16 Ocak 2006 23:00
Sütü zehir ettiler
Avrupa Birliği (AB) sürecinde diğer tarımsal üretim alanlarına göre çok daha zor günler bekleyen süt üreticileri can çekişiyor. Süt fiyatları, aylardır kilo başına 360-370 bin lirayı geçmiyor. Ancak yem fiyatları 400 bin lira civarında. Üretici ürettiği ürünün maliyetini bile karşılamıyor. Süt piyasasına hakim olan Danone, Pınar, Ülker sektörü ve fiyatları istediği gibi yönlendiriyor.
Birçok tarım alanından çok daha önce serbest piyasa koşullarına terk edilen süt ve et sektörü son yılların en zor dönemlerini geçiriyor. Süt fiyatları dibe vurmuş durumda. Devlet istese de artık süt ve ete müdahale edemiyor. Çünkü müdahale edecek bir kuruluş yok. Bu alandaki tüm KİT'ler tasfiye edilmiş durumda. Üretici Danone, Ülker, Pınar gibi sektörde tekel durumundaki birkaç firma ile başbaşa. Süt fiyatlarını ise tamamen bu firmalar belirliyor. Diğer bir sorun ise firmaların, üreticinin sütü yerine yurtdışından getirilen süt tozunu tercih etmeleri.
AB sürecisi daha kötü günlerin habercisi. Türkiye'de yaklaşık 10 milyon ton süt üretimi var, ancak kayıtlı süt miktarı 2.5 milyon ton. Üretimde, ithalatta ve ihracatta kotalar belirlemesi beklenen AB'nin dikkate alacağı rakam ise 2.5 milyon ton. Bunun üzerinden hesaplama yapacak olan AB'nin Türkiye'ye süt satmak için baskı yapacağı öngürülüyor.
Öte yandan üreticinin AB ile rekabeti neredeyse imkansız. Bir hayvan için AB üreticisi yaklaşık 450 Avro destek alırken, Türkiye'de bir üreticinin aldığı destek 50 Avro'yu geçmiyor. Verimde ise AB ile büyük uçurumlar var. AB ülkelerinde bir inekten ortalama 6 ton süt alınırken, Türkiye'de bu ortalama ancak 2 ton.
Sorun tekelleşme Ankara Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ayhan Filazi, en önemli sorunun tekelleşme olduğunu belirterek, "Yıllardır bu fiyatlar böyle. Tarım Bakanlığı'ndaki reorganizyondan sonra böyle oldu. Süt sığırcılığı ile meralar paralel. Türkiye'de meralar azaltıldı. Mera olsa, iyi bakım ve besleme olur. Kaliteli kaba yem yok. Doğu da yoğun mera olmasına rağmen batıdaki kültür ırkı orada yok. Yani bir plan program yok. Hayvancılık sektörüne müdahale eden kuruluşlar yok edildi. Önceden devletin KİT'ler olarak kolları vardı, fiyatlara müdahale etmek istese bile müdahale edemiyor. Bu alanda her şey özele devredildi. Suni tohumlama bile" diye konuştu. SEK'in yerini sokak sütçülerinin aldığını dile getiren Filazi, sokak sütçülüğünün kesinlikle tasvip edilmediğini, ancak sokak sütçüleri sayesinde fiyatların daha da düşmesinin engellendiğini söyledi. Süt ve et sektöründe tamamen çarpık bir yapının oluştuğuna dikkat çeken Filazi, "Üretici örgütsüz, alternatifsizlikler var. Üretici, daha refah şartlarda yaşaması gerekirken, her gün dibe gidiyor" dedi. Sözleşmeli sütçülüğün dayatıldığını belirten Filazi, "üretici sözleşme yaptığı firma dışında sütünü satamayacak. Bu çok tehlikeli bir gidiş" diye konuştu. AB süreci ile birlikte kotaların geleceğine dikkat çeken Filazi, "AB, kayıtlı olan 2.5 milyon ton ve diyecek ki şu kadar dışarıdan almak zorundasın. Süt Yetiştirici Birlikleri desteklenmeli, ancak şu anda yapıları itibariyle Tarım Bakanlığı'nın güdümünde. Gerçek bir kitle örgütü haline getirilmeli. Alt yapısı kooperatifler olan üretici birlikleri geliştirilmeli, ama Tarım Bakanlığı güdümünden kurtulmuş birlikler olmalı" dedi.
