31 Aralık 2005 23:00

Hoşgeldin mücadele yılı

Yeni bir yıla daha giriyoruz. 2005 yılı emekçiler ve halk için kötü geçerken, AKP Hükümeti'nin saldırılarını artırdığı bir yıl oldu. Özelleştirmeler 2005 yılına damgasını vururken, emekçiler cephesinden, saldırılara karşı lokal eylemler ve birkaç büyük mitingin dışına çıkılamadı. Peki 2006 yılı emekçiler ve sendikalar için nasıl geçecek? Bu sorumuzu sendikacılar fikir birliği yapmışcasına, "Sendikaların ya var olma ya da tamamen yok olma yılı olacak" şeklinde yanıtladılar. TEKSİF Bakırköy Şube Başkanı Çetin Yelken, 2005 yılının örgütlü işçilik ve sendikal mücadele açısından çok kötü geçtiğini, gün geçtikçe geriye düştüklerini söyledi. "Umutsuz değiliz, ama umudumuz 2006 yılı değil, işçilerdir" diyen Yelken, 2006 yılında sendikaların ya kendilerini yenileyeceğini ya da yok olacağını dile getirdi.

'Mücadele dolu bir yıl olacak' Kristal-İş İstanbul Şube Başkanı Mürsel Kılıç, sendikalar olarak kötü bir yıl geçirdiklerini, grev ve örgütlenmelerden olumlu sonuç alamadıklarını söyledi. Genel olarak da sendikal hareket için problemli bir yıl olduğuna dikkat çeken Kılıç, SSK'ların devredildiğini, işsizliğin arttığını, asgari ücretin çok komik bir rakam olarak belirlendiğini söyledi. ME-KA'da dört ayı aşkındır grevde olduklarını belirten Kılıç, patronların yasaları çiğnediğini ancak hükümetin buna müdahale etmediğini söyledi. 2006 yılında Şişecam ve İstanbul Cam'da toplusözleşme imzalayacaklarını belirten Kılıç, enflasyon dayatmasının kendilerini zora sokacağını söyledi. "2005 yılı deri işçileri adına mücadele dolu bir yıl olarak geçti. AKP iktidarının politikaları içerisinde yapmak istediklerimizi yasalar engel olduğu için başaramadık. 400 işçiyi örgütledik, ama hepsi şu anda kapının önüne konuldu. Taşeronlaştırma yaygınlaştı, devletin koyduğu yasalar patronlar için fırsat oldu. Yapılan toplusözleşmeler içinde en iyisini yapmamıza rağmen üyelerimizin aldığı ücret rahat geçinebilmelerine yetmiyor" diyen Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Hasan Sonkaya, Türkiye'deki sendikaların kendilerine çeki düzen vermelerini istedi. Avrupa Birliği kriterleri doğrultusunda sendikacılık yapılmaması gerektiğine dikkat çeken Sonkaya, "IMF programlarıyla 2006 yılı sömürünün, baskının, peşkeşin yılı olacak. Emekten yana insanlara yönelik saldırlar olacak. Tüm sendikalar silkelenip tabandaki işçilerin alacağı kararlara göre ortak hareket etmek zorunda. Tek başına, ya da bölgesel olarak birleşmeler bu saldıraların önüne geçemez. Zorlu ama mücadele dolu bir yıl olacak" diye konuştu.

'Herkes elini taşın altına koysun' Petrol-İş 2 No'lu Şube Başkanı Ecevit Eşlegül, 2005 yılının kendileri için örgütlenme yılı olarak geçtiğini söyledi. "Birçok işyerinde örgütlendik. Yeterli mi? değil! Bu Türkiye'de çok bir şeyi değiştirmeye yetmeyecektir" diyen Eşlegül, herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi. Önümüzedik yıl artacak saldırılara karşı yapılacak bir tek mitingin çözüm olmayacağını belirten Eşlegül, "Her yeri miting alanına çevirmemiz gerekiyor. Zaten işçilerde artık Ankara mitinglerine sıcak bakmıyor. Çünkü bir miting yapıp daha sonra dağılıyoruz. Fakat hiçbir şeyi değiştiremiyoruz" dedi. Lastik-İş İstanbul Şube Başkanı Bülent Yavaş ise 2005 yılını şöyle değerlendirdi: "2005 yılı bizim için yeni örgütlediğimiz yerlerin mahkemeleri ile geçti. İbrahim Ethem ve Görsel Plastik'teki işçileri örgütlemeyle uğraştık. Ama örgütlenme önündeki engeller nedeniyle iki fabrikaya da henüz giremedik." Yavaş, 2006 yılında örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.

