13 Aralık 2005 23:00
Kırık sazlar türküsü
İlginç bir tesadüf. Senelerdir görülmeyen bir dostun, bir ağabeyin tüm anımsattığı günlerle yeniden karşılaşma ve yeniden o güzelliklerle kucaklaşma
Bir albüm bu. Seyhan Müzik'ten henüz çıkan Cemo Doğan'ın albümü. "Kırık Sazlar Türküsü" adlı bu albüm ulaştığında, senelerdir görmediğim bir dostumla yeniden karşılaşacağımı bilmiyordum. Albümü dinlerken fark ettim. En çok da senelerdir dinlerken hep kulağını çınlattığım o türküyle. Ayhani'nin Esme Deli Rüzgar'ını dinleyip fotoğraflarına dikkat edince tanıdım Cemo'yu. Antakya'ya göç ile gelmiş Elbistanlı Kürt bir ailenin oğluydu Cemo. Onu, bir eli kadehli bir eli sazlı, bir Anadolu bilgesini çağrıştıran babası Hüseyin Amcayı, kardeşi Cihan'ı o zamanlar tanıdım. Sivas Cumuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyan amcamın bölüm arkadaşıydı Cemo. Siyasi nedenlerden dolayı okuldan atıldığı kalmış aklımda. Sivas'taki üniversitelilerin kurduğu Grup Mozaik'in bağlamacısıydı. O yıllarda Mozaik, halk müziğini çok sesli icra etmeye çalışan ve hatırı sayılır ölçüde ciddiye alınacak bir müzik grubuydu. Antakya'da Cemal'in çaldığı yerlere gider onu dinlerdik. Virtüöz ölçüsünde bağlama çalar, halk müziği eserlerini özgün söyleyişi ile süsleyip otantik ruhuna zede vermeden söylerdi Cemo. Senelerdir görüşmesek de o yıllara dair sohbetlerimiz devam etti ortak tanıdıklarla. Ve belki geçen on yıl sonra "Kırık Sazlar Türküsü" var şimdi elimizde.
Özgün icra "Kırık Sazlar Türküsü" formatı bakımından Cemo Doğan'ı daha önce dinlemiş biri olarak beni şaşırtmadığını söyleyebilirim. Yine o kendine özgü icra ve türkü söyleme tekniğini devam ettirmekte albümünde Cemal (Cemo). Seneler öncesinden bir şekilde kendiyle özdeşleştirdiği türküleri albüm dinleyicileri bu özelliğiyle bulabilirler. Bu şarkılardan biriyle giriyor çalışmaya sanatçı. Ağrı'dan derlenen Kürtçe-Türkçe türü Gule böylesi bir yorumla karşımıza çıkıyor. Daha önce diğer sanatçılardan da bildiğimiz (özellikle Hakan Yılmaz yorumu bilinir) türkünün Kürtçe aslına (ya da diğer söyleyişine) uygun Kürtçe nidalarla yapılması en azından "bu dağlar bizim olsa " sözüyle doruğa çıkan içeriğin, toprağını hissetmek bakımından yerinde gözüküyor. Çalışmada Teslim Abdal, Karacaoğlan, Aşık Veysel, Hicrani, Aşık Mahsuni Şerif, Aşık Ayhan gibi Anadolu ozan geleneğinin örnekleri yer alıyor. Her birine Cemo Doğan'ın ayrı bir "ses" verdiğini söylemek abartı olmaz. Burada bir noktaya dikkat çekmekta yarar var. Cemo Doğan'ın söyleyişinde dikkat çeken bir nokta icra ve okuyuşun"teatral" görüntüsü. Üstüne bastırılarak söylenen heceler, şarkı orjinalinde yer almayan kimi nidalar icranın bu özelliğinde göze en çok çarpan ifadeler. Her bir türkü söylenirken yazıldığı koşullardan, yöresel gırtlağın kullanıma, sözcük telafuzunun içerdiği duygulara kadar dinleyici tarafından hissedilmesinin nedeni de herhalde bu özellik. Burada sanatçının geçmişine bakmakta yarar var ki ipuçlarını oraya bağlamak yanlış olmaz, Cemo Doğan, Sivas'taki öğrencilik yıllarında tiyatroculuk faaliyetlerine başlamış bir isim. Bunun anlamı on yılı aşkın süredir bu sanat dalının içinde yer aldığı. Sanatçı bu yıllarında Sivas Umut Oyuncuları'nı kurup, manzum şiir, müzikli anlatım, hareket tiyatrosuyla ilgili çalışmalarda yer almış. 1999 yılında Sivas Devlet Tiyatrosu'na da sözleşmeli oyuncu olarak alınmış. Halen Cem Doğan'ın TheaterSU prdoksiyonda reji-oyun yazarlığı ve oyunculuk yaptığını tanıtım metinlerinden öğreniyoruz. İşte bu toplamın Cemo Doğan'ın müzikal serüveninin önemli bir mihenk taşı olduğu görüldüğünü söylemek sanatçının icra biçimini anlamak bakımından önemli. Sahne performansını da buna eklediğimizde karşımızda her iki sıfatı da sonuna kadar hak eden bir tiyatrocu-müzisyen olduğunu söyleyebiliriz. Gürültü çağında... Sanatçı ile ilgili bahsi geçecek bir diğer temelin "siyasal" olduğu da eklenmeli. Bu bakıma halk müziğini, kendi tarihsel duruşundan, bağlamından koparıp suya sabuna dokunmayan içeriğiyle piyasaya sürenlerden farkını ortaya koyuyor Cemo Doğan. Ve böylece somutlayarak tanımlıyor albümünü: "Kırık Sazlar Türküsü; motorlar, makineler, raylar, uçaklar, savaşlar, kültürel uyuşmazlıklar ve beraberinde teknolojinin doğurduğu dengesizliklerle iyice karmaşıklaşan gürültülü çağımızın atmosferinde, yalın insani duyguları armonik bir estetikle yorumlama çabasının türkü orjininde yükseltildiği müzikal bir konsepttir"... Toplamında "Kırık Sazlar Türküsü"; Cemo Doğan'ı, onun samimi, isyankar, siyasal tavrını; tüm sanatsal yenetekleriyle beraber tanıtmakta başarılı bir albüm...
