22 Kasım 2005 22:00

Hakkarililer can güvenliği istedi

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde Umut Kitabevi'ne düzenlenen bombalı saldırının ardından ortaya çıkan 'Ölüm Listesi'nde isimleri yer alanlar, Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı'na başvuruda bulunarak, can güvenliği istedi. Yüksekova'da da ilçe sakinleri güvenlik güçlerine güvenmediklerini belirterek, "Ne zaman nerede ateş açacakları belli değil" dedi. Umut Kitabevi'ne düzenlenen bombalı saldırının failleri olduğu iddia edilen güvenlik güçlerinin kullandığı araçta çıkan "Ölüm Listeleri"nde ismi yer alanlar, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundu. Listede isimleri bulunan Umut Kitabevi'nin Sahibi Seferi Yılmaz, Belediye Encümeni Emin Sarı ve Şemdinli sakinlerinden Sezer Öktem, Özipek Pasajı'nda meydana gelen patlama sırasında öldürülmek istendiklerini belirterek, kendilerinin ve ailelerinin güvenliklerinin sağlanmasını istedi.

Savcılığa dilekçe Savcılığa sunulan dilekçelerde; "09.11.2005 tarihinde Özipek Pasaji'nda bulunan işyerine bombalı saldırı sonucunda canıma kastedilmiştir. Bu saldırı sonrasında hem kendi ve hem de ailemin can güvenliğinden endişe etmekteyim. Nitekim bu saldırıların tekrarlanma ihtimali mevcuttur. Bu nedenlerle bu dilekçeyi yazma zaruretim doğmuştur. Gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim" ifadeleri yer aldı. Listede yer alan kişilerin savcılığa başvuruları devam ederken, savcılığın kabul ettiği dilekçeleri Şemdinli Kaymakamlığı'na sevk ettiği öğrenildi.

'Ateş edilecek diye tedirginiz' Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde de tedirginlik sürüyor. Zagros İş Merkezi, Huzur Lokantası, İkiz Binalar, Erciş İtimat Otobüsü ve Ömer Akarsu Apartmanı'na yapılan saldırıların ardından son olarak Şemdinli'deki olayları protesto etmek amacıyla bir araya gelen gruba yönelik güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 3 kişinin yaşamını yitirmesi kentteki gerginliği tırmandırdı. Zafer Ticaret'in sahibi Zafer Özcaner, can güvenliklerinden endişe duyduklarını belirterek, "Yürürken bile binalardan uzman çavuşların ateş açacaklarını sanıyoruz. Her demokratik tepkilerden sonra güvenlik güçleri ateş açacaklar, bunu kabul etmek mümkün değil" dedi. İnternet kafe işletmecisi Özgür Eskici de, "Yüksekova'ya baktığımızda her iş yerinde bomba patlıyor, polis asker dükanlara ateş ediyor, can güvenliğimiz kalmadı" dedi. Esnaflardan Ahmet Hanoğlu ise "Güya bizim güvenlik güçlerimiz bizi koruyacaklar, bizim vergimizi alıp bütün silahları alıyorlar, ondan sonra canımıza ve malımıza ateş ediyorlar. Bu ne hukuksuzluk bu ne adalettir. Şu anda can güvenliğim yok. Nerden ateş edilecek diye tedirgin oluyorum. Artık yetkililer bir çare bulsun istiyorum" diye konuştu.




'Anter cinayeti, gözdağıydı' Halen 'devlet için görevde olduğunu' iddia eden "Fırat" kod adlı itirafçı, Musa Anter cinayetinin, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın gösteriye dönüşen cenazesine tepki göstermek için gerçekleştirildiği ve halkı sindirmeyi amaçladığını ileri sürdü. Aksiyon dergisinin son sayısında yer alan bir habere göre itirafçı Fırat, teslim olduğu 1990 yılından beri devlet için çalışmaya başladığını iddia etti. Kendisi gibi çok sayıda itirafçının halen görevde bulunduğunu ileri süren Fırat, 1991'de öldürülen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın cinayetini bildiğini, Aydın için düzenlenen cenaze töreni sırasında halka ateş eden grubun içinde yer aldığını öne sürdü. Musa Anter cinayetinin, Aydın'ın gösteriye dönüşen cenazesine tepki göstermek, halkı sindirmek ve PKK'ye gözdağı vermek amacıyla gerçekleştirildiğini anlatan itirafçı Fırat, 1992'de öldürülen Yeni Ülke gazetesi muhabiri Cengiz Altun'un öldürülmesi olayına da tanıklık ettiğini kaydetti.

'Mutkili Ali'yi tanırım' İtirafçı Fırat Şemdinli olayları için de şunları ileri sürdü; "Mutkili Ali Başçavuş önemli biridir. Kendisini tanırım. İtirafçı Veysel Ateş de, Ali Komutan kadar derindir. Ateş'i bırakan medya, komutanın peşine düştü. Bu yanlış oldu. Şemdinli'de başlayan olaylar genişleyerek yayılacak...Bana göre cinayetler veya olaylar yıldırmak içindir. Devletin geleceği için gereklidir. Kimse boş yere öldürülmüyor."

Evrensel'i Takip Et