8 Ocak 2006 23:00

Bu insanlar nereye gitsin?

Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı mezralarda yaklaşık 30 yıldır göçebelik yapan 25 aileye hayvanları için çadır kurma izni verilmedi. Askerlerin kendilerine, "Topraklarınıza dönün" dediğini iddia eden göçerler, 150 baş koyun ve keçilerinin soğuktan telef olduğunu, binlerce koyun ve keçinin ise Mardin Organize Sanayi Bölgesi'ne götürüldüğünü dile getirdiler. 2 bin baş koyunu bulunan 3 çocuk babası Selim Ok, askerlerin 4 Ocak 2005 günü mezralara gelerek, tüm çadırlarını bozduğunu ve kendilerini bulundukları yerden çıkardıklarını öne sürdü. Mezradan çıkmaları nedeniyle çok sayıda hayvanın telef olduğunu ifade eden Ok, şunları anlattı: "Öğlen saatlerinde operasyona çıkmışlar gibi arabalarıyla gelerek bizim buradan çıkmamızı istediler. Daha öncesinden korucular tarafından uyarılar alıyorduk ama gidecek yerimiz ve imkanımız olmadığı için ne yapacağımızı da bilmiyorduk. Çadırlarımızı söktüler, yıktılar ve hayvanlarımızı Organize Sanayi Bölgesi'ne götürmemizi istediler. 15 ev vardı, hepimiz çaresiz kaldık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hakkımızı aramak istiyoruz, ama kimden nasıl isteyeceğiz onu da bilmiyoruz."

'Tehdit ediliyoruz' Hayvanlarını 30 yıldır kış aylarında Şenle Mezrası'na getirdiklerini anlatan 8 çocuk babası Sıddık Çaylak (40) ise, korucuların kendilerini, "Jandarmanın yakın emri var" şeklinde tehdit ettiklerini ileri sürdü. Bulundukları mezralardan çıkmaları durumunda maddi anlamda çok zarar göreceklerini dile getiren Çaylak, "Zaten evimiz yok ve buralara koçer olarak gelip gidiyoruz. Bize buraların yasak olduğunu ve kalamayacağımızı söylüyorlar. Zaten yaza kadar buralarda kaldıktan sonra memleketimize dönüyoruz. Diğer mezraları dağıtmışlar ve korucular halen her gün 3 defa gelip, 'Çıkmazsanız gelip sizi dövecekler ve çadırlarınızı yakıp sizi zorla çıkaracaklar' diyor. Jandarma yakın emri vermiş, ama biz ne yapacağımızı bile bilmiyoruz" dedi. 8 çocuk annesi Fatma Çaylak da, jandarmanın kendilerine yaptığı baskılardan dolayı gece uyuyamadıklarını söyledi. Her an jandarmaların gelip kendilerine zarar vereceği korkusuyla yaşadıklarını belirten Çaylak, "Hayvanlarımızı burada besliyoruz ve zozanlara gidiyoruz. Çocuklarımız soğuktan ölecek diye korkuyoruz. Çadırların altında yaşamak zorunda olmayı biz istemedik. Biz buralarda bu durumdayken devletin bize yardım eli uzatması yerine saldırması vicdansızlıklarını gösteriyor" diye konuştu.

İHD'ye başvurdular Yaşadıkları sorunların çözülmesini istediklerini ve kendilerine zarar verilmesini istemediklerini belirten Lezgin Çaylak, yardım talebiyle 5 Ocak günü İnsan Hakları Derneği Mardin Şubesi'ne başvurduklarını söyledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Hayvan pazarında sefalet Ozan Sürücü Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte hayvan pazarları da kurulmaya başladı. Kars'tan, Erzurum'dan, Muş'tan, yüzlerce kilometre yol gelen kurbanlık hayvan satıcıları, zor koşullarda yaşıyor. Bütün günlerini zemini, yağmurun yağmasıyla birlikte, üzerinde sineklerin uçuştuğu balçığa dönen hayvan pazarında geçiren 'kurbancı'lar ihtiyaçlarını da burada karşılıyor. Hayvanlar için kurdukları çadırların bir köşesine de kendi yataklarını koyan 'kurbancı'lar yemeklerini de çadırlarda yiyor.