ÜRETİCİNİN BAŞKA ŞANSI KALMADI Tüm Köy Sen Başkanı Şevki Konur, süt üreticilerinin yaşadığı da tüm tarımın ve Türkiye üreticisinin tasfiye süreci ile ilgili olduğuna dikkat çekerek, üreticinin tekellerin karşısında tek başına kaldığını söyledi. Yalnız kalan üreticinin emeği üzerinden sanayicinin inanılmaz kâr ettiğini vurgulayan Konur, "Üretici 360 bin liraya sütü satıyor, işlenen süt 700 bin liraya çıkıyor. Dünya ölçeğinde sanayicinin kâr oranı yüzde 20 kadar. Türkiye'de bu kadar yüksek kâr oranı var. Et, süt sürekli paraya döner. Bu kolay paraya dönen ürünlerden sanayici inanılmaz kâr ediyor" dedi. Üreticinin özellikle süt sektöründe birlikte hareket etmek ve acilen örgütlenmek zorunda olduğunu vurgulayan Konur, "Süt üreticisinin tekeller karşısında tek şansı var, birlikte olmak. Ortak sağım makineleri kurulmalı, ortak yem üretim yerleri kurulmalı, süt maliyeti düşürülmeli, ortak ahırlar yapılabilir, toplu üretime geçmeli" dedi.
Sorun tekelleşme Ankara Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ayhan Filazi, en önemli sorunun tekelleşme olduğunu belirterek, "Yıllardır bu fiyatlar böyle. Tarım Bakanlığı'ndaki reorganizyondan sonra böyle oldu. Süt sığırcılığı ile meralar paralel. Türkiye'de meralar azaltıldı. Mera olsa, iyi bakım ve besleme olur. Kaliteli kaba yem yok. Doğu da yoğun mera olmasına rağmen batıdaki kültür ırkı orada yok. Yani bir plan program yok. Hayvancılık sektörüne müdahale eden kuruluşlar yok edildi. Önceden devletin KİT'ler olarak kolları vardı, fiyatlara müdahale etmek istese bile müdahale edemiyor. Bu alanda her şey özele devredildi. Suni tohumlama bile" diye konuştu. SEK'in yerini sokak sütçülerinin aldığını dile getiren Filazi, sokak sütçülüğünün kesinlikle tasvip edilmediğini, ancak sokak sütçüleri sayesinde fiyatların daha da düşmesinin engellendiğini söyledi. Süt ve et sektöründe tamamen çarpık bir yapının oluştuğuna dikkat çeken Filazi, "Üretici örgütsüz, alternatifsizlikler var. Üretici, daha refah şartlarda yaşaması gerekirken, her gün dibe gidiyor" dedi. Sözleşmeli sütçülüğün dayatıldığını belirten Filazi, "üretici sözleşme yaptığı firma dışında sütünü satamayacak. Bu çok tehlikeli bir gidiş" diye konuştu. AB süreci ile birlikte kotaların geleceğine dikkat çeken Filazi, "AB, kayıtlı olan 2.5 milyon ton ve diyecek ki şu kadar dışarıdan almak zorundasın. Süt Yetiştirici Birlikleri desteklenmeli, ancak şu anda yapıları itibariyle Tarım Bakanlığı'nın güdümünde. Gerçek bir kitle örgütü haline getirilmeli. Alt yapısı kooperatifler olan üretici birlikleri geliştirilmeli, ama Tarım Bakanlığı güdümünden kurtulmuş birlikler olmalı" dedi.
ÜRETİCİNİN BAŞKA ŞANSI KALMADI Tüm Köy Sen Başkanı Şevki Konur, süt üreticilerinin yaşadığı da tüm tarımın ve Türkiye üreticisinin tasfiye süreci ile ilgili olduğuna dikkat çekerek, üreticinin tekellerin karşısında tek başına kaldığını söyledi. Yalnız kalan üreticinin emeği üzerinden sanayicinin inanılmaz kâr ettiğini vurgulayan Konur, "Üretici 360 bin liraya sütü satıyor, işlenen süt 700 bin liraya çıkıyor. Dünya ölçeğinde sanayicinin kâr oranı yüzde 20 kadar. Türkiye'de bu kadar yüksek kâr oranı var. Et, süt sürekli paraya döner. Bu kolay paraya dönen ürünlerden sanayici inanılmaz kâr ediyor" dedi. Üreticinin özellikle süt sektöründe birlikte hareket etmek ve acilen örgütlenmek zorunda olduğunu vurgulayan Konur, "Süt üreticisinin tekeller karşısında tek şansı var, birlikte olmak. Ortak sağım makineleri kurulmalı, ortak yem üretim yerleri kurulmalı, süt maliyeti düşürülmeli, ortak ahırlar yapılabilir, toplu üretime geçmeli" dedi.
Evrensel'i Takip Et