17 Kasım 2005 22:00
Aynı uğursuz roldeler
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Suriye'ye yaptığı 6 saatlik "yıldırım ziyaret"te adeta bir Amerikalı yetkili gibi konuştu. Gül, Şam'da kendisini kabul eden Devlet Başkanı Beşar Esad'la görüşmesinde, bütün diplomatik teamülleri ve komşuluk hukukunu bir kenara bırakarak, "ABD'nin uyarılarını dikkate alın, sonunuz Saddam Hüseyin gibi olabilir" imasında bulundu.
Böylece AKP Hükümeti'nin, Suriye konusunda ABD saldırganlığını onaylamakla kalmadığı, baskı ve tehdit politikasının gönüllü yürütücüsü olmaya soyunduğu açıklık kazandı.
Rice'ın elçisi gibi Nitekim, Gül'ün ani Şam ziyaretinde, geçen hafta Bahreyn'de ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı görüşme önemli rol oynadı. Rice bu görüşmede Gül'e, "Refik Hariri suikastının aydınlatılmasında Suriye gereken işbirliğini göstermiyor. Ayrıca Irak'a yönelik terörist sızmalarda da olumlu bir adım atmıyor. Artık sabrımız tükenmek üzere" mesajını vermişti. Gül ve AKP Hükümeti'nin diğer üyeleri, Irak'ın işgal edilmesi öncesinde de aynı rolü oynamış ve Saddam Yönetimi'ne ABD'nin "Kitle imha silahlarını teslim et" yönlü mesajlarının iletilmesinde öncülük yapmışlardı. Bu ziyaretler, Irak'ın gerçekten de kitle imha silahına sahip olduğu yönündeki suçlamaları güçlendiren bir rol oynayarak, Irak işgalini kolaylaştırmıştı.
Örtülü tehditler Abdullah Gül, Amerikan "ültimatomu"nu Şam'a iletmesinin ardından ülkeye dönüşte yaptığı açıklamada, "Sorunlar kronikleşmeden halledilmezse, daha sonra içinden çıkılmaz hale geliyor" dedi. Ziyaretin hemen öncesinde, Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yaptı. Dikkat çekici bulunan bu açıklamada, şu mesajlar verildi: 1. Bakan Gül, Şam'da yapacağı görüşmede, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'ye yönelik suikastın aydınlatılması amacıyla BM Komisyonu tarafından yürütülen soruşturmanın tamamlanması için tanınan ek sürenin 'hızla tükenmekte' olması ışığında, 1636 sayılı BM kararı hükümlerinin yerine getirilmesini isteyecektir. 2. Gül ayrıca, Irak'ta devam etmekte olan siyasi sürecin desteklenmesi ve Irak'ta kurulmaya çalışılan istikrara katkı konusunda komşu ülkeler olarak neler yapılabileceği üzerinde de duracaktır. 3. Tüm bölge ülkeleri, mevcut sorunların çözümü konusunda ellerinden gelen her türlü çabayı göstermelidir.
Amerika memnun Ziyaretle ilgili soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Adam Ereli'nin sözleri de, Gül'ün gezisinin "koordineli" olduğunu gösterdi. Ereli, "Bu gezi Türk hükümetinin kararı ve inisiyatifiyle yapıldı. Biz Türkiye ile, Suriye'ye ilişkin aynı hedefleri paylaşıyoruz. Buna Irak, Lübnan konuları ve Refik Hariri'nin öldürülmesine ilişkin açılan soruşturmaya yönelik BM Güvenlik Konseyi kararlarına Suriye'nin uyması gerektiği de dahil" diye konuştu.
