15 Kasım 2005 22:00

Acılardan arda kalan...

Siyasi linç hareketinin ardından açılan davalarla yeniden DGM'ye düşen Ahmet Kaya, turne programı için gittiği Avrupa'dan dönemedi ve beş yıl önce bugün Paris'te sürgün bir sanatçı olarak öldü.

Paylaş
Ahmet Kaya beş yıl önce bugün gözlerini hayata yummuştu. Magazin Gazetecileri Derneği'nde yaptığı konuşma sonrası saldırıya uğrayan sanatçı daha sonra da medya aracılığıyla "siyasi linç" kampanyasına maruz bırakılmıştı. Kürtçe bir şarkıya klip çekeceği gerekçesiyle "bölücülük" suçlamasıyla karşı karşıya kalan Ahmet Kaya'nın böylece Paris'te "fiili sürgün" günleri başlamış ve sanatçı yine Paris'te yaşamını yitirmişti. 12 Eylül 1980 darbesinin yarattığı ortamda profesyonel sanat hayatını başlatan Ahmet Kaya'nın müziği de böylece şekillenmişti. Dönemin siyasi ortamında darbenin yarattığı "yılgınlık", "politik mücadeleden geri düşme" gibi konuların üstünde sıkça durması Ahmet Kaya müziğinin "devrimci arabesk" eleştirisi ile yüz yüze gelmesine neden olmuştu.

'Başı bela'da bir müzisyen Ahmet Kaya, Malatya'da beş çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1957 yılında dünyaya geldi. Babası mensucat işçisi olan Ahmet Kaya, 1985'te kendi olanakları ile ilk albümünü yaptı ve albüm hemen toplatıldı. Olayın gazetelere de yansımasıyla, Ahmet Kaya'nın "Ağlama Bebeğim" adlı ilk albümü Danıştay kararıyla dinleyiciye ulaştı. Kısa bir süre sonra ikinci albümü "Acılara Tutunmak"ta ünlü şairlerin şiirlerinden bestelediği şarkılara yer verdi. Üçüncü albüm ise, Nevzat Çelik'in şiirinden bestelenen "Şafak Türküsü" adlı şarkıyla ses getirdi. 'An Gelir' adlı dördüncü albümünde Attila İlhan, Hasan Hüseyin Korkmazgil ve Ülkü Tamer'in şiirlerini besteleyen Ahmet Kaya, beşinci albümü, "Yorgun Demokrat"ta Yusuf Hayaloğlu'yla çalışmaya başladı. Altıncı albümü "Başkaldırıyorum"u canlı konser kayıtlarından oluşan "Resitaller 1" izlerken, "İyimser Bir Gül", "Resitaller 2", "Dokunma Yanarsın", "Tedirgin", "Şarkılarım Dağlara", "Beni Bul" gibi albümlere imza attı. Başı sık sık polisle, mahkemelerle derde giren, albümleri 'sakıncalı' bulunup kısmen de olsa toplatılan Ahmet Kaya, ölmeden önceki son çalışması "Dosta Düşmana Karşı" adlı 17. albümünü yaptıktan kısa süre sonra, Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde "Kürtçe klip çekeceğim" dediği için açık bir "linç"e maruz kaldı. Çatal bıçak fırlatmaya varan saldırının ardından magazin ve sanat dünyasının bir çok ismi aynı sahnede söyledikleri "10. Yıl Marşı" ile bu siyasi linçin ortağı olurken, medya da eski konser görüntüleri ile "Ahmet Kaya'nın bölücülüğünü kanıtlama" çabası içine girdi. Açılan davalarla yeniden DGM'ye düşen Ahmet Kaya, turne programı için gittiği Avrupa'dan dönemedi ve Paris'te sürgün bir sanatçı olarak öldü. Ahmet Kaya, şimdi, Paris'te, kendisi gibi sürgünde ölen bir başka sanatçının, Yılmaz Güney'in de bulunduğu bir mezarlıkta yatıyor. Onun "siyasi linç" edilmesine gerekçe yapılan "Kürtçe klipler" ise devletin televizyonu TRT'nin yaptığı sınırlı Kürtçe yayın içinde yayınlanıyor!

Yeni albüm Öldükten sonra da yaptığı stüdyo kayıtlarının dinleyenlere aktarmasıyla albümleri çıkan sanatçının şimdi yeni bir albümü daha piyasaya çıkma hazırlığında. GAM Müzik'ten çıkacak olan albümün repertuarı genel olarak Pir Sultan Abdal'dan derlenen türkülerden oluşuyor. Albümün ismi de yine Pir Sultan'a gönderme içererek "Kalsın Benim Davam Divana Kalsın" ismini taşıyor. Sanatçının ölümünün ardından yeni şarkılarından oluşan "Hoşçakalın Gözüm" albümü yayınlanmış burada Kürtçe okuduğu "Kerwan" adlı türkü de yer almıştı. 2002 yılında ise yine GAM Müzik'ten çıkan albümde Ahmet Kaya'nın sevilen şarkıları sanatçı dostları tarafından okunmuş ve albüme "Dinle Sevgili Ülkem" adı verilmişti. Daha sonra ise yine sanatçının daha önce yayınlanmamış bestelerinden oluşan "Biraz da Sen Ağla" adlı çalışma dinleyicilere sunulmuştu.

ÖNCEKİ HABER

'Yetkin mühendislik tasarısı geri çekilsin'

SONRAKİ HABER

Sinemamızın unutulan emekçileri!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...