11 ay taksitle kurbanlık Yüzlerce kilometre yol gelip, çok kötü şartlarda yaşayarak, hayvanlarını satmaya çalışan "kurbancı'ların en büyük şikayeti ise büyük alışveriş merkezlerinin kurbanlık hayvan satması. Vatandaşların, kredi kartına 11 aya varan taksitle kurbanlık satan alışveriş merkezlerini tercih etmesi nedeniyle 'kurbancı'ların satışları oldukça düşmüş. Bin bir zahmet çekerek yetiştirdikleri hayvanları yüzlerce milyon lira nakliye parası verip İzmir'e getiren 'kurbancı'lar zarar ederek memleketlerine dönmekten korkuyor. Belediyelere de yer parası ödeyen 'kurbancı'lar hiçbir hizmet alamamaktan şikayetçi. Verdikleri yer parası için aldıkları makbuzlarda "bağış bedeli" yazmasına da tepki gösteren 'kurbancı'lar, "Bu para kimin cebine gidiyor bilmiyoruz" diyorlar. Her çadırdan 300-500 milyon lira arası para alan belediye ise hayvan pazarına portatif tuvaletler koymanın dışında hiçbir şey yapmamış. Elektriği olmayan pazarda herkes tek çeşmeden su alıyor.




"Bizi büyük marketler mahvetti!" Ağrı'nın Diyadin ilçesinden gelen Bahattin Akakuş da 10 gündür burada. Hayvanları satamazsa bayramın sonuna kadar kalacağını söyleyen Akakuş, "Hayvanların hepsini de satamayacağıma göre, bayramı burada, çamurun içinde geçireceğim" diyor. Büyük marketlerin taksitle koyun satmasının 'kurbancı'ları mahvettiğini söyleyen Akakuş, "Aynı koyunu iki katı fiyatına, ama taksitle satıyor. Taksitle de olunca vatandaş ucuz oluyormuş gibi oradan alıyor" diyor. Hayvanların günlük maliyetinin 100 milyon lira olduğunu söyleyen Akakuş, "Ağrı'dan İzmir'e geliyoruz, bu kadar zahmet, rezillik çekiyoruz. Hayvanlarla birlikte yatıyoruz, ama koca gün iki tane hayvan satıyoruz. Çektiğimiz rezilliğe değmez" diyor. Nurullah Binici: Muş Bulanık'tan geldim. 9 Gündür buradayım, daha 10 tane hayvan satmadım. Nakliye parası 2 milyar 200 milyon verdim. Üç sene önce 250 milyona sattığımız hayvanı yine 250 milyona satıyoruz. Ama belediye bizden üç sene önce 100 milyon alıyordu, bu yıl 300 milyon verdik. Belediye bizden yer parası alıyor ama, buraya 3-4 tane portatif tuvalet koymanın dışında hiçbir şey yapmıyor. Ne elektriğimiz ne de suyumuz var. Ortalık çamur içinde. Bize verdikleri makbuzlarda da bağış yazıyor. Ben bağış yapmadım ki. Bu parayı vermeseydim burada çadır kurmama izin vermeyeceklerdi.




Pazarda gece nöbeti Nasuh Uysal: Ödemiş-Kiraz'dan geldim, 6 gündür buradayım. Büyük marketlerin kurbanlık sattığı yetmiyormuş gibi bir de büyük hayvancılık şirketleri gelip bizim pazarımıza koca koca çadırlar açıyor, taksitle koyun satıyor. Vatandaş da kurbanlığını kredi kartıyla almayı tercih edince kurbancılar kan ağlıyor. Belediyeye bir sürü para verdik, ama pazara elektrik bile bağlamadı. Gece burayı pazarın dışındaki sokak lambaları aydınlatıyor. Onlar da saat 02.00 oldu mu kapanıyor. Ondan sonra bir de gece nöbeti başlıyor bizim için.




"Yat yatabilirsen" 20 yaşındaki Kıyasettin Balta Kars'tan gelmiş. Meslek lisesi mezunu olan ve açıköğretimde muhasebe okuyan Balta, "Buraya babamla birlikte geldim. 10 gündür hayvanlar için kurduğumuz çadırda kalıyoruz" diyor. Çadırın içine koydukları çekyatta yattığını söyleyen Balta, "Gündüz zaten çok yoruluyoruz. Bir de sıra yatmaya gelince, hayvanların arasında yat yatabilirsen" diyor. Kamyonları olmadığı için nakliye tuttuklarını ve daha nakliyeciye verecekleri parayı kazanamadıklarını söyleyen Balta, "Daha masrafımızı çıkartamadık. Ne yapacağız bilmiyorum" diyor. Balta, "Bu yıl gelmeseydik daha iyiydi" diyor ve ekliyor, "Daha iyiydi ama başka alternatifimiz yok. Ailem yıllardır geçimini hayvancılıktan sağlıyor. Başka bir iş de yapamayız."