararı savunan çevreler de vardır. 'Ortadoğu', 'Vakit' ve diğer bazı gazetelerde Ağca'nın tahliye kararının doğru olduğu, AKP İstanbul milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu tarafından da hukuka uygun olarak değerlendirilmiştir."
'Kişilik bozukluğu en zor tanılardan' Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Cimilli: "Söz konusu olan kişilik bozukluğu tanısı en zor konan psikiyatrik tanılardan biri. Bu tanıyı koymak için kişinin geçmişi hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Kişiyle birlikte yaşaşan aile bireyleri, iş ve okul arkadaşlarından kişinin geçmişi ile ilgili detaylı bilgi aldıktan sonra tanı konabilir. Ancak bunlara askeri hastanelerde ulaşma şansı yok. Suçların varlığı, suçların sayısı ve biçimi belgelendiyse tanı konulabilir."
Evrensel'i Takip Et