Suriye'den BM'ye teklif Suriye hükümeti, BM ile işbirliği çerçevesinde, 6 üst düzey yetkilinin BM tarafından sorgulanmasını kabul etti. Şam'ın önerisi, bu sorgulamanın, 1981 yılından bu yana İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri'nde bulunan BM bürolarında yapılması. BM'nin, Hariri cinayetiyle bağlantılı olarak sorgulamak istediği kişiler arasında, Beşar Esad'ın bir akrabası da bulunuyor. Suriye Adalet Bakanı Muhammed el Caferi, sorgulamanın Golan Tepeleri'nde veya Suriye toprakları içinde başka bir yerde yapılabileceğini BM'ye iletti.
Rice'ın elçisi gibi Nitekim, Gül'ün ani Şam ziyaretinde, geçen hafta Bahreyn'de ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı görüşme önemli rol oynadı. Rice bu görüşmede Gül'e, "Refik Hariri suikastının aydınlatılmasında Suriye gereken işbirliğini göstermiyor. Ayrıca Irak'a yönelik terörist sızmalarda da olumlu bir adım atmıyor. Artık sabrımız tükenmek üzere" mesajını vermişti. Gül ve AKP Hükümeti'nin diğer üyeleri, Irak'ın işgal edilmesi öncesinde de aynı rolü oynamış ve Saddam Yönetimi'ne ABD'nin "Kitle imha silahlarını teslim et" yönlü mesajlarının iletilmesinde öncülük yapmışlardı. Bu ziyaretler, Irak'ın gerçekten de kitle imha silahına sahip olduğu yönündeki suçlamaları güçlendiren bir rol oynayarak, Irak işgalini kolaylaştırmıştı.
Örtülü tehditler Abdullah Gül, Amerikan "ültimatomu"nu Şam'a iletmesinin ardından ülkeye dönüşte yaptığı açıklamada, "Sorunlar kronikleşmeden halledilmezse, daha sonra içinden çıkılmaz hale geliyor" dedi. Ziyaretin hemen öncesinde, Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yaptı. Dikkat çekici bulunan bu açıklamada, şu mesajlar verildi: 1. Bakan Gül, Şam'da yapacağı görüşmede, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'ye yönelik suikastın aydınlatılması amacıyla BM Komisyonu tarafından yürütülen soruşturmanın tamamlanması için tanınan ek sürenin 'hızla tükenmekte' olması ışığında, 1636 sayılı BM kararı hükümlerinin yerine getirilmesini isteyecektir. 2. Gül ayrıca, Irak'ta devam etmekte olan siyasi sürecin desteklenmesi ve Irak'ta kurulmaya çalışılan istikrara katkı konusunda komşu ülkeler olarak neler yapılabileceği üzerinde de duracaktır. 3. Tüm bölge ülkeleri, mevcut sorunların çözümü konusunda ellerinden gelen her türlü çabayı göstermelidir.
Amerika memnun Ziyaretle ilgili soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Adam Ereli'nin sözleri de, Gül'ün gezisinin "koordineli" olduğunu gösterdi. Ereli, "Bu gezi Türk hükümetinin kararı ve inisiyatifiyle yapıldı. Biz Türkiye ile, Suriye'ye ilişkin aynı hedefleri paylaşıyoruz. Buna Irak, Lübnan konuları ve Refik Hariri'nin öldürülmesine ilişkin açılan soruşturmaya yönelik BM Güvenlik Konseyi kararlarına Suriye'nin uyması gerektiği de dahil" diye konuştu.
Suriye'den BM'ye teklif Suriye hükümeti, BM ile işbirliği çerçevesinde, 6 üst düzey yetkilinin BM tarafından sorgulanmasını kabul etti. Şam'ın önerisi, bu sorgulamanın, 1981 yılından bu yana İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri'nde bulunan BM bürolarında yapılması. BM'nin, Hariri cinayetiyle bağlantılı olarak sorgulamak istediği kişiler arasında, Beşar Esad'ın bir akrabası da bulunuyor. Suriye Adalet Bakanı Muhammed el Caferi, sorgulamanın Golan Tepeleri'nde veya Suriye toprakları içinde başka bir yerde yapılabileceğini BM'ye iletti.
Evrensel'i Takip Et