'Halkla birlikte' 2005 yılını mücadele yılı olarak geçirdiklerini belirten KESK İstanbul Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen 5 No'lu Şube Başkanı Nizamettin Aktepe, KESK ve bağlı sendikalara yönelik özel saldırıların olduğunu ifade etti. Aktepe, Eğitim Sen üyelerinin yollarının kesildiğini ve saldırıya uğradıklarını kaydetti. Arkadaşlarının hâlâ hastanelerde tedavi gördüğünü belirten Aktepe, "Emekçilere yönelik saldırılara karşı sesimizi çıkarttığımız için siyasi iktidarı karşımızda görüyoruz. Bu dönem bizim açımızdan bir toparlanmayı da beraberinde getirdi" dedi. Emekçilere yönelik yoğun bir saldırı sürecinin yaşanacağını dile getiren Aktepe, halkın bu saldırıların içeriğinden haberdar olmadığını belirtti. "Önümüzdeki süreçte farklı çalışmalırımız olacak. Emek Platformu İstanbul Bileşenleri olarak ortak bir örgütlenme içerisinde olacağız. 21 Şubat'ta merkezi bir yerde bilgilendirme toplantısı yapacağız, broşür çıkartacağız, halka anlatacağız. Bu yasalara halkla birlikte karşı koymayı düşünüyoruz. 2005 yılında üzerimizdeki ölü toprağı vardı. Eğitim Sen'in çıkışı birilerini uyandırdı. 2006 yılında bir kıpırdanma görüyorum. Umarım 2005'den daha iyi olur" dedi.


Kristal-İş Eskişehir Şube Başkanı İsmail Ayer: 2005 yılı hiç iyi geçmedi. Çünkü emeğe saldırılar sadece ülkemizde her yerde devam etti. Emperyalistler her ülkeye saldırıyor, doymuyorlar. Irak savaşı devam ediyor. Kendi mücadelemizi yükseltmeye çalışacağız. Sendikaların çok şey yapması gerekiyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Sendikalar bir sorun olduğunda bağıran değil, ama saldırılara karşı mücadeleyi ortaklaştıran bir tutum almalı. Lokal anlamda örgütlülükler, direnişler zaman içinde kayboluyor. Bu nedenle 2006 yılında ortak bir mücadele etrafında birleşilmeli aksi takdirde sendikalar yok olacak.




'Türk-İş görevini yapmalı' Liman-İş Mersin Şube Başkanı Recep Özbey: 2005 yılını AKP iktidarı özelleştirmle yılı olarak ilan ettiğinde, liman işçileri olarak özelleştirmeye karşı mücadele yılı olacağını söylemiştik. Mersin Liman-İş Şubesi olarak 1 Şubat'ta bir saat, 3 Mart'ta iki saat, 11 Ağustos'da 24 saat üretimden gelen gücümüz kullandık. 13 Temmuz'da başlattığımız işyerini terk etmeme eylemimiz 76 gün sürdü. 70 günü aşkın süredir Mersin İdare Mahkamesi'nde özelleştirme kararının esasına ilişkin mütala devam etmektedir. 20 yıldır devam eden özelleştirme talanına karşı lokal anlamda mücadelelerin yeterli olmadığını yaşayarak gördük. 51 gün devam eden SEKA işçisinin onurlu mücadelesi, Türk-İş tarafından yeterince sahiplenilmedi. Tüm işçi sendikaları ve kamu çalışanları sendikaları, işçi memur ayrımı yapmaksızın birbirinin yokluğunda istikbal aramayı bir kenara bırakıp, AKP, IMF ve Dünyü Bankası'na karşı güçbirliği yapmalıyız. Özellikle kendi üst kuruluşumuz olan Türk-İş'ten beklentimiz, işçi, emekçi, üreticiye önderlik yapmısı. 2006 yılına ilişkin beklentilerimiz tüm işçi ve memur sendikalarının birlikte mücadelesiyle bu talanın önüne geçilmesidir.

Evrensel'i Takip Et