Özgün icra "Kırık Sazlar Türküsü" formatı bakımından Cemo Doğan'ı daha önce dinlemiş biri olarak beni şaşırtmadığını söyleyebilirim. Yine o kendine özgü icra ve türkü söyleme tekniğini devam ettirmekte albümünde Cemal (Cemo). Seneler öncesinden bir şekilde kendiyle özdeşleştirdiği türküleri albüm dinleyicileri bu özelliğiyle bulabilirler. Bu şarkılardan biriyle giriyor çalışmaya sanatçı. Ağrı'dan derlenen Kürtçe-Türkçe türü Gule böylesi bir yorumla karşımıza çıkıyor. Daha önce diğer sanatçılardan da bildiğimiz (özellikle Hakan Yılmaz yorumu bilinir) türkünün Kürtçe aslına (ya da diğer söyleyişine) uygun Kürtçe nidalarla yapılması en azından "bu dağlar bizim olsa " sözüyle doruğa çıkan içeriğin, toprağını hissetmek bakımından yerinde gözüküyor. Çalışmada Teslim Abdal, Karacaoğlan, Aşık Veysel, Hicrani, Aşık Mahsuni Şerif, Aşık Ayhan gibi Anadolu ozan geleneğinin örnekleri yer alıyor. Her birine Cemo Doğan'ın ayrı bir "ses" verdiğini söylemek abartı olmaz. Burada bir noktaya dikkat çekmekta yarar var. Cemo Doğan'ın söyleyişinde dikkat çeken bir nokta icra ve okuyuşun"teatral" görüntüsü. Üstüne bastırılarak söylenen heceler, şarkı orjinalinde yer almayan kimi nidalar icranın bu özelliğinde göze en çok çarpan ifadeler. Her bir türkü söylenirken yazıldığı koşullardan, yöresel gırtlağın kullanıma, sözcük telafuzunun içerdiği duygulara kadar dinleyici tarafından hissedilmesinin nedeni de herhalde bu özellik. Burada sanatçının geçmişine bakmakta yarar var ki ipuçlarını oraya bağlamak yanlış olmaz, Cemo Doğan, Sivas'taki öğrencilik yıllarında tiyatroculuk faaliyetlerine başlamış bir isim. Bunun anlamı on yılı aşkın süredir bu sanat dalının içinde yer aldığı. Sanatçı bu yıllarında Sivas Umut Oyuncuları'nı kurup, manzum şiir, müzikli anlatım, hareket tiyatrosuyla ilgili çalışmalarda yer almış. 1999 yılında Sivas Devlet Tiyatrosu'na da sözleşmeli oyuncu olarak alınmış. Halen Cem Doğan'ın TheaterSU prdoksiyonda reji-oyun yazarlığı ve oyunculuk yaptığını tanıtım metinlerinden öğreniyoruz. İşte bu toplamın Cemo Doğan'ın müzikal serüveninin önemli bir mihenk taşı olduğu görüldüğünü söylemek sanatçının icra biçimini anlamak bakımından önemli. Sahne performansını da buna eklediğimizde karşımızda her iki sıfatı da sonuna kadar hak eden bir tiyatrocu-müzisyen olduğunu söyleyebiliriz. Gürültü çağında... Sanatçı ile ilgili bahsi geçecek bir diğer temelin "siyasal" olduğu da eklenmeli. Bu bakıma halk müziğini, kendi tarihsel duruşundan, bağlamından koparıp suya sabuna dokunmayan içeriğiyle piyasaya sürenlerden farkını ortaya koyuyor Cemo Doğan. Ve böylece somutlayarak tanımlıyor albümünü: "Kırık Sazlar Türküsü; motorlar, makineler, raylar, uçaklar, savaşlar, kültürel uyuşmazlıklar ve beraberinde teknolojinin doğurduğu dengesizliklerle iyice karmaşıklaşan gürültülü çağımızın atmosferinde, yalın insani duyguları armonik bir estetikle yorumlama çabasının türkü orjininde yükseltildiği müzikal bir konsepttir"... Toplamında "Kırık Sazlar Türküsü"; Cemo Doğan'ı, onun samimi, isyankar, siyasal tavrını; tüm sanatsal yenetekleriyle beraber tanıtmakta başarılı bir albüm...
Evrensel'i Takip Et